Romana Prodi, Il Messaggero gazetesinin baş sayfasından yayımlanan analizinde, Türkiye'nin AB ile arasındaki mesafenin giderek açıldığını vurguladı.
Prodi kendi blog sitesinde ise aynı yazıyı, "Böyle devam ederse Türkiye sonsuza dek Avrupa’nın dışında kalacak" başlığıyla duyurdu.
Eski İtalya Başbakanı, Türkiye'de halen yaygın olan yoksulluğa rağmen sıradışı ekonomik ilerlemeler kaydettiğini ve fiziki altyapısını modernize ettiğini yazdı.
Ancak Prodi'ye göre Türkiye'nin "bölgesel bir güç haline gelmesi ve bunun sonucu egemenliğini paylaşmaya daha az meyilli olması" ve "gittikçe daha otoriter bir devlet haline gelmesi" Ankara'nın Brüksel'den uzaklaşmasını sağladı.
Prodi'nin yazısında şu satırlar da yer aldı:
"Erdoğan iktidara geldiğinde, onu Türk siyasal sisteminin tam demokratikleşme sürecini ileri taşıyacak biri olarak karşılamıştık. Ama gidişat değişti ve Erdoğan her tür muhalefeti sert şekilde bastıran, gittikçe artan bir otoriterliğe kaydı."
1996-1998 ve 2006-2008 arasında iki dönem İtalya Başbakanı olan Romano Prodi aynı zamanda AB'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu'nun eski başkanlarından.
1999-2004 döneminde Komisyon Başkanı olan Prodi, aktif siyasetteyken Türkiye'nin AB üyeliğini savunmasıyla da tanınıyordu.
Mültecilere 'atom silahı' benzetmesi
Romano Prodi, "mülteci sorununun Avrupa’yı, Türkiye’yle müzakere sürecini yeniden canlandıracak bir anlaşma yapmaya ittiğini" belirtti.
Prodi bunun gerekçesini de, "Her an Avrupa'ya yönlendirebileceği yaklaşık 2 milyon mülteciyle, Türkiye gerçek bir atom silahına sahip" diye açıkladı.
Mülteci anlaşmasının, Türkiye ile AB üyeliği müzakerelerini hızlandırması beklentisinin doğduğunu yazan Prodi, ancak bu kez de Avrupa tarafında "Türklerin AB’ye vizesiz gireceği", Türk tarafında da "terörle mücadele yasasının değiştirilmesi" şartından dolayı yeni itirazların yükseldiğine dikkat çekti.
Prodi, Türkiye’de söz konusu yasanın “bugün düzenli olarak, teröristlerle birlikte siyasi muhalifleri ve aşırı özgür gazetecileri de vurduğunu”, ancak Türk tarafının bu yasada değişiklik yapmaya istekli olmadığını vurguladı.
"Son yıllarda Avrupa’yla yakınlaşma sürecinin baş aktörü olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifaya zorlanması" ve MİT tırları davasında gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün hapse mahkum edilmesi örneklerini veren Prodi şöyle devam etti:
"Bugün büyük bir karmaşayla karşı karşıyayız: Bir taraftan Avrupa, böylesine temel hakların uygulanmasının reddedilmesini kabul edemez. Diğer taraftansa Türkiye halen dramatik göç kanalını kontrolünde bulunduruyor.
"Önümüzdeki günlerde bu konularda zorlu bir müzakere daha açılacak, ancak hala sonucun ne olacağını kestirecek durumda değiliz.
"Kesin olan bir şey varsa o da, bu yaşananların müzakere sürecini kısaltmak yerine daha da uzatacağıdır. Belki de sonsuza dek...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.