Üniversiteler Kayıt Dışı İşçi Getirmek Üzere Aracılık Yapan Kurumlar Haline Dönüştü
Rahvancıoğlu, özel sektörde kayıt dışı işçilik sorununa değinerek, bu ülkede üniversiteler kayıt dışı işçi getirmek üzere aracılık yapan kurumlar haline dönüşmüştür dedi. Geçtiğimiz günlerde kayıt dışı çalışan yabancı uyruklu bir öğrencinin elektrik akımına kapılarak iş cinayetine kurban gittiğini ve bu kişinin bizim teşvikler ve muhafiyetlerle beslediğimiz üniversitelere öğrenci olarak adaya getirildiğini, aslında okumayıp çalıştırıldığını söyleyen Rahvancıoğlu üniversiteler kayıt dışı işçilikten meshül tutulmalıdırlar dedi. Kayıt dışı işçilikte ceza yönteminin yeterli olmadığından da bahseden Rahvancıoğlu, çok az tutarsanız etkili olmaz, çok yüksek tutarsanız yazılamaz hale gelir dedi. Bağımsızlık Yolu olarak önerilerini de anlatan Rahvancıoğlu, denetimlerde kayıt dışı işçi çalıştırdığı tesbit edilen iş yerlerinde, kayıt dışı çalıştırılan işçiler bir yıl boyunca o iş yeri tarafından çalıştırılmalı, bütün yatırımları yapılmalı ve eğer kendisi işi bırakırsa işveren hem bir yıllık maaşını hem de her türlü yatırımını sigorta, ihtiyat sandığına ödemek zorunda bırakılmalıdır dedi. Kayıt dışı çalıştırılan işçilerin devlet kararıyla tesbit ediliyor olmasına ragmen iş yerlerinden hiçbir yatırım tehsil edilmediğini de belirten Rahvancıoğlu, sosyal güvenlik fonunun içi böyle boşalıyor ve tüm rejim partileri de bu durumun devam etmesinden sorumludur diye ekledi.
Ultra Zenginler Çalışma Hayatında da İktidar
Rahvancıoğlu, çeşitli alanlarda, çeşitli iktidar odaklarının varlığından bahsetti ve hükümet olunsa da iktidar olunamadığını, bir grup ultra zenginin sağlıkta, eğitimde olduğu gibi çalışma hayatında da iktidar olduğunu icraatların onlar tarafından yapıldığını söyledi. Bağımsızlık Yolu olarak hükümete değil muhalefete talibiz derken bunu hükümette olmayı ve hükümette kalmayı hedef belirleyen her partinin iktidar odaklarıyla uzlaşmak zorunda olduğu tesbitinden hareket ederek söylediklerini ifade etti. Çalışma hayatının işverenler açısından iyiye gittiğine de değinen Rahvancıoğlu bu dönemde karlarına kar katıyorlar, büyüdükçe büyüyorlar ancak emekçiler açısından kötüye gidiyor dedi. Çalışma hayatı diye bir bütün yaratıp konuşulduğunda emekçilerin yaşadığı zulmün görünmez olduğunu söyledi.
Haftada 40 saat çalışma sisteminin bu ülkede uygulanmadığını, en iyi durumdaki iş yerinde bile 50-60 saatlere varan bir çalışma haftası olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, asgari ücretin haftada 40 saate göre verildiğini bu durumda emekçinin ucuza çalıştırıldığını belirtti. Bağımsızlık Yolu’nun bu durumun önlenmesine ilişkin önerisinin de bulunduğunu anlatan Rahvancıoğlu, çipli takip sistemine geçilmesiyle çalışma bakanlığına kurulacak server aracılığıyla özel sektörde işe giriş çıkışın takibi yapılarak haftada 40 saatten fazla çalıştırılma sıkıntısının da çözülebileceğini söyledi. Vatandaş olanla olmayanın işten durdurulma durumunda farklı yasal mevzuatla karşılaştığını anlatan Rahvancıoğlu, bunun anayasal eşitlik ilkesine ve insan haklarına uygun olmadığını ifade ederek bu yasanın derhal düzenlenmesi gerektiğini anlattı. Çalışma yasasında yazmasına rağmen büyük iktidar partilerinin bügüne kadar işçilerin maaşının, yatırımlarının veya mesailerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmediğini de belirten Rahvancıoğlu, esas iktidar olan sermaye kesiminin buna izin vermediğini söyledi. 50 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinin kreş açma zorunluluğunun olması gerektiğini de savunduklarını, açmıyorsa devletin açacağı kreşlere katkı yapmalı, devlet de geriye kalan işçiler için kamusal kreşler ayarlamalıdır diyen Rahvancıoğlu 20 kişinin üzerinde işçisi olan iş yerlerine ücretisiz öğle yemeği zorunluluğu getirilmelidir dedi.
Sermaye Düzeninde Halktan Yana Olmak Suçtur
Özel sektör çalışanları patronlarının izni olmadan evlenme tarihine, balayı tarihine, doğum yapacağı tarihe veya siyasi partiden aday olup olamayacağına karar veremiyor diyen Rahvancıoğlu, ancak patronlar sermaye ve rejim partilerinde kontenjanlarda baş tacı ediliyorlar dedi.
Sendikasız çalıştırılmanın yasaklanmasını 2014 yılından beri dile getirdiklerini, 2018 yılından beri de asgari ücretin en düşük kamu maaşına bağlanması gerektiğini savunduklarını anlatan Rahvancıoğlu, sermaye örgütlüdür emeğin de örgütlenmesi gerekmektedir dedi. Ne uzmanlar ne de iyi niyetli siyasetçiler emeğin sorununu çözemez, sadece emeğin sorununu emekçi çözebilir ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.