UBP MYK Üyesi Ahmet Savaşan katıldığı bir televizyon programında, Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunlara, denizleri parselleyip doğal gaz aramaya başlayan, Kıbrıs Türk Halkı’nı dışlayarak tek taraflı sözleşmelere imza atan Kıbrıs Rum tarafının sebep olduğunu vurguladı.
Rum tarafının Avrupa Birliği, Fransa ve Amerika’dan destek alarak bir taraftan Türkiye’yi kendi kara sularına hapsetmek, diğer bir taraftan da Kıbrıs Türklerini çok önemli bir kaynaktan uzak tutma hesaplarının, Türkiye’nin haklı, kararlı ve uluslararası kurallara uygun olarak attığı adımlar sayesinde amacına ulaşamayacağına işaret eden Ahmet Savaşan, “Rum tarafı Türkiye’nin neler yapabileceğini hesap etmeden hareket etmiştir. Bu gün etrafımızda yaşanan gerginliğin sebebi de budur” dedi.
Güney Kıbrıs’ın bölgede tek taraflı olarak faaliyet başlattığında Türkiye’nin bırakın sondaj gemisini, sismik araştırma yapacak gemisi bile olmadığına işaret eden Ahmet Savaşan, Güney Kıbrıs’ın şımarık tutumu ve attığı hesapsız adımlar ile Türkiye’yi birden fazla sondaj ve araştırma gemisi sahibi yaptığını söyledi.
Gerek bizlere gerekse de Türkiye’ye tehdit Rumlardan geliyor olmasına karşın Rumların şimdilerde “Türkiye bizi tehdit ediyor” yaygarası yaptığına dikkat çeken Savaşan, Türkiye’nin güvenliği için kendi teknolojisi ile çok sayıda savaş gemisi ve insansız hava aracı yaptığı ortadadır. Türkiye bunu kendi güvenliği ve haklarını korumak için yapmıştır. Elbette Türkiye bizlerin de güvenliği ve hakları söz konusu olduğunda bu unsurları kullanmaktan geri durmayacaktır” dedi.
Herhangi bir anlaşma olmaksızın Rumların denizi kendilerinin ilan etmeye kalkışmasının kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Ahmet Savaşan, “karasuları dışındaki bu deniz alanlarında herkes araştırma yapabilir. Rum yapar veya yaptırırsa; Türk de yapar veya yaptırır. Buna engel olacak hiçbir hukuk kuralı yoktur. Türkiye bunu yapmak veya yaptırmak isterse bunu caydıracak askeri bir güç de yoktur” şeklinde konuştu.
Yaşanan sorunların çözülebilmesi için bir masa etrafına oturup ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde konuşmak gerektiğine işaret eden Savaşan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çağrıyı hergün yaptığını anımsattı.
Uzun zamandır sesizliğini koruyan AB’den en nihayet, Avrupa Birliği Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi vasıtası ile bir açıklama geldiğini ve bu açıklamada kapsamlı bir müzakere yapılması gerektiğine yer verildiğine işaret eden Savaşan, “AB, bunun için kendi üyesi olan Yunanistan’ı ikna etmelidir. Yunanistan kapsamlı bir müzakere istemiyor. Bunu bizzat kendi temsilcileri söylüyor. ‘Türkiye bizi herşeyin konuşulacağı bir masaya oturtmaya çalışıyor’ diyorlar. Bunun neresi kötü?” diye konuştu.
Savaşan, Kıbrıs Türk Halkı’nın bu süreçte devrede olması gerekliliğine dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “taraf tutmamaya çalışan tutumunu” eleştirdi. Savaşan, “Cumhurbaşkanı Akıncı, bu konuda çok konuşmuyor. Konuştuğu zaman ise tarafsız bir gözlemci imişcesine dilek ve temennilerde bulunuyor. Olay açıktır. Rum-Yunan tarafı saldırgan bir tutum içindedir. KKTC Cumhurbaşkanı bu tutumu kınayarak Kıbrıs Türk Halkı’nın Türkiye ile birlikte olduğunu ifade etmeli; yabancı temsilciler nezdinde etkili girişimlerde bulunmalıdır” dedi. Savaşan, Kıbrıs Türk Halkı’nın kaderinin Türkiye ile birleşik olduğunun çok açık olduğunu ve bu süreçte “tarafsız” görünmeye çalışılarak bir çıkar elde edilemeyeceğini, olsa olsa Türkiye kamuoyunun desteğinin kaybedileceğine dikkat çekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.