BioScience dergisinde "Bilim insanları iklim krizine karşı uyarıyor" başlığıyla yayımlanan çalışmada, bilim adamlarının, insanları felaketlere karşı uyarmak gibi bir ahlaki yükümlülüğü olduğu belirtildi.
"Bu yükümlülüğe dayanarak, dünya üzerinde 11 binden fazla bilim insanı olarak, gezegenimizin açık ve tartışmasız bir iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu beyan ediyoruz." ifadesiyle başlayan çalışmada, 40 yıllık verilere dayanılarak, hükümetlerin iklim krizini ele almada başarısız olduğu kaydedildi.
Bilim insanları, son 40 yıldaki karbondioksit, metan, azot oksit, yüzey sıcaklığı değişimi, Kutup Denizi buz seviyesi, Grönland buz kitlesi, buzul kalınlığı, okyanus ısı içeriği, deniz seviyesi, yanan alanların yüzölçümü, şiddetli hava olaylarının göstergelerinin tümünde hızlı bir kötüye gidiş olduğunu tespit etti.
Çalışmada, iklim değişikliğinin alarm verici seviyede olduğu ortaya konan Cenevre'de 1979'da düzenlenen İlk Dünya İklim Konferansı'ndan bu yana birçok kez benzer uyarılar yapıldığı ancak sera gazı salınımlarının hızlanarak arttığı vurgulandı.
Bazı alanlarda gelişme kaydedildiği, örneğin rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen yenilenebilir enerji kullanımının önemli ölçüde arttığı aktarılan çalışmada, bununla birlikte 2018'de kullanılan fosil yakıtı enerjisinin yenilebilir enerjiden 28 kat fazla olduğu vurgulandı.
Sydney Üniversitesi'nden Dr. Thomas Newsome, iklim krizinin, eğer acilen müdahale edilmezse şu ana kadar tecrübe edilenden çok daha ciddi sonuçlar doğuracak bir iklim değişikliği anlamına geldiğini kaydetti.
Newsome, "Bu, dünyada insanların yaşaması mümkün olmayan bölgeler ortaya çıkabileceğini gösteriyor" ifadesi kullanıldı.