Doğuştan itibaren her erkekte var olan prostat bezi, idrar kesesinin çıkışında idrar kanalının çevresini saran bir doku olarak bulunur. İlerleyen yaşla birlikte prostat bezi de büyüme gösterir. Bu büyümeye, Benign Prostatik Hiperplazi (Prostatın İyi Huylu Büyümesi) denir ve genellikle prostatın idrar kanalını (üretra) çevreleyen geçiş bölgesinde görülür. Prostat büyümesi, zamanla mesaneyi veya üretrayı bloke ederek idrar akışını önleyebilir. Bu belirti de prostatın iyi huylu büyümesinden kaynaklanabilir ya da kanser belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, bu nedenle prostat muayenesinin hayati önem taşıdığını vurguladı ve erkeklerin utanıp, çekinmeden düzenli kontrole gitmesi gerektiğini belirterek, prostat kanseriyle ilgili şu noktalara dikkat çekti:
Rektal muayene kanserin yakalanma şansını artırır
Yaşlanan erkeklerde prostat bezinde iyi huylu büyümeler olabilmekle birlikte, yine büyüyerek ya da hiç büyümeden malign değişikliklerin yani prostat kanserinin gelişmesi mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, hiç idrar şikayeti olmadan da prostat bezinde kanser gelişebilmesidir. İşte bu nedenle 50 yaşını geçen erkeklere, yılda bir kez prostat kontrolü yaptırmalarını tavsiye ediyoruz. Bu kontrol, prostatın sertlik ve düzensizlik içerip içermediğine bakmak için parmakla rektumdan yapılan çok kolay bir muayeneye ek olarak, kanda prostat kanseri belirteci olan bir maddenin miktarını ölçülmesi sureti ile yapılır. Kan testi ile birlikte rektal yoldan (parmakla) prostat muayenesinin yapılması prostatta kanser varsa yakalanma şansını çok artırır. Çünkü bazen kan testinin normal olduğu durumlarda bile prostat bezinde sertliklere yol açmış kansere rastlanabilmektedir. Dolayısıyla bu muayeneyi yaptırmaktan kaçınmak doğru bir tutum değildir. Unutmamak gerekir ki prostat kanseri erkekte rastlanan en sık kanserlerden biridir.
Ameliyat sonrası idrar kaçırma riski yüksek midir?
Doğru tedaviyi seçmekte zorlandığımız durumlarda biyopsiden elde ettiğimiz kanser hücrelerinde bazı maddelerin moleküler düzeydeki ölçümleri de bize sonraki seyir hakkında fikir vermektedir. Yani kötü seyredecek olan olguları önceden bilerek bunlara daha kökten tedavi yöntemleri uygulamamız doğru olacaktır. Ancak moleküler düzeyde yapılan bu testler oldukça pahalıdır henüz günlük kullanımda değildir. Vücuda yayılmamış prostat kanserlerinde ameliyat kararı verdiğimizde artık laparoskopik yöntemle yapıyoruz. Bu yöntemde karın duvarında oluşturduğumuz deliklerden girerek ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Teknik olanaklarımızın gelişmesi, laparoskopi esnasında görüntü kalitemizin artması ile bu ameliyatın olası komplikasyonları olan idrar kaçırma ve sertleşmenin bozulmasını artık çok daha az görmekteyiz. Teşhis konulduğunda prostat dışına taşan gösteren, lenf düğümlerine veya diğer yerlere yayılım gösteren prostat kanserleri için ise ilaç tedavileri uyguluyoruz.
Sebepleri nelerdir?
Prostat kanserine neden olan faktörler kesin olarak belirlenmemiş olmakla birlikte, genetik yatkınlık, karbonhidrattan zengin beslenme, kilolu olmak, prostat enfeksiyonu geçirmek ve sigara kullanımı etken faktörler olarak sayılabilir.
Teşhisi kolay mıdır?
Prostat kanserinden şüphe ettiğimizde kesin teşhis için tek bir yöntem var, o da biyopsi yapmak. Prostattan bir iğne aracılığıyla alınan örneklerin incelenmesi ile prostatta kanser olup olmadığını ve varsa bunun ne kadar saldırgan olup olmadığını anlayabiliyoruz. Son yıllarda biyopsiden önce Manyetik Rezonans (MR) ile prostat görüntüleri almak ve biyopsiyi bu görüntüler eşliğinde yapmak kanseri yakalama şansımızı daha artırdı. Teşhis netleştikten sonra prostat dışına taşma veya başka yerlere yayılmış olduğundan şüphemiz varsa, PET gibi görüntüleme yöntemlerden yardım alıyoruz.
Nasıl tedavi edilir?
Prostat kanseri teşhisi kesinleştikten sonra asıl önemli olan o hasta için hangi tedavinin doğru olacağına karar vermek ve tedaviyi hastaya göre şekillendirmektir. Burada, kanserin prostat içinde sınırlı olup olmamasına, biyopsiden elde edilen saldırganlık derecesine, hastamızın yaşına ve hastamızda bulunan diğer hastalıklara bağlı olarak bir tedavi planı oluşturmamız gerekiyor. Günümüzde yeni teşhis edilen prostat kanserlerinin çoğu henüz erken evrede iken, prostat bezi dışına çıkmamışken yakalanmaktadır. Bunların içinde saldırgan olmayan bir kısmı için özellikle hasta yaşı da ileri ise hiç bir tedavi vermeden yakın takip yapmak mümkündür. Ancak prostat bezi içine sınırlı bir kanser yakalandığında bu hastalıktan tamamen kurtulmanın en iyi yöntemleri ameliyat yapmak ya da ışın tedavisi vermektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.