İngiltere'de İşçi Partisi Mayıs ayındaki seçimlerde hezimete uğrayınca, liderliği hep tartışılagelmiş Genel Başkan Ed Miliband istifa etmiş, partide yeni bir başkanlık yarışı başlamıştı.
Haziran ayı başlarında, daha önce adaylık için adı geçmeyen bir isim, milletvekili Jeremy Corbyn, mevcut adaylar arasında soldan biri olmadığı görüşüyle yarışa katılmaya karar verdi.
Ancak resmen aday olabilmesi için en az 35 İşçi Partili milletvekilinin imzası gerekiyordu.
Corbyn'in bu imzalara ulaşmasının zor olduğu düşünülüyordu.
İmzaların verilmesi için son tarih olan 15 Temmuz günü, belirlenen saat dilimine sadece iki dakika kala Corbyn 35 milletvekilini sınırına ulaşacaktı.
36 milletvekilinden bir bölümü imzasını, başka adayları destekledikleri halde demokratik bir rekabet ortamının oluşması için vermişti.
Ancak bu milletvekillerinden bazıları bu kararlarından dolayı pişman olacak, hatta eski Dışişleri Bakanı Margaret Beckett bu imzası nedeniyle "moron" olduğunu söyleyecekti.
Zira kısa süre içinde İşçi Partisi ve İngiltere kamuoyunda, muhtemelen Corbyn'in de beklemediği şekilde, bir Jeremy Corbyn dalgası esmeye başlayacaktı.
Gençler, Corbyn'in kampanyasında önemli bir rol oynadı.
Corbyn'e İngiltere'nin en büyük sendikası UNITE, kamu çalışanlarının sendikası UNISON ve iletişim işçilerinin sendikası CWU'nun da destek açıklamasında bulunması desteğin tabandaki ciddiyetini göstermişti.
Partiyi sosyalist kökenlerine döndürme sözü veren Corbyn'in salon toplantıları dolup taşmaya başlamıştı.
Yine beklenmedik bir şekilde kampanya için çalışan yeni genç kuşaklar ortaya çıkmıştı.
Kamuoyu anketleri onun bir anda favori aday haline geldiğini gösteriyordu.
Artık, ABD'de Barack Obama'nın 2008'deki seçim kampanyasında ortaya atılan Obamanania (Obama çılgınlığı) kavramını çağrıştır şekilde Corbymania'dan (Corby çılgınlığı) bahsediliyor ve herkes bu "çılgınlığı" anlamaya çalışıyordu.
Peki Corbyn bir anda mı siyaset sahnesinde parladı? 'Corbymania'nın köklerinde ne vardı?
Her ne kadar hiç bir zaman "yıldız" bir siyasetçi olmasa da, her ne kadar bir Alexis Çipras örneğindeki gibi çok genç olmayıp 66 yaşında bir "eski tüfek" olsa da, her ne kadar sakin bir hitap tarzı bulunsa da, Corbyn uzun yıllardır İşçi Partisi'nde bir ayağı meclis, bir ayağı sokakta olmak ve muhalif kimliğiyle, hep parti tabanında ve sosyal hareketlerde dikkat çekmiş biriydi.
Hem sokakta hem parlamentoda kampanyalar
Corbyn ilk olarak 1983'te milletvekili seçildi.
Corbyn, bazı sendikalarda çalışması ardından parlamenter siyaset alanına girmesi ve 1983'te Kuzey Londra'dan ilk kez milletvekili seçilmesinden bu yana İşçi Partisi içindeki en soldaki isimlerden oldu ve birbirinden çok farklı içerikteki kampanyalar içinde yer aldı.
1980'lerde Güney Afrika'daki apartheid rejimine karşı kampanyanın önde gelen isimlerinden biri oldu ve 1984'te bir eylem sırasında gözaltına alındı.
Uluslararası Af Örgütü'nün üyesi olan milletvekili, Şili'nin eski diktatörü Augusto Pinochet'nin yargılanması için yürütülen kampanya için uğraştı.
Corbyn, 1990’lı yıllarda Şilili diktatör Augusto Pinochet’nin yargılanması için yürütülen davaya destek verirken… Fotoğrafta sağdan ikinci kişi, darbede öldürülen sosyalist devlet başkanı Salvador Allende’nin yeğeni, yazar Isabel Allende.
Filistin Dayanışma Kampanyası'nın üyesi olan Corbyn, Filistin konusunda birçok etkinlik içinde bulundu, parlamentoda Filistin konusunda en aktif vekillerden biri oldu.
TV kanalı Channel 4'daki bir röportajında Hamas ve Hizbullah'tan 'dostları' olarak bahsetmesi kamuoyunda tartışma yarattı.
İran'a yaptırımların kalkmasını savunan Corbyn İsrail'in nükleer silahlarının feshi için bir politik sürecin başlatılmasını savundu.
Hayvan haklarına önem verdi, bu konuda meclisteki önergeleri destekledi, imza kampanyalarına destek sundu.
Corbyn 2014'te, bazı İslami kuruluşların, İngiliz bankası HSBC'den hesaplarının kapatılması yönünde tebligat aldıklarını açıklamaları üzerine Londra'da düzenlenen bir gösteriye destek verirken.
LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) haklarını savunmada hep aktif olageldi. 1998'de Liberal Demokrat Parti'nin meclise sunduğu, homofobik ayrımcılığın sonlandırılmasına dair yasa değişikliği önerisine "evet" oyu veren tek İşçi Partisi milletvekiliydi.
2000'lerde öğrenci harçlarına karşı protestolarda öğrenci hareketinin yanında yer aldı.
Kesinti politikalarına başından itibaren karşı çıktı ve mecliste eleştirilerini sürdürürken sokak eylemlerinde de hep tanıdık bir yüz oldu.
Kuzey İrlanda krizi konusundaki tavrı
Corbyn yıllar boyunca Kuzey İrlanda konusundaki yaklaşımıyla da dikkat çekti.
Birleşik bir İrlanda'yı savunageldi.
2010'da KCK davasını izledi
Jeremy Corbyn, 2010 yılında Türkiye'ye giden ve gözlemci olarak KCK davasını izleyen heyet içinde yer aldı.
KCK operasyonlarının parlamento gündemine taşınması için soru önergesi veren milletvekilleri arasında da bulundu.
Jeremy Corbyn, 22 Ekim 2010’da Morning Star gazetesindeki köşesinde dava ile ilgili gözlemlerini paylaşmıştı.
Corbyn, "PKK ve Öcalan olmadan barış sürecinde çözüme ulaşmak mümkün değil" görüşünü savunuyor.
Irak'ta 1988'de Kürtlere yönelik gerçekleştirilen saldırıların, 2013'te İngiltere parlamentosunda 'soykırım' olarak tanınması kararının alınması için çalışma yürüten isimlerden de biriydi.
1984'te IRA'nın (İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu) yasal ayağı Sinn Fein lideri Gerry Adams'ı Londra'da ağırlaması hem Muhafazakâr hem de İşçi Partili milletvekillerinden tepki çekti.
1980'lerde IRA adına bombalı eylem yapmakla suçlanan ancak suçlamaları reddeden bazı sanıklarla ilgili kampanyalara da katıldı.
Blair'e eleştiriler ve Irak savaşına muhalefet
Corbyn, İşçi Partisi'nin 1997-2010 yılları arasındaki hükümeti döneminde partisinin politikalarına sık sık muhalefet etti.
En çok muhalefet ettiği politika ise Irak savaşıyla ilgili olandı.
Afganistan ve Irak'a askeri müdahalelere karşı çıktı ve savaş karşıtı kampanyalar içinde yer aldı, Stop the War Coalition'ın (Savaşı Durdur Koalisyonu) yönetiminde yer aldı.
15 Şubat 2013'te bir çok ülkede eş zamanlı gerçekleştirilen ve insanlık tarihinin en büyük protestosu olduğu iddia edilen gösterinin İngiltere ayağının organizasyonunda önemli rol oynadı.
Meclis'te 2006 Irak savaşıyla ilgili bir soruşturma başlatılması çağrısı yapan 12 milletvekilinden biri oldu.
Corbyn geçtiğimiz günlerde BBC'de yayınlanan bir röportajında Tony Blair'in savaş suçu işleme suçlamasıyla yargılanmasının olası olduğunu söylecekti.
Parlamentonun 'mütevazi' üyesi
Corbyn bugüne kadar savunduğu politikalar ve katıldığı kampanyalar kadar mütevazi görüntüsüyle de dikkat çekti.
Giysilerini büyük markaların mağazalarından değil yerel esnaftan aldığını belirtiyor.
1980'lerde BBC'de yayınlanan bir röportajında üzerine giydiği kazadığı annesinin ördüğünü söylemişti.
Arabası yok, işine ve birçok etkinliğe bisikletle gidiyor.
2009 yılında patlak veren meclisteki milletvekili harcamalarıyla ilgili skandalda Corbyn'in 650 milletvekili arasında en az masrafta bulunan milletvekili olduğu ortaya çıkmıştı.
Corbyn işine ve birçok etkinliğe bisikletle gidip geliyor.
Corbyn olay ardından "Ben eli sıkı bir vekilim. Ofislerimizin işlerini yürütmek ve çalışanlarımızın maaşlarını ödemek için para talebinde bulunmalıyız ancak dikkatli olmayız çünkü bu, apaçaık bir şekilde kamunun parası" demişti.
Savunduğu politikalar neler?
Peki Jeremy Corbyn'in hükümet programında neler var?Corbyn'in savunduğu politikalardan bazıları şöyle:
- Kesinti politikaları sonlandırılacak.
- Ödenmeyen vergilere odaklanılacak ve en zenginlerin en fazla vergiyi vermeleri sağlanacak.
- "Sıfır saat" adlı geçici işçi sözleşmesi sistemi kaldırılacak.
- Özelleştirmeler durdurulacak.
- Demiryolu ve enerji sektörlerinde yeniden kamulaştırmaya gidilecek.
Corbyn'in savunduğu hükümet programının en önemli ayağı, kesinti politikalarının durdurulması.
- Londra gibi kentlerde kiraların aşırı yüksekliğini önlemek için kira kontrolüne gidilecek.
- Trident nükleer silahlı denizaltılarının yenilenmesi projesi iptal edilecek.
- Bütçeden savunmaya ayrılan pay azaltılacak.
Erdoğan'a Gezi Parkı mektubu metnini imzalamıştı
Corbyn, 2013 yazındaki Gezi Parkı eylemleri sırasında Financial Times'ta yayınlanan "Türkiye Başbakanına Açık Mektup" adlı metnin imzacıları arasındaydı.
İmzacıları arasında Susan Sarandon, David Lynch ve Sean Penn gibi ünlü sinemacıların da yer aldığı metinde Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nda başlayıp Türkiye geneline yayılan gösterilerin polis tarafından "şiddetlice bastırılması" kınanıyordu.
Metinde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı eylemlerine karşılık olarak düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitingleri, Almanya'da faşist Adolf Hitler döneminde düzenlenen mitinglere benzetiliyordu.
- Kraliyet ailesinin varlığı sürecek. Corbyn, cumhuriyeti savunduğu belirtiyor ancak New Statement'da yer alan röportajında Kraliyet ailesinin kaldırılmasına yönelik bir mücadelenin gündeminde olmadığını söyledi.
- Dış politikada Corbyn'ın deyişiyle "radikal bir değişikliğe gidilecek".
- Orta Doğu'da barış için "herkesle görüşülecek".
- İngiltere, IŞİD'e yönelik hava operasyonları dahil Orta Doğu'da herhangi bir askeri müdahalede bulunmayacak.
- NATO'dan çıkmaya çalışılacak.
İşçi Partisi ve İngiltere için yeni dönem
Adı neo-liberal politikalarla özdeşleşmiş eski muhafazakâr Başbakan, "Demir Leydi" lakablı Margareth Thatcher 2002'de, "Bugüne kadarki en büyük başarınız nedir" sorusuna şu cevabı vermişti: "Tony Blair ve İşçi Partisi".
Partiyi kökenlerine döndüreceğini söyleyen Corbyn şimdi partiyi Blair döneminde girdiği politik yoldan çıkartıp çok farklı bir çizgiye çekmeye çalışacak.
Bunun parti içinde büyük çalkantılara neden olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Seçim yenilgisi ardından İşçi Partisi'ne üye olan 60 bin kişi arasında daha önce politikayla ilgilenmemiş birçok gencin olduğu belirtiliyor.
Corbyn'i eleştirenler aday yarışı sürecindeki eleştirilerini devam ettirecek gibi görünüyor:
"Muhafazakârlar dahi kampanya boyunca Corbyn'i destekledi. Çünkü Corbyn'in Muhafazakâr Parti karşısında gerçek bir alternatif olmadığını biliyorlar. Bu işlerine geliyor. Corbyn partiye hükümet olma şansını yitirtecek ve kazanan sonunda Muhafazakârlar olacak."
Corbyn'i savunanların temel söylemleri ise şöyle:
Seçim sonuçlarının İşçi Partisi içinde büyük bir tartışma yaratması bekleniyor.
"Son seçimlerde İskoçya Ulusal Partisi'nin oyu kesinti politikalarına karşı çıktığı için arttı. Kesintilerle mücadele eden bir İşçi Partisi'ni destekleyecek büyük bir kesim var. Ayrıca seçim yenilgisi ardından partiye üye olan 60 bin kişi, parti tabanının dinamik bir mücadeleye hazır olduğunu gösteriyor."
İngiltere'deki bir sonraki genel seçimlere, eğer erken seçime gidilmezse, daha beş yıllık uzun bir süre var.
Corbyn'in partiyi iktidara taşıyıp taşımayacağını öngörmek için erken olsa da Corbyn şimdiye kadar temel bir amacına ulaşmış görünüyor: Hem partisindeki statükoyu hem de İngiltere siyasetini derinden sarsmak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.