SARS salgınında edindiği tecrübeyle erken ve etkili tedbirler alan Tayvan, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılmasını önleme ve salgını kontrol altında tutmada ender başarılı örneklerden biri oldu.
Tayvan yönetimi Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Shih-çung Çın ve Tayvan Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi Yaser Çıng, Kovid-19 ile mücadele için tedbirler ve başarıyı sağlayan etkenlerle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Dünyada günlük vaka sayısının 600 bini aştığı, virüs nedeniyle her gün 10 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiği dönemde Tayvan'da 200 günü aşkın süredir yerel kaynaklı vakaya rastlanmıyor.
23,8 milyon nüfuslu adada bugüne dek 55'i yerel kaynaklı yalnızca 584 Kovid-19 vakası görüldü. Virüs nedeniyle bugüne dek 7 kişi hayatını kaybetti.
Tayvan, Aralık 2019'da Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan Kovid-19'un halk sağlığı açısından yarattığı büyük tehdidi ilk fark eden ülkelerden oldu.
Pekin yönetiminin, 31 Aralık 2019'da "yeni tip bir bulaşıcı zatürrenin" ortaya çıktığını ilan etmesinin hemen ardından, Tayvan, Vuhan kentinden gelen yolculara sağlık kontrolü uygulamaya başladı.
SARS salgınından çıkarılan dersler
Bakan Çın, 2003'te Çin'de ortaya çıkan Şiddetli Solunum Yolu Sendromu (SARS) salgınından edindikleri derslerin yeni Kovid-19 salgınını önlemede yol gösterici olduğunu belirterek, "Tayvan, 17 yıl önceki SARS salgınından bu yana yeni bir bulaşıcı hastalığın baş göstermesi tehlikesine karşı hazırlık yürütüyor." ifadesini kullandı.
Salgının yol açabileceği halk sağlığı tehdidine karşı 2 Ocak'ta acil eylem ekibi oluşturulduğunu ve 20 Ocak'ta salgınlara karşı eşgüdüm mekanizması olarak tasarlanan Merkezi Epidemi Komuta Merkezinin (CECC) etkinleştirildiğini aktaran Çın, örgütlenmede etkinliği sağlamak üzere merkezin 23 Ocak'ta ikinci, 27 Şubat'ta ise birinci seviye hükümet organı haline getirildiğini kaydetti.
Çın, salgına karşı tedbirleri uygulamada birincil yetkili CECC'nin, farklı bakanlıklara ait kaynak ve kabiliyetlerin bütünleştirilmesine ve etkin kullanılmasına olanak sağladığını dile getirdi.
Vuhan'dan ulaşımı durdurdular
Tayvan, salgının ortaya çıktığı Çin ana karasına coğrafi yakınlığı nedeniyle virüsten ilk etkilenen yerlerden biri oldu. Ada'da ilk vaka 21 Ocak'ta saptandı.
İlk vakanın ardından Tayvan'da Vuhan'dan gelen yolcuların girişleri yasaklandı, Çin ana karası ile Hong Kong ve Macau özel idare bölgelerinden Ada'ya gelen tüm yolculara sağlık taraması yapılmasına karar verildi.
Çin yönetimi ise Vuhan'ı iki gün sonra, 23 Ocak'ta karantinaya almaya karar verdi.
Dış kaynaklı bir yayılmayı önlemek için bu türden önlemlerin alınmasının önemine dikkat çeken Tayvan'ın Türkiye'deki Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi Çıng, "Tayvan, 19 Mart'tan itibaren CECC'in ilan ettiği tedbirler kapsamında tüm yabancıların girişini yasakladı. Yalnızca oturum izni ve diplomatik vize sahiplerini, ticari ve akdi yükümlülükleri olanları ve özel izin talep edenleri muaf tuttuk." değerlendirmesinde bulundu.
Salgının başlamasının ardından çok sayıda ülke sağlık çalışanlarına ve halka, sıhhi maske ve izolasyon kıyafetleri gibi Kişisel Koruyucu Ekipmanlar (PPE) tedarik etmekte sorunlar yaşarken, Tayvan bu konuda hazırlıklıydı.
Bakan Çın, koruyucu ekipman yeterliliğinin sağlanması için yapılan çalışmalar konusunda şunları kaydetti:
"Sıhhi maske ithalatını 24 Ocak'tan 1 Haziran'a kadar yasakladık. Maske stoklarını müsadere ettik, yerel üretimi artırdık ve herkesin erişimini sağlamak üzere tedbirler aldık. 6 Şubat'ta eczanelerde ve sağlık merkezlerinde vatandaşlara kimlikle maske dağıtımına başladık. 12 Mart'ta buna maske sipariş sistemi eklendi. Bu sistem sayesinde vatandaşlar internetten sipariş verdiği maskeleri yakındaki bir marketten teslim alabildi. Bu yöntemler kısıtlı kaynakların etkin şekilde kullanılabilmesini, sağlık, epidemi kontrol, hane halkı ve sanayi ihtiyaçlarının aynı anda karşılanabilmesini sağladı. İçerdeki maske ihtiyacını güvenceye aldıktan sonra küresel ihtiyaca karşılık vermeye başladık. Tayvan, ihtiyaç sahibi ülkelere tıbbi ekipman ve epidemi kontrol malzemeleri bağışı yaptı."
Etkin merkezi takip sistemi
Vakaların tespiti ve takibinde merkezi bir bilgi sistemi kurmanın öneminin altını çizen Bakan Çın, "Tayvan karantinaya alınan her vakanın kaydedildiği bir elektronik izleme sistemi kurdu. Dışarından Tayvan'a gelen herkese yerel bir telefon numarası tahsis ederek sağlık bilgilerini sisteme girmelerini sağlıyoruz. Bu işlemi yapan kişilere mesajla "sağlık beyan pasaportu" gönderiliyor. Bu bilgiler halk sağlığı yönetim sistemine işleniyor ve sağlık kurumları, ilgili kişiye bakım ve tıbbi destek hizmetleri sağlayabiliyor." ifadesini kullandı.
Tayvanlıların seyahat geçmişlerinin Ulusal Sağlık Sigortası kartlarına işlendiğini, bunun doktorlara olası vakaları tespit etme ve topluluk içi yayılmaları önleme imkanı sağladığını vurgulayan Çın, evlerinde karantinaya alınan kişilerin cep telefonu operatörlerinden sağlanan konum verileriyle takip edildiği, karantina kurallarını ihlal edenlere para ve zorla yer değiştirme cezaları verilebildiğini kaydetti.
Topyekun karantina uygulanmadı
Tayvan, dünyadaki çok sayıda ülkenin aksine, salgına karşı tedbir olarak topyekun karantina uygulamadı. Sokağa çıkma yasaklarına başvurulmadı, okullar, iş yerleri ve işletmeler sürekli açık kaldı.
Türkiye'deki Temsilci Çıng, salgın süresince Tayvan halkının büyük çoğunluğu için hayatın olağan akışında devam ettiğini vurgulayarak, "Tayvan, salgının başından bu yana halkın bilinçli dikkati ve zamanında alınan tedbirler sayesinde topyekun karantinaya ihtiyaç duymadı." dedi.
"Virüs riski sona ermiş değil"
Tayvan'da 200 günden fazla süredir yerel kaynaklı vakaya rastlamamasının büyük bir başarı olduğunu ifade eden Çıng, "Yerel vaka görülmemesi virüs riskinin kalmadığı anlamına gelmiyor. Amacımız riski yönetilebilir hale getirmek. İnsanlara gündelik hayatlarında salgına karşı mücadele önlemlerini uygulamayı sürdürmelerini salık veriyoruz." diye konuştu.
Temsilci Çıng, kış öncesinde olası yeni dalgaya ve mevsimsel hastalıklara karşı hazır olduklarını ifade etti.
DSÖ tartışmaları
Çin'in Tayvan'ın Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) karar organı Dünya Sağlık Asamblesinin Kovid-19'a karşı alınacak tedbirlerin tartışıldığı toplantılarına katılmasını engellemeye yönelik girişimlerini sürdürmesi uluslararası toplumun eleştirilerine yol açıyor.
Tayvan'ın uzun yıllardır siyasi sebeplerle DSÖ'den uzaklaştırılmaya çalışıldığını savunan Bakan Çın, "DSÖ'nün temel görevi dünyada yaşayan her insanın en yüksek sağlık standardına ulaşmasını sağlamaksa eğer Tayvan'ın DSÖ'ye olduğu kadar DSÖ'nün de Tayvan'a ihtiyacı var. Pandemi, Tayvan'ın küresel sağlık ağının önemli bir parçası olduğunu ve Tayvan modelinin pandemiyle savaşta diğer ülkelere örnek olabileceğini gösterdi. DSÖ'ye ve tüm ilgili taraflara Tayvan'ın küresel halk sağlığına, bulaşıcı hastalıkların önlenmesini de göz önüne alarak DSÖ'ye katılmasını desteklemeye çağırıyoruz." ifadesini kullandı.
Temsilci Çıng da Tayvan'ın 9-14 Kasım'da düzenlenen Dünya Sağlık Asamblesi toplantısına katılmasının bir kez daha siyasi sebeplerle engellenmesini "üzücü" diye niteleyerek, "Siyasi engeller Tayvan'ı hiçbir zaman yolundan döndüremez. Tayvan DSÖ sistemine anlamlı bir katılım sağlayabilmek için çalışmalarını sürdürecek." değerlendirmesinde bulundu.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zıdong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971'e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin'i temsil etmişti. 1950'ler ve 1960'larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesinin ardından 1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Çin'i uluslararası toplumda sadece kendilerinin temsil ettiğini savunuyor ve Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakilen diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.