Hoca, Cenevre'deki Suriye görüşmeleri kapsamında, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile görüştükten sonra soruları yanıtladı.
Cenevre'deki Suriye görüşmelerine katılmayı reddetmediklerini, sadece görüşmelere davet edilme biçimi konusunda koalisyon üyelerinin çekinceleri olduğunu ifade eden Hoca, şunları söyledi:
"Önce koalisyon olarak davet almıştık. Daha sonra koalisyonun içindeki bazı gruplara ayrı davet gönderildi. Buna itiraz olarak koalisyonun pozisyonunu belirtmek üzere tek bir temsilci gönderdik. Cenevre'deki Suriye görüşmelerine katılmayı aslında reddetmedik. Bu, koalisyonun davet edilme biçimine yönelik bir protestoydu. Mistura da daha sonra hatasını kabul etti. Büyük bir kriz değildi aslında, anında giderildi ve katıldık. "
Mistura'yı İstanbul'a davet ettiklerini hatırlatan Hoca, İstanbul'daki görüşmenin ardından Mistura'nın BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a sunacağı raporun son halini görmek, iki ay içinde yaptığı görüşmelerin özetini ve bu konudaki düşüncelerini öğrenmek ve son bir değerlendirme yapmak için Cenevre'de bulunduklarını söyledi.
"Mistura, Cenevre Bildirisi'nin yeniden hayata geçirilmesi konusundaki mekanizmalara ilişkin bizim görüşümüzü aldı. Geçiş dönemi hükümeti üzerinde durduk ve görüşmeler zaten bu konu etrafında yürüdü" diyen Hoca, "Suriye'de güvenli bölge kurulmasının önemini vurguladık ve bütün kurtarılmış bölgelerin güvenli bölgeler haline getirilmesi gerektiğini söyledik" şeklinde konuştu.
Mistura'nın güvenli bölge konusunu nasıl değerlendirdiği sorusuna ise Hoca, "Mistura daha çok bizi dinledi, yorumda bulunmadı" dedi.
Hoca, şöyle devam etti:
"Mistura'nın son dönemdeki açıklamalarında gösterdiği duruşu tebrik ettik, rejimin varil bombalarıyla istikrarı bozduğunu vurgulamıştı. Bu, bizim için önemli çünkü güvenli istikrar olmadan siyasi çözüm olamaz. Kargaşa hem rejime hem terörist gruplara uygun bir atmosfer hazırlayıp askeri çözümün devam etmesini sağlar. İstikrar demek güvenli bölgeler demek. Güvenli bölgeler ise geçiş dönemi senaryolarının uygulanması demek. Bunu özellikle kurtarılmış bölgelerde yapabileceğimizi İstanbul'daki görüşmelerde söylemiştik."
"PYD silah zoruyla çocukları orduya katıyor"
Geçiş dönemi hükümetinde bütün tarafların olması gerektiğini ve Kürt Ulusal Konseyi'nin SMDK'nın bir parçası olduğunu ifade eden Hoca şunları kaydetti:
"Kürtler derken PYD'den kesinlikle bahsetmiyoruz. PYD'nin bizim anlaştığımız Kürt gruplardan farklı hareket ettiği zaten aşikar. PYD, zor kullanarak, silah kullanarak hüküm sürdürüyor ve rejimle ilişkisi var. PYD, PKK örgütünün Suriye versiyonu ve silah zoruyla çocukları orduya katıyor. Son Tel Abyad olaylarında biz de koalisyon olarak bir heyet gönderdik ve oradaki ihlalleri tespit edip bir rapor yayımladık."
Muhalefetin Cenevre 2 görüşmelerine katıldığını ancak rejimin masadan çekildiğini hatırlatan Hoca, şöyle devam etti:
"Cenevre 3, Cenevre 2'nin devamı olmalı. Biz muhalefet olarak Cenevre 2'nin devam ettirilmesi konusunda hem fikiriz ve buna da hazırız. Şu anda asıl meydan okuma, rejimi tekrar müzakere masasına getirmek ve bu da BM'nin görevi. Çünkü 2118 sayılı BM kararında siyasi çözümü kabul etmeyen taraf varsa bunun tekrar güvenlik konseyine gitmesi ve o taraf hakkında müeyyide uygulanması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Suriye rejimi tehdit hissetmediği sürece masaya gelmeyecektir."
Rejimin güney ve kuzeyden çekildiğine dikkati çeken Hoca, "Şam'ı ve sahili korumaya çalışıp Şam, Humus ve Hama kırsalında, sahil bölgesinde, kendi özel kantonunu kurmaya çalışıyor. Geri kalan bölgeleri İran'a terk etti" dedi.
Hoca, Şam'da daha önce Şam muhalefeti denen bir yapı olduğunu ancak artık rejime muhalif bir yapı kalmadığını belirterek, "Sebebi de İranlıların tamamen Şam'ı işgali" diye konuştu.
"Rejim tamamen kabuğuna çekilmiş durumda. Güneyi ve kuzeyi İran'a bırakıyor ya da vekaleten DAİŞ'e bırakıyor" diyen Hoca, rejimin ağır silahlarını, istihbarat merkezlerini boşalttığını ve güneyden çekildiğini anlattı. Halid Hoca, "Tedmur gibi benzer bir senaryo yaşanabilir. Daha önce Deyrizor ve Rakka'da da bunu yaptı. DAİŞ ile de Halep'i kuşatıyor" dedi.
Rejimin kargaşa unsurunu koz olarak kullandığını belirten SMDK Başkanı, farklı bir tehdit yaratıp ya DAİŞ terörünün ya da rejimin tercih edilmesini sağlamaya çalıştığını ve Rusya'nın da buna destek olduğunu ifade etti.
Hoca, BM'nin sivilleri koruma ve Suriye halkını layıkıyla destekleme görevini üstlenemediği için rejimin buradan bir fırsat bularak varlığını sürdürmeye çalıştığını ifade etti.
"Moskova görüşmeleri başarısız oldu"
Cenevre Bildirisi'nde değişiklik yapılmasını kabul etmeyeceklerini söyleyen Hoca, siyasi çözümün uluslararası meşruiyete dayanması gerektiğini, bunun dışına çıkılırsa güçlü olan tarafın çözüm yaptırımı olacağını kaydetti.
Hoca, Suriye'de birçok tarafın çatışması olduğunu belirterek, "DAİŞ var, Rusya ve İran var bu da tamamen bizi çözüm kargaşasına götürüyor" dedi. Uluslararası meşruiyet zemininin dışına çıkılırsa daha çok kargaşa çıkacağını vurgulayan Halid Hoca, "Rusya bunu kullanmaya çalışıyor. Zaten Cenevre 2 sürecinde rejimi masadan çektiren taraf da Rusya'dır" diye konuştu.
SMDK Başkanı, Cenevre 2 sürecinde Rusya'nın rolüne ilişkin şunları söyledi:
"Onu oradan çekip Moskova'ya kaydırmaya çalışıyor, orada bir meşruiyet zemini arama çalışıyor ve bu da tamamen kabul edilemez bir durum. Moskova görüşmelerine katılmadık ve başarısız oldu. Kahire'de benzer bir durum oldu, bu yüzden Cenevre Bildirisi'nin dışına çıkılırsa çözüm zemini de kaybolur."
"El-Nusra'nın rolü abartılıyor"
İdlib'in kurtarılması sırasında El-Nusra'nın rolünün çok abartıldığını söyleyen Hoca, "El-Nusra'nın İdlib'de Fetih ordusundaki rolü sadece yüzde 24 ve El-Nusra'ya katılım oradaki yerel gruplardan oldu, yabancılardan değil" dedi.
Hoca, bu duruma oradaki parasal desteğin neden olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"İdlib'in kurtarılmasının üzerinden 4 ay geçti ve El-Nusra'nın İdlib'de DAİŞ gibi zorla yönetim uygulamasına tanık olmadık. Çünkü çoğunluk El-Nusra'nın çizgisini kabul etmeyen gruplardan oluşuyor. El-Nusra abartıldığı kadar İdlib'te etkin değil. İdlib dışında da El-Nusra'nın hiçbir etkisi yok, sadece Halep'te 250-300 elemanı var. Koalisyon olarak pozisyonumuz net, El-Nusra El-Kaide'ye bağlı olduğu sürece bizim için bir terörist gruptur. Bazen aynı düşmana karşı savaşmak zorunda kalıyoruz ve bu taktiksel bir birliktelik, fakat stratejik olarak El-Nusra ile kesinlikle bir bağlantımız yok."
AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.