Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu Mayıs TV’de Meltem Sakin’in konuğu olduğu programda, seçim sonuçlarına ve gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Rahvancıoğlu, seçim sonuçlarında, AKP iktidarının artan müdahaleleri sonucunda vatandaşların daha güvenli olabileceğini düşündüğü iki partiye yani UBP ve CTP’ye yöneldiklerini gördüklerini söyledi. Seçim süreci boyunca ise rejim partilerinin bir birlerinden farklılaşmayan söylemleri oldu. Bağımsızlık Yolu olarak bu siyasal süreçte kişileri değil Muhalefet Programı’nı öne çıkardıklarını vurgulayan Rahvancıoğlu, sınıf analizi ekseninde, emekçilerin sıkıntıları ve çıkarları doğrultusunda fikirlerimizi anlatmaya çalıştık dedi.
Muhalefet Programı’nın çeşitli unsurlarının, farklı partiler tarafından vaad diliyle kullanıldığını anlatan Rahvancıoğlu, önümüzdeki süreçte bu vaadlerin ne kadarını hayata geçireceklerini takip edip göreceğiz ifadelerine yer verdi. Seçim süreci boyunca bir çok vaadler verildiğini ancak, mevcut sistemde hükümet olunabileceğini ama iktidar olunamayacağını yineleyen Rahvancıoğlu, rejim partileri sermayedarlara hizmet ettiği sürece vaad ettiklerini yapamayacaklar ve mazeretlerini dinleyeceğiz açıklamasını yaptı.
Rahvancıoğlu, meclise girememiş olsak da, halkın yararına olduğunu düşündüğümüz yasaları, geçmişte yaptığımız gibi yine hazırlayarak meclis gündemine taşıyacağız, ayrıca sokak baskısıyla da medyada yer bulabildiğimiz oranda halka da aktararak yasa çalışmalarına müdahil olacağız dedi.
Bağımsızlık Yolu olarak amacımız, emek eksenli siyasal bir yapının Kıbrıslı Türk siyasetinde yer bulmasını sağlamaktdır diyen Rahvancıoğlu, sağ sol ayrımının sadece Kıbrıs sorunu ekseninde tarif edildiği bu süreçte, siyaseti sola çekeceklerine inandıklarını söyledi.
Dünyada Bu Oy Yüzdeliği İle Siyaseti Kökünden Sallayan Partiler Var
Rahvancıoğlu, seçim sürecinde de bahsettiğimiz gibi eğer rejime karşı çıkıyorsak, değer yargılarına da karşı çıkmamız gerekir. Rejimin değer yargıları çerçevesinde barajı geçmek, hükümete girmek ve hükümette büyük ortak olmak başarıdır düşüncesini kabul ettiğiniz takdirde, bunu elde edemediğiniz zaman hezimet olarak algılarsınız. Sol olduğunu iddia eden her partinin bu anlayışı reddetmesi ve sorgulaması gerekir açıklamasını yaptı. Bağımsızlık Yolu’nun aldığı %2’lik oy veya TDP’nin aldığı %4.5’luk oy kendini emekten yana konumlandıran sol partiler açısından muazzam etki gücü olan bir oy yüzdeliğidir ifadelerini kullanan Rahvancıoğlu, bu oy yüzdeliğiyle dünyada mesela Fransa veya Almanya gibi ülkelerde siyaseti kökünden sallayan partiler vardır, mesele sizin bu oyu alıp daha sonrasında ne yapacağınızla ilgilidir dedi. Makam mevki hedefleyen yapılar olursak elbette bunlar başarısızlık olarak adledilebilir diye de ekledi.
Kıbrıs’ın Kuzeyinde Sol Partilerin Sokakla, Toplumsal Yaşamla Bağı Kopuk
Kıbrıs’ın kuzeyinde kendine sol diyen partilerin sokakla, toplumsal yaşamla bağının kopuk olduğunu dile getiren Rahvancıoğlu, bu bağın kurulması gerektiğini, Bağımsızlık Yolu olarak bu bağı kurabilmek için siyasal bir parti olarak örgütlendiklerini söyledi. Halk açısından yaşanan mağduriyetin 2 günden fazla gündem olamadığını söyleyen Rahvancıoğlu, bu mağduriyeti yaşayan halkla sokakta bunun mücadelesini veriyor olsanız, örgütlenseniz bu gündemin 2 yıl bile sürebileceğine dikkat çekti.
Solda Birleşerek Değil Yeni İnsanlar Örgütleyerek Büyümeliyiz
Sol’da birleşme konusunda da açıklama yapan Rahvancıoğlu, solun veya emekten yana siyasetlerin birleşerek büyümesi değil yeni insanlarla örgütlenerek büyümesi gerektiğinin önemini vurguladı. Son seçimlerde %48 insan grubunun oy kullanmadığı, politik süreçlere müdahil olmadığı bir ülkede yeni insan yaratmanın sonsuz imkanı vardır dedi. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak siyasetle ilgilenmeyen insanları siyasetin içine çekmeye çalıştıklarını, bütün partilerin yapması gerekenin bu olduğunun altını çizdi.
Elbette bazı çatı altında birlikteliğimiz olacaktır, Kıbrıs’ta federal bir çözüm için yaptığımız birliktelik gibi diyen Rahvancıoğlu, ekonomik, sosyal nüfus yapısı, sağlık ve eğitim ile ilgili analizlerimizde farklılık varsa sırf oy arttırmak için bunların göz ardı edilmesi mümkün değildir açıklamasında bulundu.
Mafyanın Elinde Muazzam Bir Güç Vardır, Hükümet Edenler Sadece Seyircidir
Devlet-mafya ilişkisi hakkında da konuşan Rahvancıoğlu, Akacan’ın da açıklamalarında görüldüğü gibi mafyanın elinde muazzam bir güç vardır, hükümet edenler de bu duruma seyirci kalmaktadır. Bu münferit bir olay değildir. Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin kurduğu rejimin karakteridir dedi.
Yapılması Gereken Devlette Taşeron Sistemini Sıfırlamaktır
“Bugün ortaya çıkan zamlar sonucunda görülmüştür ki asgari ücrete yapılan zammın hiçbir anlamı kalmamıştır” diyen Rahvancıoğlu, ayrıca tek başına maaşa yapılan artışla halkı rahatlatmak mümkün değildir şeklinde konuştu. Rahvancıoğlu, yapılması gerekenin halkın gelirinin artırılmasına ek, giderlerin azaltılmasıdır ki bu da eğitime, sağlığa, ulaşıma ve barınmaya yapılan harcamaların kamu eliyle azaltılmasıdır dedi.
Devletin çeşitli kurumlarında taşeron hizmetlerin varlığından da bahseden Rahvancıoğlu, “özel sektör firmaları devlet ihalelerine giriyor ve devlet kurumlarına kendi istihdam ettiği kişileri yerleştiriyor. Bu firmalarda devlet için çalışan kişiler asgari ücret üzerinden ödeniyor ancak ne zaman asgari ücret değişse bu insanların maaş sorunu ortaya çıkıyor. Çünkü teklif verilirken eski asgari ücret üzerinden teklif verilmiş oluyor. Taşeron firması aracılığıyla devlette çalışan insanlar asgari ücretten az ödenmiş oluyorlar.” açıklamasını yaptı. Rahvancıoğlu, bu konu yıllardır biliniyor yeni bir mesele değildir, bile bile bu ihaleler kabul ediliyor, ödemeler bu şekilde yapılıyor ve bu insanlar mağdur ediliyor diye de ekledi.
Yapılması gereken devlette taşeron sistemini sıfırlamaktır diyen Rahvacıoğlu, devletin yapması gereken kendi bünyesinde bu kişileri istihdam etmesidir, arada asalak gibi kan emerek yaşayan bir patronu beslemek değildir ifadelerine yer verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.