2016'da  referandum öngörülüyorsa..

Derviş DOĞAN

Konu New York'a taşındı. Liderler oralarda uluslararası toplumdan destek talep ediyorlar. Aşılması zor gibi görünen konular masaya yatırılıyor. Buna tarafların kırmızı çizgileri de diyebiliriz. BM gelinen son aşamada nabız yokluyor. Kuvvetle muhtemel etkin müdahil olabileceği başlıklar da inisiyatif üslenmeyi değerlendirecek. Tabi bu arada ada referanduma hazırlanacak. Peki 2016 referandumu 2004'e benzer mi? Bana göre cevap çok net. Kesinlikle hayır. Hatırlayacaksınız 2004 referandumunda Kıbrıs'ın Kuzey'inde güçlü bir "EVET" Güney'inde güçlü bir "HAYIR" çıkmıştı. Bu siyaseten adada hiçbir şeyi değiştirmemişti. Kuzey yine uluslararası camianın dışına terk edilmiş, yalnızlığını sürdürmüştü. Güney kaldığı yerden devam etmiş, uluslararası camianın bir parçası olmaya devam etmişti. Bu, o günün koşullarına ait bir sonuç olarak tarihteki yerini aldı. Şimdi önümüzde muhtemel 2016 referandumu var. Güney'deki kamuoyu yoklamalarına bakılırsa Rumların bu kez "EVET"e  doğru bir eğilimi söz konusu. En azından Güney Kıbrıs'a yönelik yapılan kamuoyu araştırmalarında böyle bir izlenim ortaya çıkıyor. Tabi şimdilik.. Elbette bu son derece olumlu. Lakin burada konunun esası Rumlardan gelecek "EVET'le" sınırlı değil elbet. Aynı oranda Kuzey ayağı da çok önemli. Zira Kuzey'deki 2004'ün "EVET"i 2016'da çantada keklik gibi durmuyor. Kuzey'de bir tereddüt hakim. İşte bundadır ki, Kuzey'e baktığım zaman belki henüz çok erken diyeceksiniz  ama 2004'deki coşkulu bir "EVET'" havası yok. Peki nasıl böyle bir kanıya vardım? Geziyorum, farklı görüşlere sahip insanlarla bire bir sohbetler yapıyorum. Fikirlerini soruyorum,anlatıyorlar dinliyorum. Hepsinde gördüğüm ortak kaygı mülkiyet mevzusu. Kafaları oldukça karışık. Bunun da elbette sebepleri var. Bu konuda her ağızdan bir ses çıkıyor. İnsanlar kime güveneceklerini, kime inanacaklarını şaşırdılar. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı'nın ekibi, çevresi anlatıyor. Dinliyorlar.. Devletin milletvekilleri başka başka anlatıyor. Dinliyorlar.. Devletin müdürü, müsteşarı daha başka anlatıyor. Dinliyorlar.. Siyasi partiler ve sivil  toplum örgütleri anlatıyor. Dinliyorlar.. Lakin hiçbir açıklamadan tatmin olmuyorlar. O kadar çok kafa karışıklığı var ki, bu süreci bire bir yürüten Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı'nın açıklamalarına ve konuyla ilgili aktardığı bilgilere rağmen insanlar rahat değiller. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta rahat olun herkesin gönül rahatlığı ile "EVET" diyebileceği bir metin ortaya çıkartacağız diyor. Ama bu muallaklığın önüne geçemiyor. Yer değiştirmesi öngörülen bölgelerde yaşayan insanlarda bu tedirginlik çok daha fazla göze çarpıyor. Yıllardır uğraşıp, didinip kurdukları bir düzenleri olduğunu ve bunu bir daha  kaybetmek istemediklerini belirtiyorlar. Ayrıca mülkiyet  başlığı adı altında ele alınan ve  ilk söz mal sahibine aittir, ancak kullanıcının da hakları korunacaktır ibaresinin altını kimsenin dolduramadığı kanaatini taşıyorlar. Elbette bunlar doğal tepkiler. Bu tepkilerin önüne geçmenin yolu ise müzakereleri yürüten ekibin veyahut onların oluşturacağı çalışma gruplarının  insanlarla diyalog kurup doğru bilgiler aktarmasıdır. Dolayısı ile 2016'da öngörülen referandum için Kuzey'deki 2004 beklentisi şu an ki havayla hayal kırıklığı yaratabilir. Güney'deki olumlu havaya sevinirken, Kuzey'deki havaya da dikkat etmekte büyük fayda vardır.