Ülkenin çirkefe saplandığını görmek için aydın kesim olmaya veya çok okumaya ihtiyaç yok. Son günlerde mahkemelerden gelen haberler ile “nereye gidiyoruz?” dorusunu çok fazla sorar olduk. Özellikle son günlerin gazeteciler için en önemli malzeme konusu uyuşturucu haberleri oldu. Uyuşturucu ile ilgili “mücadele” verildiği iddia edilse de, cezaevinde onlarca gencin yattığı, bu ülkede uyuşturucu bağımlısı olanlar veya aile bireylerinden birisi bağımlı olanları tamamen kaybettiğiniz gerçeği yaşanıyor. Yetkililerin ve güvenlik birimlerinin yaptığı tüm uğraşların yetersiz olduğu gün gibi ortada. Uyuşturucu kullanan kişilerin profilini çıkarmaya çalışsanız, başarılı bir profil çıkarma şansınız bulunmuyor. Bu batağa bir tek, öyle eski Türk filmlerinde gördüğümüz gibi, psikolojik sorunları olan, aile sevgisi görmeyen veya ekonomik gücü çok iyi olan kişiler saplanmıyor. Bu küçücük adada duyduğumuz, gördüğümüz hatta şüphelendiğimiz uyuşturucu kullanıcıları o kadar çok ki, şaşmamak elde değil. Ahu Tuğba filmlerinde ve Nuri Alço’nun kötü adamı oynadığı zamanlarda sarma sigaraları görür, uzun uzun çıkan dumanda, içi geçmiş kişilerin nasıl da harcandığına tanık olurduk. Filmlerin sonunda kötüler polis tarafından yakalanır, iyiler ise kurşunlara kurban giderdi. O insanlar bizim yaşadığımız dünyadan çok daha farklıydı. Hatta uyuşturucunun yakınına biz ulaşamaz, uyuşturucu kullananları herkes bilir, herkes tanır zannederdik. Yıl 2014’ü gösterdiğinde ise bu kez mahkeme koridorlarında her gün onlarca gencin hayatının kaydığına tanık oluyoruz. Uyuşturucu konusunda bir devlet politikası bile yokken, mahkemelerin yargıçları otomatik pilota bağlayıp karar vermekten başka hiçbir şey yapamıyor.
- Uyuşturucu kullanımı konusunda özendiriciliğin önüne geçmek için hiçbir çalışmamız yok.
- Psikolojik destekten yoksun olan gençler, kendilerini sosyal, kültürel, sportif çalışmalar ile meşgul edecek uğraşlar bulamıyor.
- Ülkede 1-2 gram uyuşturucu ile yakalanan çocukların hayatlarını karartan düzen, onları sözde ıslah etmek için yasal mevzuat doğrultusunda tam da uyuşturucunun merkezine yani cezaevine gönderiyor.
- Bu kişilerin ıslah olması beklenirken tam aksine uyuşturucu hakkında tüm bağlantıları kurabilecekleri, cezaevi sonrasında tamamen toplumun dışlamaları sayesinde farklı yollara sapabilecekleri realitesi ortada duruyor.
- Uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere devletin sunabileceği tek imkan, yasal uyuşturucularla uyutulan, “tımarhane” diye bilinen Barış Ruh ve Sinir Hastanesi’nden başka yer değil. Oranın başarısızlığı ise uzmanlar tarafından açıklanıyor.
İşte böyle bir ülkede uyuşturucu ile mücadele yapılırken, piyonlarla uğraşan teşkilat, ne uyuşturucu satıcılarını bulabiliyor, ne de gençlere gelecek verebiliyor. [review]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.