Mide içeriğinin yemek borusu ve/veya ağza kadar geri kaçması durumu olan reflü, sağlıklı bireylerde de kısa süre görülebilirken, asit reflü normalden daha sık ve rahatsız edici belirtilerle birlikte olduğunda asit reflü hastalığı ortaya çıkabilir, tedavi edilmezse hastaların günlük yaşantısına olumsuz etkilerde bulunabilir.
Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürlüğü'ne açıklamalarda bulunan YDÜ Hastanesi ve Hepatoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Ali İbrahim Shorbagi, Asit reflü, mide içeriğinin yemek borusu ve/veya ağza kadar geri kaçması olduğunu belirterek, Sağlıklı bebekler, çocuklar ve erişkinlerde de görülebilen bu durum, genellikle kısa süreli olup herhangi belirti veya komplikasyona neden olmazken, hastalık durumunda asit reflü, normalden daha sık ve rahatsız edici belirtilerle birlikte görülür dedi.
Asit Reflü, Farklı Hastalıkları Tetikleyebilir
Verdiği rahatsızlık hissi ve belirtileri dışında, asit reflü hastalığı önemli komplikasyonlara sebep olabileceğinden dikkat edilmedilir. Mide asitinin yaptığı tahrişe bağlı yemek borusunda yaralar gelişebilir ve sonucunda kanama veya daralma meydana gelebilir. Çok nadir olsa da, uzun süren tahrişe bağlı yemek borusu alt kısmını döşeyen hücrelerdeki değişim ile hücreler zemininde yemek borusu kanseri gelişebilir. Bunun dışında, mide asitinin daha yukarı seviyeye gelmesi ile ses tellerinde zedelenme ve ses kısıklığı, zatürre ve astım gibi hastalıklar görülebilir.
En Sık Görülen Belirti Yenilenlerin Geri Gelmesi
Asit reflü hastalığını tetikleyen en önemli etken, yemek borusu ve midenin birleştiği noktanın zayıflamasıdır. Asit reflü hastalığına yol açabilen başlıca nedenler arasında yağlı yiyecekler, kafenli içecekler, alkol, sigara kullanımı, şişmanlık, hamilelik, tetikleyici ilaçlar ve mide fıtığı sayılabilir. Asit reflü hastalığının en sık görülen belirtileri göğüste yanma hissi ve ağıza acı/ekşi su gelmesidir. Daha az sıklıkla görülen birçok belirtisi de vardır. Bu belirtiler göğüs ağrısı, yutma zorluğu, ağrılı yutma, düzelmeyen ses kısıklığı, geçmeyen boğaz ağrısı, uzun süren öksürük, gece astımı, boğazda düğümlenme hissi, diş sağlığında bozulma, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, kronik sinüzit ve boğulma hissiyle uyanmadır.
Asit Reflü Yaşam Tarzını Değiştirerek Önlenebilir
Asit reflü hastalığının kesin tanısı, yemek borusuna asit geri kaçışın sıklığını ölçmeyle konulur. Endoskopi yöntemiyle yemek borusunda oluşan hasar ve komplikasyonlar değerlendirilebildiği gibi mide fıtığı varlığı da saptanabilir.
Doç. Dr. Ali İbrahim Shorbagi, asit reflü hastalığının tedavisinde en önemli unsurun hayat tarzı değişikliklerini benimseme olduğunu belirtirken, hastaların yapması gerekenleri “Asit reflü hastalığı tanısı konulan hastalar, kilo fazlası varsa kilo vermeli, yemek yedikten hemen sonra uzanmamalı, yüksek yastık ile uyumalı, asit reflüsünü artıran gıdalardan kaçınmalı ve sigarayı bırakmalıdır. Hastalar “tıka-basa” yemek yememeli, “az az-sık sık” beslenme alışkanlığını benimsemeli, karın bölgesine baskı yapan kıyafetler giymemelidir.” şeklinde ifade etti.
Doç. Dr. Ali İbrahim Shorbagi, asit reflü hastalığında uygulanan tedaviye “Diyet ve hayat tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı hastalarda, şikayetleri kontrol altına almanın yanı sıra, özellikle yemek borusu ve boğazda oluşan hasarın iyileşmesini sağlamak ve yeniden oluşmasını engellemek amacıyla mide asit üretimini azaltan ilaçlar öneriyoruz. Bazı hastalarda mide boşalımını arttıran ilaçlar öneriyoruz. Başka amaçlarla kullanılan bazı ilaçların mide kapağı gevşekliğini arttırarak asit reflü hastalığına neden olabildiği unutulmamalı ve hastanın aldığı bütün ilaçlar bu açıdan değerlendirilmeli. Bazı hastalarda cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulmakta.” sözleriyle açıklık getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.