Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, üniversite bünyesinde klinik deneylere geçmek üzere olan Covid-19 aşı çalışması için denek adayı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ünal, "Bunlar o kadar güvenlik tedbirleriyle yapılan çalışmalar ki, girmekte hiçbir sakınca yok. Yan etki olabilir; ama düşük olasılık" dedi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, üniversite bünyesinde yürütülen iki ayrı Covid-19 aşı çalışması olduğunu, birinin klinik deneylere geçmek üzere olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Ünal, "Etik Kurul başvurusu yapıldı. Yalnız şu anda arkadaşlarımdan aldığım bilgi, bunun insan üzerinde test edilebilmesi için, faz 1, faz 2 ve faz 3 için insan üzerinde kullanılabilecek şartlarda aşının üretilmesi lazım. Şu anda hayvan deneyleri bitti, insan deneyleri başlayacak. Pandemi nedeniyle bunlar 3 fazda yapılacak. Birinci fazı başlayacak, ondan sonra ikinci ve üçüncü faz var. Yani daha biraz zamanımız var. Ben Türkiye’deki aşının 2021 yılında yetişebileceğini pek düşünmüyorum. Yurtdışından gelecek aşıların da tüm topluma uygulanmak için 2021 yılının sonuna kadar geleceğini zannetmiyorum" diye konuştu.
'GÖNÜLLÜ DENEK OLDUM'
Prof. Dr. Ünal, aşı çalışmaları için gönüllü denek adayı olduğunu da kaydederek, "Halkımızı bilinçlendirmek için ben de bir denek adayıyım. Değişik yorumlar yapılıyor, 'vay biz denek mi olacağız' diye, tabii ki olacaksınız. Amerikalı, Alman denek olup, 'ben olmuyorum kardeşim' diye bir yol yok. Bunlar o kadar güvenlik tedbirleriyle yapılan çalışmalar ki, girmekte hiçbir sakınca yok. Yan etki olabilir; ama düşük olasılık. Ben kendimi denek olarak yazdırdım. Umut ederim olabilirim" görüşünü dile getirdi.
'KURTULMANIN TEK YOLU MİLLİ AŞI'
Aşıyla ilgili üretim altyapısının ne kadar yeterli olduğunu bilmediğini ifade eden Prof. Dr. Ünal, şöyle konuştu: "Halkın tamamına yetecek kadar aşı üretimi gerekiyor, bu da altyapı gerektiriyor. Bu altyapı yatırımlarının da varsa genişletilmesi, yoksa yeniden yapılmasında bir an önce çok büyük fayda var. Diğer ülkelerde üretilen aşılar, önce o ülke vatandaşları için kullanılacaktır. Türkiye’de 60 milyon kişiyi aşılayacaksak 120 milyon aşılama gerekiyor şu andaki bilgilerle. Belki sonra da devam edecek. Bundan kurtulmanın tek yolu var milli aşımızın üretilmesi. Hakikaten Türkiye’de de bu yönde bir sürü üniversitede çalışma devam ediyor. Şu anda gelinen noktada üretim ve dağıtım ile ilgili altyapının hızla oluşturulması lazım. Yoğun bakımda hasta tedavi ederek bu iş düzelmez, bu iş kökeninde membaında kurutulur. Bunun için şu anda elimizde olabilecek en iyi olanak da aşı."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.