Bizim hükümet Ankara’ya derdine çare aramaya gitti, eli boş dönüp geldi.
KKTC’deki ekonomik krizin ve aslında 40 yılda beri bir karışlık ülkemizde yaşanan her türlü krizin de sorumlusu olan Ankara istese KKTC’nin derdine çare olamaz mı?
Bal gibi olur, ama şartları var: Ya benim keyfime göre o mandıranın içinde yaşarsınız, ya da erir gidersiniz, hiç de umurumuzda değil, nasılsa o açık hava tımarhanesi mi, sorma gir hanı mı olduğu belirsiz toprak parçasında taşıma nüfus yerli nüfusu geçti, artık borunuz ötmez, biz istediğimiz gibi boruyu öttürürüz diyor…
Bizimkiler de hala adam yerine konmayı bekliyor, çok beklerler.
Kendi ülkesini göz göre göre batıranların bize bir hayrı olabilir mi!
Adamlar son on sene içinde ithal mücevhere 86 milyar dolar harcamışlar, ki bu rakam üzerinden mücevher ve altın kaçakçılığını da hesaba katarsanız bu rakam Allah bilir nerelere uzanır…
Yine on sene içinde ithal elektronik ürünlere 170 milyar dolarda fazla ödeme yapılmış...
Son 10 yılda ihraç edilen kazan, makine, mekanik cihaz ve aletlere 255 milyar, elektrikli makine ve cihazlara 170 milyar, demir ve çeliğe 169 milyar, motorlu kara taşıtlarına 154 milyar dolar ödemiş...
Plastik ürünler için ise 119 milyar dolar dışarı gitmiş…
Doğu ve Güneydoğu bölgeleri petrol ve doğalgaz rezervleri üzerinde outran Türkiye ithal petrol ve doğalgaz ürünlerine ise 440 milyar dolar ödeme yapmış ki Türkiye’de yapılan petrol kaçakçılığının bütçeye yıllık maliyeti de en az on milyar doların üzerinde, yıllar yılıdır bu kaçak devam ediyor, on yılda Türkiye petrol kaçakçılığından en az 120 milyar da dolar zarar etmiştir...
Bu hesaba göre en az 1 trilyon 563 milyar dolar on senede Türkiye’nin elinden uçup gitmiş, taşıma suyuyla değirmen taşı döndürülmeye çalışılmış ve halen de çalışılıyor.
Tabi bu rakama ekonomideki kaçakları da eklersen bu rakam 2 trilyon doları geçer…
Bu rakamı ona bölsen, senede eder 200 milyar dolar.
Bu noktada insanın aklına ister istemez şu geliyor: Türkiye’nin amma büyük kaynakları varmış ki onca yıl cebinden bu kadar büyük rakamlar dışarı akmış gitmiş….
Ha, şunu da unutmayalım: PKK denen Amerikan beslemesi çapulcu sürüsü ile mücadele adı altında son 35 senede harcanan paralar da çoktan bir trilyon doları geçti!
Etti mi sana haybeden harcanan para 3 trilyon dolar, ki bu para en az 7-8 TC bütçesine bedeldir ve Türkiye’yi bir baştan diğer başa sıfırdan inşa etmeye yeter!
Keyif için sadece iphone telefonlara harcanan para 7 milyar dolar, diğer akıllı telefonlara harcanan para ise 24 milyar dolar, ki bu para tüm hastane ve okulların en gelişmiş teknik donanımlarla donatılmasına fazlasıyla yeter de artar bile…
Bizim milletin paçasından akıl akıyor ya, aynı masada otururken yanında oturanla geyik muhabbetinde kullanacağı, tuvalette lak lak yaparken selfi çekeceği, yolda belde giderken aniden durup da selfi çekeceği akıllı telefonu da eksik kalmamalı…
Peki bu müthiş ekonominin başını çekenler kim(ler): Türkiye’de para nehrinin köprü başlarını tutan ve yurt dışındaki sermaye sahipleriyle işbirliği yaparak ülkenin kanını emen sermaye sahipleri ve onlara bunu yapmaları için her türlü fırsatı verirken arada avantasını da götüren siyasiler, elbette, başka kim olacaktı!!!
İşte bugün Türkiye’yi ve bizi meteliğe kurşun atar hale getiren SERBEST PİYASA ekonomisi kılıfının içinde saklanan, içten ve dıştan güdümlü emperyalizmin ve vahşi kapitalizmin özeti ve bedeli bu…
Peki ama bu bedeli daha önce bizim gibi ödeyen Rusya, Çin gibi ülkeler ne yaptılar, bir de ordan yakalım!!!
Gorbaçov Rusya’nın enerji kaynaklarına sahip çıkmak isteyen Politbüro’nun ve batının sermaye takımıyla el ele verdi, Rusya’yı serbest piyasaya soktu, Rusya’nın anası ağladı, ekonomisi yerle bir oldu, askeri teknoloji kaynak bulmakta zorlanmaya başladı, Rus ordusunun gücü Amerikan ordusunun altına düştü, yerli ve yabancı sermaye takımı doları Rusya’ya soktu, Rus kadınları açlıktan ölmesinler diye çevre ülkelere yayıldı, fuhuşa zorlandı, cebinde üç kuruş olan her nefesi leş kokan erkek müsveddesi bu kadınları aldı sattı, Rusya’nın namusu kötüye çıktı, ülkede ekonomik açıdan tam bir kaos yaşanmaya başladı, eğitim sistemi çöküşe doğru gitmeye başladı, sağlık sistemi iyice sağlığını yitirdi, bu kaosun adı da “serbest piyasaydı”, yani kontrolsüz ve gücü yetenin sömürdüğü sömürü düzeniydi…
Putin geldi, ülkede kamuyu doğrudan etkileyen ve söğüşleyen sektörleri serbest piyasa ekonomisinden kurtardı, karma ekonomiye dönüştürdü, serbest piyasada kalması gerekenleri serbest piyasada bıraktı, karma ekonomiye girmesi gerekenleri de karma ekonomi modeline soktu…
Nedir karma ekonomi modeli???... “Karma Ekonomik Model, Sosyalist ve Kapitalist sistemlerin uyumlu bir bileşimi olarak düşünülebilir. Kısmen devletçi kısmen özel sektöre dayalı bir üretim mevcuttur. Hem Serbest Piyasa Ekonomisi geçerlidir hem de Merkezi Planlama yapılır. Kamu yararı ve kişilik hakları eşit öneme sahiptir. Özel sektörün girmek istemediği veya gücünün yetmediği alanlarda devlet yatırımları devreye girer. Devlet ekonomik hayatı yönlendirir ve müdahil olur. Devlet üretim araçlarına çeşitli oranlarda sahiptir fakat özel sektör de yasak değildir. Siyasi hayatta ise genellikle çok partili ve parlamenter rejimler benimsenir. Daha çok kalkınmakta olan veya kalkınma hamlesini yeni başlatan ülkelerde uygulanır ve işe yarar. Kısmen Merkantilist politikalar benimsenir. İhracat teşvik edilir. İthalattan mümkün mertebe kaçınılmaya çalışılır.” (Alıntıdır, kaynak: www.frmtr.com)
Sonuç: Rusya’da ekonomi birkaç sene içinde canlandı, Ruslar dışarda kendilerine hayat aramaktan, kendini satmaktan vazgeçti, askeri teknoloji zirve yaptı, Amerikan askeri teknolojisini resmen geçti, Ruslar şu anda kendi ülkelerinde ne lüks ne de sefil bir hayat sürdürüyorlar, orta vade yaşayıp gidiyorlar, devlet de her türlü ihtiyaçlarını eksiksiz karşılıyor, bilimsel gelişim ise en uç noktalarda devam ediyor ve daha da ötesi, tek hedefi dünyanın imparatoru olmak ve dünyanın tüm kaynaklarını kendi avcuna almak isteyen ABD emperyalizminin karşısında duvar gibi duruyor….
Aynısını Çin de yaptı, şu anda Çin’de asgari ücret 200 doların biraz üzerinde ama bin dolar kazanan da var, onbin kazanan da var, yüzbin kazanan da var, ama aç ve sefil yok, ne olacak benim halim diyen yok…
Dünyada karma ekonomi modelini uygulayan hiçbir ülkede sefalet mefalet devalüasyon evalüasyon yok, yeter ki bu model akıllıca ve kamu menfaatine kullanılsın….
Neden? Çünkü bunlar ahmak, Putin ahmak, Çin ahmak, bir bizimkiler akıllı ki yerle bir olan ve nerdeyse tümüyle yabancı sermaye takımının kontrolüne geçen ülke ekonomisini ille de serbest piyasa ekonomisinde tutacaklar…
Neden acaba, iktidardakiler sermaye takımıyla al gülüm ver gülüm modunda ülkeyi iliğine kadar sömürdükleri için olmasın sakın!!!!
Meğer, ekonomi finansal bir krize sürüklenirken, vatandaşı fakirleştiren devalüasyon ve TL’nin erimesi birilerine fena halde yaramış, Türkiye'nin milyonerleri servetlerine yılbaşından bu yana 140 milyar 776 milyon TL daha eklemiş…
Böylece bankalarda 1 milyon TL ve üzeri serveti bulunan yurtiçi yerleşiklerin toplam serveti 976 milyar 397 milyon TL'ye çıkmış, yurtiçinde yerleşik milyonerlerin sayısı da yılın ilk 7 ayında 2017'ye kıyasla 22 bin 152 artarak 149 bin 121'e ulaşmış…
Enayiler olmasaydı akıllılar nasıl ceplerini dolduracaklardı!!!!
Ha gayret da serbest piyasa ekonominiz hem Türkiye’de hem de KKTC’de çok güzel işliyor…
Peki Türkiye ya da biz bu ekonomik krizden çıkarmıyız???
Aklı akıllı telefonu ancak tuvalette ve araba sürerken geyik muhabbeti için kullanmaya yarayan bu milletin aklıyla bu mümkün olabilir mi???
Güneş batıdan doğmaya başladığında, medet bekledikleri Allah da “hade be gafiller, bu kez de size acıdım” dediğinde belki olabilir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.