Yoğunlaştırılmış müzakereler başlıyor. Sıcak havalarda, daha da ısınan müzakere masasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Lider Nikos Anastasiades en tehlikeli konu üzerinde görüşüp uzlaşının yolunu arayacak.
İşte bu dönemde, liderlerin basın kanallarını iyice açması, spekülasyon ortamını ve komplo teorilerini ve çalışmalarını çok iyi takip etmesi, dedikodulara, sızdırmalara, yalan haberlere fırsat vermeyecek şekilde tetikte olunması gerekecek.
Kıbrıs Türk basını olarak sağlıklı bir yapıda olduğumuz savuulabilir. Ancak sağlıksız olan, kıt haber kaynaklarında, tatminkar bir sürecin içerisinde olunmayacağı için halkın zaten hep bulanık olan kafasının, daha da bulanacağı endişesini taşıyorum.
Ana akım medyanın kontrollü gittiği bir aşamada, gerek internet haber portalları ve bunlara ilave olarak haber portalı görünümündeki kimliği meçhul siteler yeni gerginliklerin mimarı olacak.
Üstelik hızla ana akım medya da değişimin parçası olacak.
İşin içine yükselen tansiyon, sosyal medyanın tehlikeleri ve sahte profillerin, tamamen manipülasyon amaçlı gönderileri de devreye girince, gündem farklı açılardan konuşulanlar, konuşulmayanlar, iddialar, yalanlar, olacak.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ekibinin çok daha görünür, medya ile çok daha yakın temasının olduğu bir döneme girmesi gerekiyor. Akıncı’nı yoğunluğu ve iki liderin müzakere dönüşleri ve davetler, açılışlar vs dışında konuşmadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda Saray’ın diğer yetkililerinin görünür olması gerekecek. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Sözcüsü Barış Burcu’dan Müzakereci Özdil Nami’ye, Müsteşar Gürdal Hüdaoğlu’ndan Cumhurbaşkanı Siyasi İşler & Tarih Özel Danışmanı ve Teknik Komiteler Genel Koordinatörü Meltem Onurkan Samani’ye, Dış İlişkiler Koordinatörü Deniz Birinci ve hatta komitelerin başkanlarına kadar çok ciddi ve hayati görevler düşüyor.
Geçmişte yaşanan tecrübesizliklerin bu noktadan sonra çok iyi koordine edilmesi, basının yani daha doğrusu halkın talebi olan haber alma ihtiyacının, tüm bu en üst düzey Cumhurbaşkanlığı personeli tarafından organize şekilde sağlanması gerekiyor.
Kimse bu noktadan sonra “çok yoğunuz, basına, halka açıklama yapılacak vakit yok” gibi bahanelere sığınmasın. Kimse, bu noktadan sonra ortaya çıkması muhtemel krizler ve hasarlar sonrasında olumsuzlukların giderilmesi için ek uğraşı beklemesin.
Zaten gerekli çalışmalar yapılmazsa çok daha gergin bir süreç yaşanacak.
Doğa boşluk tanımaz. Saray sustukça, sarayın suskunluğu farklı kanallar aracılığı ile telafi edilecek.
Çoğu zaman Kıbrıs Türk Medyası’ndan haber alma, kulis yapma, sızdırılan haberleri kullanma veya yönlendirme amaçlı haber yayınlama konusunda çok daha başarılı olan Rum yayın kuruluşlarından haberler kullanılacak.
Böylece yanlış yönde, kontrolsüz bilgilendirmeler de katlanarak artacak.
“Akıncı Maraş’ı verdi”, “Girne’ye 15 bin Rum gidiyor”, “Karpaz’da kanton oluşuyor”, gibi haberler yakındır.
Üstelik manipülasyon yapacak olan gazetelerin kurulum çalışmaları olduğu, geçmişte yaşanan senaryoların benzerlerinin olacağını edindiğimiz bir çok bilgiden, gayet yakından görüyoruz.
Şimdi Sarayın silkelenme zamanı. Mevcut insan kaynaklarını, en verimli şekilde kullanma zamanı.
Aksi mi ne olur?
Eğer yeni bir çalışmaya ve yapılanmaya başlanmazsa çözüm güçlerinin bile kaybedildiği, zayıf bir liderin görüntüsü, eli de zayıflayan bir lider olarak uzakta değil Silihtar’da oturuyor olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.