İşçi Bayramı diyorlar ya! “İşçi” sözcüğünden ürkenler, çekinenler ise bahar bayramı demeyi tercih ederler. Tarihsel süreç içerisinde; Emeğin sömürüsünden bu yana, ezilen işçiler neyin bayramını kutluyor? 1856 yılında, Avustralya-Melbourne kentinde binlerce işçi sekiz saatlik iş günü için greve gitti. 1 Mayıs 1886’da ABD Chicago kentinde beş yüz bin işçi, sekiz saat çalışma ve iş koşullarının iyileştirilmesi için greve gidiyordu. Grevcilere ateş edildi, sekiz işçi öldü, dört işçi, lideri ise idam edildi. Sekiz saat süresi kazanıldı. İşçi Bayramı diyorlar ya! Ben işçi bayramı denilmesini aldatıcı buluyorum. İşçinin öfkesini frenlemek için yöntem şahane. Uygar dediğimiz vahşi, kapitalist dünyada; - İş kazalarında ölenler patronlar değil, işçilerdir. - Yüzlerce metre yer altında, enerji hammaddelerini çıkaranlar; grizu patlamalarında, göçüklerde toprak altında, havasızlıktan ölenler, patronlar değil işçilerdir. - Yüzlerce metre yüksekten düşüp ölenler yine işçilerdir. - İşçiler (kadın-erkek) yarı aç, güvencesiz, ısınma, giyinme, beslenme, sağlık, eğitim olanaklarından yeterince yararlanamıyor. 1886, 1 Mayısının öncesinde ve sonrasında, emek vererek üreten işçi, sermaye sahiplerinin daha refah ve daha mutlu yaşamaları için eziliyor. İşçi her yerde fakirdir. Ekmek ve zeytini katık eder. Sofrasında Hollanda peyniri, yıllanmış Fransız şarabı, bonfile, kuzu sarma yoktur. İşçi her şeyi tasarruf eder. Suyu, elektriği, teknolojiyi az kullanır. Dünyada milyonlarca emekçi; çocuk, kadın, genç, yaşlı, emekli yarı açtır. 1886’dan beri, emeği sömürülen işçinin ortalama ömür 45 yıldır. Zenginler FAHİŞ BİR İŞTAHA İLE her şeyi tüketirken, talan ederken dünyanın sonunu getirmekte olduklarını farkında değiller. İşi Bayramı diyorlar ya! Çalsın davullar, halaylar çekilsin “BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA” haydi 1 Mayıs’a. Günün sonunda, bayramdan evlerine dönen işçiler, yine elleri boş, yine yarı aç, güvencesiz, yine yarınından umutsuz. Sendika patronları mutlu. 1 Mayıs, işçi bayramını görkemli şekilde kutladılar ya. İşçiler bu 1 Mayıs gününde, hem sendika ağalarına, hem de gaddar, acımasız sermayeye, isyan etmeli. İş yasaları ülkemizde iyileştirilmeli. Kazalar önlenmeli, sefalet ücreti olan asgari ücret yükseltilmelidir. 1 Mayıs’ta meydanlara inen işçiler “emek en yüce değerdir” deyip, emeğin sömürüsünü yapanlara sert tepki koymalı. İkiyüzlü sendika ağalarından uzak durulmalı. Siyasi partilerin arka bahçesi olan sendikalara itibar edilmemeli. 1 MAYIS İŞİNİN EMEKÇİNİN İSYANI KUTLU OLSUN…