"Ümitcan Uygun'un nasıl tutuklanmadığını, sistemin nasıl çürüdüğünü kayıtlarla açıklayacağım" diyen organize suç örgütü lideri Sedat Peker, konuyla ilgili olarak bir dizi paylaşım yaptı. Peker, geçen sene evinde ölü bulunan Aleyna Çakır'ın ölümünün baş şüphelisi olan ve tahliye edilen Ümit Can Uygun'un babasının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yakın arkadaşı olduğunu iddia ederken Uygun'un "kurtulabilmesi için gerekli adli tıp raporunun" hazırlandığını öne sürdü.
Peker, geçen yıl hayatını kaybeden eski AKP milletvekili, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu hakkında da çeşitli iddialarda bulunurken, Bakan Soylu'nun "AKP'ye kendisini kabul ettirmek için" Kuzu'nun başrolde olduğu tüm suçlara sessiz kaldığını" öne sürdü.
Peker, Kuzu'nun bir kişiyle "parayla adli tıp raporu çıkartılması" yönündeki mesajlarını paylaşarak, "Bir gün bu konularla ilgili yargılamalar başladığında HTS kayıtları da çıkarılıp dosya sübuta erecektir, yani tamamlanacaktır. İşte o zaman bu suçlara karışan Süslü Sülü'yü ve diğer görevlileri hiç kimse ama hiç kimse kurtaramayacaktır" dedi.
Peker, Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi Yeldana Kaharman’ın ölümüyle ilgili, AKP milletvekili Tolga Ağar’ı "kurtarmak" için de adli tıp raporunun "hemen hazırlandığını" öne sürdü.
Peker ayrıca, Burhan Kuzu'nun bir yakının Ziraat Bankası'ndan kredi almak için "Kuzu'nun devreye girmesini istediğini" söylerken, söz konusu ses kaydını paylaşarak "Banka müdürü bayan krediyi neden veremediklerini anlatsa da Burhan Hoca bölge müdürüne benim selamımı söyle, konuyu benim takip ettiğimi de bildir diyerek kredinin çıkması için uğraş verir. Kıymetli dostlarım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görev yapan bütün başdanışmanlar, kurul üyeleri bir yeri aradıklarında hiçbir bürokrat isteklerini geri çeviremesin diye telefonları her nerede olurlarsa olsunlar Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan bağlatırlar" yazdı.
Peker, Kuzu'nun; İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin kızı Arzu Zindaşti ve yeğeninin ölümünde ‘azmettirici’ olmakla suçlanan, uyuşturucu kaçakçısı olduğu öne sürülen Orhan Ünğan'ın davasını geri çekmesi için kendisiyle iletişime geçtiğini ileri sürdü.
Peker'in paylaşımları şöyle:
Sosyal medyada bana hakaret eden bir şahsın dayak yeme görüntüleri internette yayınlanınca Ankara’da avukatlık yapan Fidel Okan ismindeki bir kişi bu konuyla ilgili çok yayın yapmıştı. Daha sonra emniyet müdürlüğü bu kişiyi dövenlerle ilgili bir operasyon yaptı.
Emniyet içinden el altından aldığım bilgilere göre Burhan Kuzu’nun emniyeti arama neticesinde bu operasyonun yapıldığını öğrendim. Bir yakınımı Burhan Kuzu’nun yanına yollayıp şahsıma haksızlık yapıldığını söylediğimde Fidel Okan isimli avukatın öğrencisi olduğunu, bu avukatın kendisine gelerek bu konuyu anlattığını, emniyet müdürlüğünü bu sebeple aradığını söyleyerek "Madem ki bana yanlış bilgi verildi, ben bu konuyu düzelteceğim" diyerek benim lehime olacak şekilde tekrardan emniyet müdürlüğünü arayarak benimle ilgili olumlu şeyler söyledi.
Bunun hemen akabinde de İstanbul’da CVK Bosphorus Otelde kendisiyle buluşarak yüz yüze tanıştık (Bu ilk görüşmemizdi). Kendisiyle samimi olduktan sonraki görüşmelerimizin birinde İran eski Cumhurbaşkanı Haşimi Ravsancani’nin akrabası olduğunu söylediği Roya Abidini isimli bir bayanın İskenderun serbest limanında kayıt dışı çok yüksek miktarda nakit parasının olduğunu, bu parayı limandan çıkarmanın bir sorunu olmadığını (nakit para konteynerde eşya olarak görünüyordu), sonrasında bu bayana koruma sağlamamız yönünde ricada bulundu. Bu bayanla kendisini Aliye Uzun isimli bayanın tanıştırdığını söyledi. Ben de kendisine “Para eşya olarak görülse de bir gün mutlaka bu ortaya çıkar. Amerika Devleti’yle sıkıntı yaşarız, bu konuya dahil olmamak gerekir" dedim.
Aynı sistemle Mersin limanının serbest bölgesine de paraların geldiğini bildiğimi ancak Amerikan federal rezervinin bu paraları takip ettiğini, bu yüzden dahil olmak istemediğimi söyledim. Kendisine de bu olaya dahil olmaması yönünde tavsiyede bulundum. Aliye Uzun isimli bayanı kamuoyundan şu şekilde hatırlayabilirsiniz, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olarak bilinen İran asıllı Zindaşti’yle Burhan Kuzu’yu tanıştıran kişidir. Bu üçünün aynı karede olduğu resim basına yansıyınca çok büyük spekülasyonlar olmuştu.
Bu resmin çekildiği buluşmada yapılan görüşmede Zindaşti’ye Türk vatandaşlığını alabilir miyiz? konuşuldu. (Burhan Kuzu'nun devlet görevlileriyle bu konuyla ilgili yaptığı görüşmelerde bu şahsın tüm dünyada tanınan uyuşturucu baronu olması dolayısıyla mümkün olamayacağı söylendi)
Burhan Kuzu’yla Zindaşti’nin dostluğu bu şekilde başlayıp devam etti. Zindaşti’ye yönelik yapılan bir saldırıda Zindaşti’nin kızının vefat etmesi üzerine Burhan Kuzu Zindaşti’yi arayarak başsağlığı diledi ve de kendisine dostluklar yapmaya devam etti.
Zindaşti kızının intikamını almak için Orhan Üngan’ın kardeşi İlhan Üngan’ı ve avukatı Kudbettin Kaya’yı öldürttü. Ve daha sonrasında Zindaşti polisin operasyonuyla yakalanıp gözaltına alınarak tutuklandı. Burhan Kuzu’nun devreye girmesiyle henüz davası bile açılmamışken bir gece nöbetçi mahkemenin kararıyla ani olarak serbest bırakıldı (Sırra kadem bastı ve bir daha bulunamadı).
Gazeteci Sayın Fatih Altaylı ve gazeteci Sayın İsmail Saymaz’ın yaptıkları ısrarlı haberlerin neticesinde tüm Türkiye bu olayın Burhan Kuzu’nun talimatıyla olduğunu öğrendi (Zindaşti’yi tahliye eden nöbetçi hakim bunu ifadelerinde açıkça söyledi).
Orhan Üngan, Burhan Kuzu’nun kendisi hakkında yaptığı çalışmalar neticesinde bu süre zarfında cezaevindeydi. Ancak cezaevinde boş durmayarak kendisinin tutuklanmasını Burhan Kuzu’nun sağladığı yönünde birçok bilgi, belge toplayarak yargılandığı mahkemeye sunup tahliye olmayı başardı ve bunun akabinde de Burhan Kuzu’ya Bakırköy Adliyesinde dava açtı. Bu gelişmeleri basının daha doğrusu Fatih Altaylı’yla İsmail Saymaz’ın devamlı haber yapması üzerine Burhan Hoca benimle irtibat kurdu (BUNDAN SONRAKİ GELİŞMELERİN LÜTFEN BİR SATIRINI DAHİ KAÇIRMAYIN)
Ben bir arkadaşımla bir akrabamı arayarak Orhan Üngan isimli kişiyle irtibat kurmalarını ancak mümkün olduğunca benim adımı geçirmeyerek hem Burhan Kuzu’nun hayatına karşı bir düşmanlık beslememesi yönünde hem de Burhan Hoca’nın aleyhinde açtığı davaları geri çekmesi yönünde ricada bulunun dedim. Orhan Üngan haksızlığa uğradığına inandığı için ilkin olumsuz yaklaşsa da sonra Burhan Kuzu’nun aleyhine Bakırköy Adliyesi’nde açmış olduğu davayı geri çekti. Ancak rahmetli Burhan Hoca bu sefer de Orhan Üngan’la dost olarak onun ricalarını yerine getirmeye başladı (Bu işler böyledir, bir kere suçun parçası oldun mu ve bunun gelirinin tadına vardın mı dışına çıkamazsın.)
"Süleyman Soylu, AK Parti'de kabul görmek için Burhan Kuzu'nun başrolde olduğu tüm suçlara sessiz kaldı"
Orhan Üngan’ın Bolu Adliyesi'nde var olan bir davasını kapatmak için Burhan Hoca Bolu Başsavcısıyla görüşmeye gitti. 2020 senesinin temmuz veya ağustos ayında bu görüşme gerçekleşti (Burhan Kuzu’nun HTS kayıtları çıkarıldığında söylediklerimin doğruluğu anlaşılacaktır, ya da Bolu Adliyesinin ziyaret defterine bakıldığında). Ancak Burhan Kuzu kasım ayında vefat ettiği için bu dosyayı neticeye vardıramamış, dosyanın düşümünü sağlayamamıştır. Fakat dedim ya, bir kere suç dünyasına girdin mi bundan çıkış artık yoktur. Orhan Üngan bu sefer de kardeşini öldüren katillerden biri ve Zindaşti’nin avukatına kırmızı bülten kararı çıkarmak için 2020 senesinin yine temmuz ağustos aylarında Burhan Kuzu’nun Interpol daire başkanıyla görüşmesini istemişti. Burhan Hoca daha önce dostluk yaptığı Zindaşti’nin düşmanı olan Orhan Ungan’ın her istediğini yerine getirmeye başlamıştır. Interpol daire başkanının randevu defterine bakıldığında ve de Burhan Hoca’nın HTS kayıtları incelendiğinde dediklerimin doğruluğu kanıtlanacaktır. Şahsımı suçlamak için Habertürk’te tartışma programına katılan Süslü Sülü “Ben kudretli bir İçişleri Bakanıyım” diyordu (böylelikle kibire kapılıp en büyük günahlardan birini işledi). İşin en komik yanı ise şu ana kadar anlattıklarım ve bundan sonra anlatacaklarımın tamamından haberdar olan doncu Süleyman'ın Ak Parti’de kabul görebilmek için Burhan Kuzu’nun desteğini alabilmek adına bu olaylara olur vermesiydi. Öyle ya, kendisi Tayyip Bey’den sonra Cumhurbaşkanı olacaktı. Süslü Süleyman'ın deyimiyle 'kendimi halka sevdirdim, devlet bürokrasisine kendimi kabul ettirdim ancak bir türlü Ak Parti’ye kendimi kabul ettiremedim' olgusunu değiştirmek için Burhan Kuzu’nun başrolünü oynadığı tüm bu suçlara ve anlatacağım diğer suçlara sessiz kaldı. Burhan Hoca’nın çilesi ne yazık ki bu yaşadıklarıyla sınırlı olmayacaktı ve ne yazık ki çok daha kötü bir kaosun daha parçası oldu.
Bir gün Abbas Güçlü’nün tartışma programına çıktığında orada bir genç ile tanışır. Sosyal medyasının yönetilmesiyle ilgili bu kişiden yardım alır. Aralarındaki dostluk ilişkisi çoğalınca bu şahsı özel işlerinde de görevlendirir. Ancak bu şahıs biraz cin fikirli birisi olduğu için Burhan Hoca’ya “Oda TV sizin bazı kadınlarla ilişkileriniz konusunda haber yapacak, bana şu kadar para verirseniz ben de onlara vererek bunu engelleyebilirim.” diyerek Burhan Hoca’dan para sızdırmaya başlar. Burhan Hoca da başka bir gruba gidip bu şahsı Ankara’da evinin önünde biraz korkutarak para söğüşleme işinden kurtulur. Ancak o grubun arkadaşı olan başka bir grup devreye girerek, Hoca’yı da biraz korkutarak isteklerini sıralamaya başlar.
Öncelikle bir yakınlarının Ziraat Bankası’nda bir kredi konusu olduğunu ancak bankanın bazı bahaneler sürerek krediyi vermediğini söyleyip Burhan Hoca’dan devreye girmesini isterler. Burhan Hoca devreye girer (ses kaydı tweetin altında yer alacaktır).
Banka müdürü bayan krediyi neden veremediklerini anlatsa da Burhan Hoca bölge müdürüne benim selamımı söyle, konuyu benim takip ettiğimi de bildir diyerek kredinin çıkması için uğraş verir. Kıymetli dostlarım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görev yapan bütün başdanışmanlar, kurul üyeleri bir yeri aradıklarında hiçbir bürokrat isteklerini geri çeviremesin diye telefonları her nerede olurlarsa olsunlar Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan bağlatırlar (yani Fahrettin Altun Bey’in başkanı olduğu birimden). Bu konuya tweetlerin sonunda ayrıca değineceğim. Ziraat Bankası’yla yapılan bu görüşme de haziran ve temmuz aylarında gerçekleşir (sizler yani normal vatandaşlar yüz bin lira kredi almak için bankalara teminat gösterseniz bile alamazken devlet bankalarından 20 – 30 milyon lira tutarındaki krediler böyle çıkmaktadır. Ne kadar acı değil mi?)
Tabii ki suç baronlarının istekleri bitmez. Bu sefer Burhan Hocayı OYAK’ın başkanına arattırarak Denizli’deki OYAK’ın tesisleri içindeki bir sivil şahsa ait yeri daha yüksek fiyata OYAK’a satmak isterler. Burhan Hoca OYAK’ın başkanını arar. (Bu para, OYAK’ın parası MEHMETÇİĞİN helal parasıdır).Bu görüşme de temmuz ağustos aylarında gerçekleşir.Bu görüşmenin yapılıp yapılmadığı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan çok rahatça çıkarılabilir. Bunlar gibi delilleriyle, tarihleriyle size yüzlerce olay anlatabilirim.
Ancak en önemlisi olduğuna inandığım bir tanesini de anlatarak bu paylaşımımı tamamlamak istiyorum. Bu tweetin altında yayınlayacağım Burhan Hoca’nın yazışmalarından da anlayacağınız üzere milyoner bir adamın adli tıptan çıkarmak istediği bir rapor var. Yine yazışmada göreceğiniz üzere bu beyefendinin gerekli ödemeyi yapmaya hazır olduğu söyleniyor. Burhan Hoca konuyla ilgilenir ve raporun Burhan Hoca’dan istendiği gibi çıktığı da araştırıldığında görülüp öğrenilebilir. Bugüne kadar söylediğim her şeyin doğruluğu delilleriyle ispatlandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.