Meclis Genel Kurulu’nda ilk olarak UBP milletvekili Nazım Çavuşoğlu “Hükümetin Süt Politikaları” konulu güncel konuşma yaptı.
Çavuşoğlu, hükümetin her açıdan döküldüğünü savunarak, halkın büyük bir mutsuzluk içerisinde olduğunu iddia etti.
Çavuşoğlu, süt konusunda gazetelerde yer alan haberleri okuyarak, süt konusunda hükümetin tutumunu ve doğrudan gelir desteğinin hâlâ şekillenmemesini eleştirdi.
Tüm sektörlerde maliyet artışı olurken “üretici bir aydır sütünü verir kaç liradan ödeneceğini bilmez” diyen Çavuşoğlu, 2018’de yaptıkları uyarılar dikkate alınsaydı bugün hiçbir sıkıntı yaşanmayacağını kaydetti.
Süt pazarlamada ocak ayında yaşanan sıkıntıya da değinen Çavuşoğlu, üretici, tüketici ve sanayici arasında denge oluşturulmaması halinde yine eylemlerin gündeme gelebileceğini belirtti.
Çavuşoğlu, bu konuşmayı hükümetin süt konusundaki programını açıklamasının ardından yapmayı tercih edeceğini ancak artık bu konuda adım atılmamasını anlayamadığını söyledi.
ŞAHALİ: “TARIMA DESTEK BÜTÇESİ BUGÜN BAKANLAR KURULU’NDA GÖRÜŞÜLECEK”
Çavuşoğlu’nun ardından söz alan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, yılın belli dönemlerinde süt konusunda aynı sıkıntıların yaşandığını, bunun yapısal olduğunu vurguladı.
Şahali, bu yılki bütçede tarım sektörüne 160 milyon TL ayrıldığını, bunun 60-70 milyonunun da hayvancılık sektörüne gideceğini vurguladı.
Hayvan sağlığı ve refahı noktasında yapılacak bir dizi çalışma olduğunu dile getiren Şahali, tarım destek bütçesinin geciktiğini, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu sonuca bağlayacaklarını kaydetti.
Şahali, tarım destek bütçesinin nasıl dağıtılmasının planlandığıyla ilgili bilgi vererek, sütün pazarlanmasında yaşanan sorunları dile getirdi ve sütün iç piyasada tüketilebilmesi noktasında farklı projelerle ilgili çalışma yaptıklarını söyledi.
Şahali, üreticilere mevcut mamul yelpazesine yeni kaliteli mamulleri katarak pazarın taleplerini karşılayabilecek noktaya getirilmesi çağrısında bulundu.
Şahali, Kooperatif Süt Fabrikası’nın devlet kurumu değil bir tedarikçi olduğunu, yönetiminde sadece Kooperatif Merkez Bankası’nın bir temsilcisi bulunduğunu hatırlatarak, kendi ürünlerinin fiyat belirleme yetkisini elinde bulundurduğunu, fiyat belirlemede hükümetin dahili olmadığını ifade etti.
Şahali’nin ardından yeniden söz alan Çavuşoğlu, Şahali’nin kendi konuşmasına cevaben yaptığı konuşmayı değerlendirerek eleştirdi.
AMCAOĞLU: “HÜKÜMET OCAK AYINDAKİ UYGULAMALARIYLA KAMU MALİYESİNİ 166 MİLYON TL ZARARA UĞRATTI”
İkinci güncel konuşmayı UBP milletvekili Olgun Amcaoğlu, mali konularda yaptı.
Amcaoğlu, dövizdeki değişikliğin hükümetin kontrolü altında olmadığını ancak “kontrolü altında” olanlara ne yaptıklarını açıklayacağını söyledi.
Ülke ekonomisinin hangi şartlarda 2019’da ele alındığının önemsenmediğini dile getiren Amcaoğlu, yalnızca Ocak ayında üç uygulama hayata geçtiğini söyledi.
Elektrikte yapılan çalışmalar nedeniyle kamu maliyesinin 120 milyon TL zarara uğradığını belirten Amcaoğlu, hayat pahalılığı ödeneğinin 3 aylığına dondurulmasıyla da 55 milyon TL zararla karşı karşıya kalındığı ifade etti.
Ayrıca devletin itilaflı olduğu, şu anda Piyangolar Birimi’nin kullanımında bulunan bir binanın kirasının ödenmesinden dolayı 1.5 milyon TL zarara uğradığını savunan Amcaoğlu, Hükümetin ocak ayındaki uygulamalarıyla kamu maliyesinin toplamda 166 milyon TL zarara uğratıldığını iddia etti.
Amcaoğlu, gelir vergisinde muafiyetler konusunda bugüne kadar hiçbir düzenleme yapılmadığını, sadece vergi dilimlerinde bazı çalışmalar yapıldığını, hükümetin tarihinde ilk kez vergi konusunda Maliye’nin genetiğiyle oynadığını iddia ederek, yapılanların sonuçlarının yıllar içerisinde görüleceğini belirtti.
İndirim vergisinin yüzde 10’a çekilmesinin de olumsuz etkilerine işaret eden Amcaoğlu, özel sektörde çalışanların Maliye Bakanlığı tarafından “kazıklandığını” savundu.
Amcaoğlu, toplu iş sözleşmeleri ve personel alımlarıyla ilgili yapılanların da yasaya aykırı olduğunu savundu.
DENKTAŞ KÜRSÜDEN KONUŞMADAN İNDİ
Amcaoğlu’nu yanıtlamak üzere söz alan Maliye Bakanı Serdar Denktaş, salondaki bir milletvekilinden işittiği “Ne söyleseniz inanmayacağız” sözü üzerine konuşmaktan vazgeçerek kürsüden indi.
Denktaş, “Cevap verecektim ama bu söz üzerine konuşmayacağım” dedi.
ARIKLI ÜNİVERSİTELERİN SORUNLARINI ANLATTI
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, üniversitelerin sorunlarını gündeme taşıdı.
Üniversitelerin ülkenin en önemli sektörlerinden birisi olduğuna işaret eden Arıklı, 19 üniversitede 102 bin öğrenci bulunduğunu belirtti.
Arıklı, vergi konusunda üniversitelerin üzerine gidildiğini savundu.
Öğrenci sayısında istikrarlı bir düşüş olduğunu belirten Arıklı, bu konuda tedbir alınıp alınmadığını sordu.
YÖDAK’ın yasaya ihtiyacı olduğunu ifade eden Arıklı, bu kuruma yıllardan beridir gerekli ilginin gösterilmediğini anlattı.
Türkiye’den gelen öğrenci sayısında istikrarlı düşüş olduğunu savunan Arıklı, geçmiş hükümet dönemlerinde böyle bir durum yaşandığında, rektörlerin toplantıya çağrıldığını, bu yıl böyle bir çalışma yapılmadığını savundu.
Arıklı, “Üniversiteler sahipsiz. YÖDAK’a bağlı ama onun da yasası yok. ‘Kümes’ gibi bir binada faaliyet gösteriyorlar” dedi.
YÖK’ün hiçbir kurumla iş birliğine girmeden, kendi başına gelerek üniversiteleri denetlediğini anlatan Arıklı, “Milli Eğitim Bakanlığı bu nokta nerededir?” diye sordu.
Arıklı, üniversitelerin ciddi denetime ihtiyacı olduğunu da söyledi.
ÖZYİĞİT: “KALİTELİ EĞİTİM VERİLDİĞİNİ KANITLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, eğitimin bir sektör olmadığını ifade ederek, yıllardır bu konuya hep rakamsal bakıldığını kendilerinin kaliteli bir eğitim verildiğini kanıtlamak için çalıştığını belirtti.
Özyiğit, üniversite açma izni prosedürüne yönelik bilgi de verdi.
Kıbrıs’ın kuzeyinin “tanınmamasından” dolayı, üniversitelerin YÖK’e akredite olması gerektiğini ifade eden Özyiğit, eğitim politikasının devlet tarafından belirleneceğini kaydetti.
Özyiğit, YÖDAK’ın fonksiyonun belli olduğunu, yıllarca atıl durumda kaldığını dile getirerek YÖDAK’la ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı.
REKTÖRLERLE TOPLANTI
Özyiğit, yarın tüm üniversite rektörleriyle toplantı yaparak YÖK genelgesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunacaklarını ve yapılacakları planlayacaklarını söyledi.
TC’den gelen öğrenci sayısında sadece kontenjanlarda düşüş olduğunu dile getiren Özyiğit, 2017-2018 yıllarında TC ve KKTC’den kayıt yaptıran öğrenci sayısında azalma olduğunu ancak bu sayının 3. ülkelerden gelenlerle kapandığını kaydetti.
Özyiğit, TC’den gelen öğrencilerdeki azalmanın TC’deki ekonomik durumun ve vakıf üniversitelerin çoğalmasından kaynaklandığını söyledi.
Üniversitelere sağlanan teşviklerle ilgili de ayrıntılı bilgi vererek teşviklerin kaldırılacağıyla ilgili konuşmaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Özyiğit, YÖDAK’ın denetleme yaptığını, ardından YÖK’ün denetleme yaparak gerekli ve ilgili kurumlara bilgi verdiğini anlattı.
Özyiğit, öğrenci ajansları aracılığıyla ülkeye gelen öğrencilerin farklı noktalarda olumsuz bir imaj çizdiğini ve bu yanlış anlamayı düzeltmek için yaptıkları farklı çalışmaları özetledi.
Özyiğit, YÖK genelgesinin ve yapılan denetlemenin kendisini rahatsız etmediğini ve bunu da gerekli yerlere ilettiğini söyleyerek, bazı bölümlerin kitapçıktan çıkarılacağı söylemlerine tepki gösterdiklerini ve bunun kısa sürede düzeltileceğini belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.