• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 19 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 8 °C

Samimiyetsiz ama süslü

Barış BAŞEL

Soma’da yaşanan tarihin en büyük iş katliamı ve zaman zaman sınır komşuları ile yaşanan gofgorozluk aslında son on yılın nüfus artırıcı politikalarının  gerçek amacını da gözler önüne seriyor. Savaşa gönderileceklerin kelle hesabını yapanlar  sermayeyi elinde bulunduranların daha da zenginleşmesi için en az üç ucuz iş gücü doğurun diye bağırıyorlar. Devlet halk içindir bakış açısı yok, vatandaş devlet için var olmalı mantığı ile yönetiliyor koca ülke. Vatandaş devlet tarafından öylesine ezilmiş horlanmış ki sedyeyi kirletmemek için soruyor maden işçisi “Çizmelerimi çıkarayım mı?” diye. Kurtarılan bir işçi “Beni bırakın abi Mahmut çıkmadı, önce onu kurtarın onun karısı hamile” diye feryat ediyor. Öylesine güzel ve masum bir hali var ki Anadolu insanının doğal, paylaşımcı ve saf. Kömür karası bile utanç içinde kalıyor gördüklerimiz karşısında. Bu karanlık son içini acıtıyor insan olanın. Sonra siyasetin tüm iğrençliği düşüyor yaşanan acının üzerine. Çıkarılanlara mikrofon uzatılıyor farklı yayın organları tarafından. Uzatılan mikrofon muhalif bir kanalsa ve kurtarılan işçi eğer iktidara küfür etmeyecekse kamera başkasına dönüyor hemen. Veya tam tersi yaşanıyor, işçi devletin ihmalini anlatacaksa reklama geçiyor yandaş kanal. Göçük altında can verenler siyasi görüşüne göre sayılıyor yaşanan bu can pazarında. Hayatını kaybedenler insan hayatı olarak değil AKP-CHP diye düşüyor rakamlara. Zaten bu nedenle 1 Mayıs eylemlerle geçiyor, kimse işçinin sorunlarını, iş cinayetlerini konuşamıyor yıllardır. Kimse uyanmasın diye gündem hep değiştiriliyor takvimler mayısı gösterdiğinde. Sonra ne amaca hizmet ettiğini anlamadığımız bir ziyaret gerçekleştiriliyor bizim kabine tarafından. Dönen tiyatronun başrolünü üstlenme yarışı var her zamanki gibi. Bir de kendi coğrafyasında yaşanan iş cinayetlerini, hakları gasp edilen göçmen işçileri, KTHY ve belediye çalışanlarını, devletin alın terleri ile memur maaşı ödediği sex işçilerinin yaşadıklarını veya taş ocaklarındaki sömürü düzenini unutmuş bir halde yavru anasını yalnız bırakmadı diye haber geçiyor ajanslarımız. Tam da “Gör anayı al danayı” dedirtecek cinsten bir komedi var. Bir ihtimal ya akıllarına gelmedi ya da farkında olmadı gazetecilerimizin. Basından kimsenin ziyaret ile ilgili tek bir sorusu olmadı gezdim gördüm geldim modunda hak ve hukukun üstünlüğünden dem vuranlara. Ne atılan manşetlerin ne de köşe yazılarının samimi gelmeyişi de hep bu nedenden. Samimiyetsiz ama süslü cümlelerle günü geçiştirenlere sormak lazım “Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan iş cinayetleri ve işçi hakları için bugüne kadar ne yaptınız?” diye. ***** (#bknz. #kktc)

  • Kendi ülkesindeki emek sömürüsünden beslenenlerin başka yerde yaşanan işçi ölümlerine verdiği şizofrenik tepkimenin normal sayıldığı ve sorgulanmadığı diyar. (#bknz. #kktc)
  • 4 yıldır bayram seyran kutlamayan başkan adaylarının cep telefonlarına kandil mesajı atarak görünür olma çabasının gülünüp geçildiği ülke. (#bknz. #kktc)
  • Sosyal belediyecilik anlayışının festivalci belediyecilik anlayışına yenik düştüğü yer. (#bknz. #kktc) 

***** Duvar Edebiyatı Duvar Edebiyatı                                     Haftanın Fotosu Haftanın Fotoğrafı                                     Kullanılmış Biletler Kullanılmış Biletler                                     Türk Dili ve Twitter Edebiyatı Türk Dili ve Twitter Edebiyatı

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları