• BIST 9639.77
  • Altın 2938.015
  • Dolar 34.6322
  • Euro 36.5915
  • Lefkoşa 7 °C
  • Mağusa 3 °C
  • Girne 10 °C
  • Güzelyurt 6 °C
  • İskele 3 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 0 °C

Resmen batıyoruz…

Ediz TUNCEL

Sterlin 5,7’yi gördü…

KKTC’nin 2018 yılı bütçesi daha birkaç gün önce 5 milyar 732 milyon lira olarak onaylandı.

5 milyar 732 milyon lira bugünün parasıyla eder 1 milyar 5 milyon 614 bin 35 Sterlin…

Bütçe hesaplanırken bütçenin kalemleri belirlenirken  Sterlin 5,4 cıvarında geziyordu, birkaç hafta bile geçmeden Türk Lirası hızlı bir şekilde devalüe oldu, Sterlin 5,6 ve 5,7’yi gördü.

Bugünkü KKTC bütçesi aslında hesabı tamamlandığında 1 milyar 061 milyon 481 bin Sterlin cıvarında bir paraydı.

Devalüe olan TL yüzünden bu bütçe hala hazırda bir iki hafta içinde döviz bazında en az 55 milyon Sterlin açık verdi.

55 milyon Sterlin de bugünün parasıyla eder 313.5 milyon Türk Lirası…

Anlayacağınız KKTC bütçesi daha başından parasal değer olarak piyasaya ve dövize karşı 300 milyon liradan fazla açık verdi.

Bu iş böyle devam ederse ve Sterlin 6 lirayı görürse, ki bu hızla giderse görmesi hiçten bile değildir, devlet resmen iflas bayrağını çekecek, zaten düşük olan piyasadaki alım gücü iyice düşecek, hatta dibine vuracak.

Bu memleketin vergi vermemek için her türlü üçkağıtçılığı yapmaktan yıllar yılıdır geri durmayan para babaları, onların üçkağıtlarını kılıfına uydurmakta iyice ustalaşmış uşakları ve bunların üçkağıdına göz yuman siyasetçilerin oluşturduğu saadet zinciri kusursuz bir şekilde yürüdüğü sürece bu bataktan kurtulma imkanımız yoktur, olamaz da…

Al gülüm ver gülüm düzeninde devlet garibanın boğazına sarılır, vergiyi alması gerekenlerden ancak kırıntıları toplar, devletin gerçek anlamda ekonomi üzerinde hiçbir etkisi ve gücü yoktur, ülkedeki ekonomik çarkları köprü başlarını tutmuş bir avuç tüccar belirler, Türkiye’den TL ile aldığı ürünleri bile KKTC’de döviz üzerinden pazarlar, döviz hasbelkader düşse bile perakente fiyatlarında asla hiçbir düşüş yaşanmaz, sıradan halkın cebindeki paranın değeri giderek erir, işini döviz üzerinden garantiye almış ve vergi sisteminin acizliklerini de sonuna kadar kullanan tüccar ve aracıları da keyfine bakar, hiçbir zarar ve ziyana da uğramaz…

Uğramaz çünkü, halkın eli mahkumdur, ne yapıp edecek, yaşamak için raflardan alması gerekeni alacak, belki miktarı biraz azaltacak, ama almaya devam edecektir, bu arada da bankalara olan borçlar da giderek artacaktır.

Türkiye’den gelecek yardıma filan da hiç güvenmeyin, zaten krizin merkezi orası.

Ha, Türkiye elbette yardım eder, örneğin elli bin, yüz bin vatandaş daha yaparsanız, hatta beşyüz bin vatandaş daha yaparsanız göbek atmanıza da yardım eder…

İki tane daha hastane kurar, beş tane daha okul yapar, bütçe açıklarınız için birkaç yüz milyon daha verir, seneler senesi da yüzünüze vurur, durur.

Bu bataktan çıkmanın iki yolu vardır, ya TL bir kenara bırakılır ve Euro’ya geçilir, ya da bu ülkedeki rezilane vergi sistemi düzeltilir, nerden buldun yasası etkin hale getirilir ve adam gibi vergi toplanmaya başlanır, kumarhaneler de adam gibi bir vergi sistemine bağlanır ve hazır yiyicilerden elde ettiği kumar gelirinin büyük bir bölümünü KKTC maliyesine ödemek zorunda kalır,  böylece KKTC bütçesi bir yıl için belirlediği bütçenin en az üç, hatta dört katı gelir elde eder, Türkiye’ye bile borç verir hale gelir…

Hiç kimse Türkiye’nin bugünkü durumundan hayır beklemesin.

ABD’nin lanet olası emperyalist projeleri yüzünden Orta Doğu bölgesindeki diğer ülkeler gibi maddi ve manevi yönden batağa sürüklenmiştir ve bu bataktan da ekonomik gücü yeterli olmadığı için kolay kolay da çıkamayacaktır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin emperyalist yörüngesine giren Türkiye 70 yıl sonra ilk kez bu yörüngenin dışına kaçmıştır ve bunun da bedellerini ödeyeceği sancılı bir döneme girmiştir.

Bölgede Büyük Ortadoğu Projesi iflas ettiği ve ABD’nin hesapları ters teptiği için yeni bir döneme girildi. Bu sancılı dönem, ABD yörüngesinden tamamen çıkana kadar ve bölgede ABD’nin tamamen dışında kalacağı  yeni bir birleşik güç oluşana kadar devam edeceğe benziyor.

Eğer Türkiye bu süreçte kartlarını iyi oynarsa, Türkiye-İran-Suriye-Rusya arasında bir ittifak oluşabilir.

Bu ittifak da hem askeri açıdan hem de ekonomik açıdan dünyanın belli başlı güçlerinden biri olmaya aday olur, ileriki yıllarda aralarına diğer bölge devletlerinin de katılımıyla dayanışma ve güç daha da artabilir.

Yok, eğer Türkiye hem nala hem mıha vurarak, populist politikalarla iç tribünlere oynarsa, hem ekonomik hem de siyasi açıdan batışı yakındır, bunun arkasından da askeri zaafiyet gelir, bu da ABD’nin bölgedeki emellerine, ekmeğine yağla bal sürer, Türkiye’de tarih tekerrür eder, yetmişli, seksenli yılların kaotik ortamlarına geri döner kıvrana kıvrana yine ABD uydusu haline gelir…

Bize gelince, ne mi oluruz?

Hüseyin Özgürgün’ün banka hesapçıklarıyla, Serdar Denktaş’ın akraba, ahbap çavuş işleriyle,  arsa hesapçıklarıyla, sanki masada herşeyi mamur etmiş da yapacak başka işi kalmamış gibi TC vatandaşlarına da Kıbrıs’ta dört özgürlük isteyen Akıncı’nın “Rumlar barış istemiyooooorrrrr” nutuklarıyla, hesap soracağız deyip da koltuğa oturduğu anda hesap sorulacak hale gelen hükümetlerle uğraşıp dururuz, her sene bir ya da iki hükümet kurarız, herkesin koltuk sevdasını kısa süreliğine da olsa tatmin ederiz, birgün sabah kalktığımızda ise Rumların Leonidas zırhlılarını ve uçaksavar füzeleriyle donatılmış rampalarını kapının önünde buluruz, sonra da kendimizi kapının önünde buluruz, Rum mallarından kovuluruz, ganimetler ellerimizden alınır, eğer kaldıysa hali arazilere çadırlar kurulur, Türkiye sınırlarındaki çadırlara doldurulan insanlar gibi içine tıkılırız, sonra da kilisede vaftiz ediliriz…

Nasılsa bugün ellerindeki askeri güç, ki Rumlar da Orta Doğu enerji siyasetinde rol kesecekleri için  önümüzdeki beş yılda bu gücün iki katına çıkarılması planlanıyor,  bizi iki saatte denize dökmeye yeter de artar bile, Türkiye’den gelecek hava desteği de iki saatte herşeyin ve herkesin birbirine gireceği bir kaos ortamında hiçbir işe yaramaz…

Bunlar olmaz mı sanıyorsunuz…

Öyle bir olur ki…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları