Gerek uluslararası ilgi olmamasından gerekse bir dizi başarısız çabanın ardından uluslararası toplumun, Kıbrıs’taki iki toplumda gerçekten irade olup olmadığını saptamak istemesi nedeniyle Kıbrıs sorunundaki hareketlerin tamamen Rum yönetimine bırakıldığı, İngiltere, ABD ve BM’nin şu anda dikkatlerini Rum yönetimine çevirmiş göründüğü bildirildi.
Politis “Hareketlerin İnisiyatifi Lefkoşa’ya Bırakıldı… BM ve Uluslararası Toplumun Gözünden Kıbrıs Sorunu” başlıklı haberinde, Kıbrıs sorununa müdahil ülkelerin başkentlerini ziyaret eden BM grubunun tespitlerini, güvenilir bir kaynağa dayanarak aktardı.
Gazeteye göre, Kıbrıs sorununda yeni bir hareketlik olup olmayacağını, Kıbrıs’taki iki taraf arasında ne tür hareketler olacağı belirleyecek çünkü Kıbrıs’taki taraflar ana konuları kendi aralarında konuşmazsa hiç kimse yeni uluslararası görüşme ve konferans çağırmak niyetinde değil.
BM’den bir kaynak Hristodulidis’in “biz sahte devlet değiliz tarzındaki söylemlerinin, eski zamanların rekabet düzeyini ve Spiros Kiprianu’nun söylemini hatırlattığını ve bu tür söylemlerin Tatar’ın iki devlet tezini güçlendirdiğini vurguladı. Gazete edindiği bilgilere dayanarak, bu şartlar altında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorununa geri dönmeye hiç de hazır görünmediğine dikkat çekti.
Haberde, BM yetkililerinin, İngilizlerin ve AB liderlerinin yaptığı nabız yoklamalarda yeni Türk liderliğinden olumsuz mesaj gelmediği, verilen mesajın şu olduğu kaydedildi: “2004’teki tavrı nedeniyle Nikos Anastasiadis’e güvendik. Durumu kolaylaştırmak ve Kıbrıslı Türkleri, Mustafa Akıncı’yı güçlendirmek için Cenevre’de harita sunulmasına itiraz etmedik. 1960 Garantilerinin lağvını masaya koymakta tereddüt etmedik. Maalesef Anastasiadis buna hazır değildi ve her zaman yanında olan yeni Kıbrıslı Rum liderin de ciddi sorumluluğu var.”
Gazete “kısacası Nikos Hristodulidis’e de, hareketlerine de güvenilmiyor. Herkes, BM özel temsilci atayarak harekete geçmese Hristodulidis’in AB’nin prosedüre müdahil olması tek taraflı inisiyatifinin kabul görmeyeceğini anladı” ifadesini kullandı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’ye yapacağı ilk yurtdışı gezisi çerçevesinde Cumhurbaşkanı Tatar’la yapacağı görüşmeden, Türk tarafının “taktik sınırlarının görüleceğini” ekledi.
Bu dönemde Kıbrıs sorununun, ne Türkiye’nin ne de uluslararası toplumun öncelikleri arasında olduğuna dikkat çeken gazete, Rum tarafının “2023’te, sınırlarını ve olanaklarını bilmeden, emniyet supapları olmadan bir uluslararası al-ver’in parçası olmakta ısrar ederse kazanacağını zannettiklerinden çok fazlasını kaybetme tehlikesi içerisinde olduğunu vurguladı.
Gazete diplomatik bir kaynağın Politis’e söylediklerini şu şekilde aktardı:
“Kıbrıs oyunu 2017’de, BM’nin ve AB’nin katılımı, bir enerji yayı aracılığıyla çözümün sürdürülebilirlik temellerini atmak çabasıyla Exxon ve Chevron gibi enerji devlerini harekete geçiren ABD’nin yüksek koruması altında, en üst düzeyde oynandı. Muteber destekçileri Hristodulidis-Kocias olan Nikos Anastasiadis Kıbrıs’ta isteyenlere milyonluk pasaport satmak için özel bir parti vermek için Uluslararası toplumun bu danışıklı dövüşünü çöpe attı.”
Gazete devamla Hristodulidis’in dün ETİK (Rum banka çalışanları birliği) 55’inci kurultayında yaptığı konuşmada, Rum tarafının müzakerelere başlamaya hazır olduğunu yineleyerek, Kıbrıs sorununa bazı tarihsel sınırlar çizdiğini yazdı.
Tarihsel sınırlardan birincisinin haziran sonunda gerçekleştirilecek Avrupa Konseyi, diğerinin de öncesinde Litvanya’da yer alacak NATO toplantısı olduğunu kaydeden gazeteye göre Hristodulidis “çıkmazın kırılmasını ve müzakerelerin yeniden başlamasını gündeme getirecek olguların oluşması beklentisindeyiz. Hepimiz gelişmelerle, somut eylemlerimizle değerlendirileceğiz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.