Muhalefetin ‘beşli çete’ olarak tanımladığı şirketlerden olan YK Enerji, hukuki süreç devam ederken kömür için Akbelen Ormanı’na kesime girdi. Kendilerine gelen tepkilerden sonra şirketin maden işçilerini öne sürerek ‘işsizlik’ üzerinden gazetelere ilan vermesi ‘kömürde istihdam’ tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ‘Kömüre Dayalı İstihdamdan Çıkış‘ isimli bir rapor hazırladı.
Rapor, Türkiye’de elektrik üretiminde kömürden çıkışın işsizliğe kapı aralamadığını, yenilenebilir enerjiyle başka istihdam kapılarının yaratılabileceğini ortaya koydu: “Türkiye’de 2053 net sıfır emisyon vizyonuna uyumlu bir elektrik sektörü dönüşümü 2030’a kadar güneş enerjisinde 71 bin, rüzgar enerjisinde 141 bin ek istihdam yaratabilir.”
Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
- Kömür ve linyit madenciliğinin katma değerinin GSYH içindeki payı yıllar içinde azalarak yüzde 0,08’e kadar düştü.
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Türkiye’de 35 bin kadar kişi kömür ve linyit madenciliği sektöründe, 8-10 bin kişi kömürlü termik santrallerde kayıtlı olarak istihdam ediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göreyse sektördeki kayıtlı ve kayıt dışı istihdam, toplam istihdamın binde 2’sinden daha az.
- Türkiye’nin kömür şehri Zonguldak’ta bile istihdamın ancak yüzde 4 ila yüzde 6’sını kömür madenciliği sektörü oluşturuyor.
- Muğla, Zonguldak, Kahramanmaraş, Manisa ve Çanakkale’yi içine alan beş bölgede bile istihdamın sadece yaklaşık binde 3’ünü kömür madenciliği sektörü oluşturuyor ve sektör en yüksek istihdam sağlayan ilk 10 sektör arasında yer almıyor.
- Yüzde 66’sı 25-44 yaş arası olan madencilerin eğitim seviyesi diğer sektörlerden düşük değil. Bu, başka sektörlerde istihdam edilmelerinin mümkün olduğunu gösteriyor.
- Sektörde çalışanların yüzde 2 kadarının çocuk işçi olabileceği tahmin ediliyor. Çocuk işçilerin durumu, gerek kayıtdışılık gerekse elde ettikleri gelir bakımından Türkiye’deki çocuk işçilerin genelinden daha kötü.
- Sektörde iş kazası ve meslek hastalıkları sıklıkla görülüyor. 2020 yılında 8460 iş kazası gerçekleşti; kömür sektörü çalışan başına iş kazasının en yüksek olduğu sektör. Çalışma koşullarında iyileşme olmadığı gibi koşullar gittikçe kötüleşti, 2008-2019 arasında, iş yeri sayısı azalmasına rağmen iş kazası sayısı yüzde 57 oranında arttı. 2008’te 5 bin 728 iş kazası oldu, 2018’de bu sayı 8 bin 983’e ulaştı. İş kazaları nedeniyle istihdam başına iş göremezlik süresi, toplam hastalık olay sayısı ve hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik süresinde artış oldu.
‘Ciddi bir etki oluşturmayacak’
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz raporla ilgili şöyle dedi: “Raporda da gösterdiğimiz gibi kömür sektörünün Türkiye için ekonomik getirisi son 10 yılda giderek düşüyor ve iddia edildiği gibi kömürden çıkış istihdamda ciddi bir etki oluşturmayacak. Üstelik kömür sektörü, çalışan başına iş kazasının ve taşeronlaşmanın giderek arttığı, ücretlerin düştüğü, kadınları istihdamdan dışlayan, sendikalılık oranlarının gittikçe azaldığı bir sektör. Dolayısıyla, istihdam piyasası açısından bakıldığında, kömürden çıkış yalnızca mümkün değil, aynı zamanda arzu edilen bir gelişme olabilir. Ayrıca, kömür madencilerinin, yaş, eğitim durumuyla sözel ve sayısal becerileri incelendiğinde, bu geçişin zor olmadığını görüyoruz çünkü sektördeki beceri profili, Türkiye geneline yakın. Kimsenin geride kalmadığı adil bir kömürden çıkış için, ihtiyacımız olan, kamu idaresinin kömür sektöründe istihdam edilenlerin başka sektörlere geçişini mümkün kılacak önlemleri almasıdır.”
Yeşil sektör
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, kömürden adil çıkış için kimsenin işsiz kalmaması adına şunları dedi: “Kömüre verilen teşviklerin iklim hedefleriyle uyumlu yeşil sektörlere kaydırılmasıyla Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi desteklenebilir ve yeni iş olanakları yaratılabilir. Çalışanların profili çıkartılarak mesleki beceri için eğitim, yönlendirme, erken emeklilik, sosyal yardım programları hazırlanmalı. Tüm paydaşların dahil olduğu adil dönüşüm mekanizması kurularak dünyadaki iyi örnekler ışığında uzun dönemli planlama yapılabilir.”
Dünyadaki örnekleri
Almanya’daki Ruhr Bölgesi, dünya genelinde adil geçiş sürecinin en başarılı yürütüldüğü yerlerden biri olarak kabul ediliyor. 1950’lerin ikinci yarısından itibaren taş kömürü yataklarının verimliliğinin düşmesi, ithal kömürün daha az maliyetli hâle gelmesi, diğer enerji kaynaklarının ucuzlaması ve yeni alternatiflerin ortaya çıkması gibi ekonomik nedenlere bağlı olarak bölgede kömür endüstrisi krize girdi.
İşçi sendikalarının da dahil olduğu müzakereler sonucunda bir dizi önlem yürürlüğe konuldu. Almanya Federal Hükümeti’nin 44 yıl boyunca verdiği destek sayesinde iş kayıpları yavaşlatıldı ve zamana yayıldı. Erken emeklilik programları, yeni beceri edindirme ve mesleki eğitim programları yürürlüğe konuldu. Bölgede turizm, bilişim ve yenilenebilir enerji alanlarında yatırımlar yapıldı ve yeni işler yaratıldı. 1950’lerde kömür sektöründeki istihdamın 753 bin kişiyi bulduğu Ruhr’da 2014’e gelindiğinde kömür istihdamı 33 bin düzeyine kadar inerken, bir zamanlar büyük bir kömür bölgesi olan bu yöre kamu otoritelerinin kent ve kalkınma politikalarıyla etkili sosyal diyalog mekanizmaları sayesinde yeni bir kimlik edindi. 2010’da da Avrupa Kültür Başkenti ilan edildi.
141 bin ek istihdam
Yeşil işler, çevrenin korunmasına ya da çevre kalitesinin arttırılmasına katkı sağlayan işler olarak tanımlanıyor.
Yeşil işler, ekosistemler ve biyoçeşitliliğin korunmasında rol oynadığı gibi, enerjinin, suyun ve kullanılan materyallerin de azaltılmasını sağlamakta ve genel anlamda her türlü atık ve kirliliğin oluşumunun en aza indirilmesine yönelik tasarlanmaktadır. Bu tanıma göre, yeşil işlerin, aynı zamanda, insana değer veren, düzgün maaş sağlayan, işçi haklarının yanı sıra, iş sağlığı ve güvenliğini de gözeten ve iyi kariyer imkanları sunan, insana yakışan işler olması beklenmektedir.
Örneğin, Türkiye’de 1 MW enerji üretimi artışı, rüzgar enerjisi üretimi değer zincirinde tam zamanlı istihdamı 6,3 kişi, güneş enerjisi değer zincirinde ise 2,5 kişi artırabilir.
Türkiye’de 2053 net sıfır emisyon vizyonuna uyumlu bir elektrik sektörü dönüşümü 2030’a kadar güneş enerjisinde 71 bin, rüzgar enerjisinde 141 bin ek istihdam yaratabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.