Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu Ulus Baker, ünlü filozoflar Sipinoza ve Deleuze'den pek çok çeviri yaparak akademik literatürde kendine önemli bir yer edinir.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite'de sinema tarihi ve sosyoloji dersleri verir. Camı sürekli düşen gözlüğünün bir camı bir gün tamamen düştükten sonra "Yahu Ulus, gözlüğünün camı düşmüş değiştirsene." diyenlere "O benim sağlam gözüm zaten niye değiştireyim ki?" diye cevap verir.
47 yaşında hayata gözlerini yuman Ulus Baker ardında, kaleme aldığı pek çok kitabı ve makaleyi bırakır. O kitaplardan ve makalelerden sizler için seçtiğimiz alıntılar:
1) "Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var. Filmler genellikle kırlangıçların hayatı üzerine ve belki biraz monoton, ancak oldukça realist."
2) Bir duygu bir şey değildir,bir simge, bir imaj değildir. Bir değişmedir. Bu değişme zorunlu olarak bir dereceden başka bir dereceye geçiş halidir.
3) "Spinoza'da düşünmek "fikirlere sahip olmaktan" başka bir şey değildir. Descartes, "Düşünüyorum.", "Ben düşünen bir şeyim." diye haykırdığı halde, Spinoza düşünme eylemini kanıtlamaya kalkışmaksızın, insanın düşündüğünü nötr bir dille belirtir. Düşünmek, fikirlere sahip olmak, insan bedeninin dışındaki şeylerle karşılaşmalarında etkilenmesinden başka bir şey değildir. Düşünce sadece bir etkileniş, ve aynı zamanda tanımlanması tözünün birliğini ortadan kaldıracak olan genel bir nosyon niteliği de taşıyan bir kip olduğu için; "Ben düşünen bir şeyim." demenin bir alemi yoktur. İçimizden geçen her duyguyu, her bir duygu dünyadaki tekilliklere ithaf edilmiş veya hasredilmiş olduğu için, düşünme diye adlandırırız. Genel olarak düşünme diye bir şey yoktur, tersine düşünce, tamamen, zihni oluşturan bir insan eylemidir."
4) "Kederli ruhların desteklenmek ve propagandasını yapmak için bir despota ihtiyaçları olduğu gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır."
5) “Dostum başka bir ‘’kendimdir’’ ve onun erdemini gözlemlerken kendiminkini görür ve tanırım."
6) "Spinoza "amor"dan, yani sevgiden bahsediyordu, cinsellikten bağımsız olarak; tıpkı sevinç ile kahkahanın aynı şey olmadıkları gibi, sevgi de cinsellikten ayrı düşünülebileceği bir boyuta yerleştirilmek zorunda... Bu bir platonizmi asla gerektirmiyor, çünkü platonik aşk denen şey bir "bütünleşme" mantığına dayanıyordu ve Spinoza'nın açıkça söylediği gibi, sevginin yalnızca bir sonucuydu, nedeni değil..."
7) "Ölüm konusundaki en ilginç felsefi tutumu Spinoza’da buluyoruz; canlı bireyin özünün değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiçbir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir."
8) "Hegel; tarih insan ırkındaki bir gecikme halidir diyor. Bir tür gecikmişlik, yani doğaya göre gecikme, her şey geç geliyor, o yüzden tarihimiz var. Zaman diye, geçmiş diye bir şeyimiz var; hayvanlarinsa geçmiş diye bir derdi yok. Çünkü gecikmemişler, şu anda varlar, yani yaşam anlarında varlar. İnsanın bir geçmişi var çünkü gecikerek yapmış bir şeyleri, sanata geç başlamış söz gelimi."
9) "İyilik kendine ait değildir artık; siyasal düşünürler modern toplumda "iyi bir düzen nasıl kurulur"un peşinde değildirler. Halk ise kendinden masum değildir; iktidar tarafından kendisine hizmet edilecek, adanılacak bir amaç olarak ilan edilen varlıktır, insanların üzerine bu masumiyet bir etiket olarak, üzerlerinden ancak suç ve terör aracılığıyla atabilecekleri bir yüklem olarak yapışmıştır."
10) "Salt korku ile devlet ayakta tutulamaz. Devlet, kendini destekleyenleri umutla, diğerlerini ise korkuyla yönetir . Her iktidar insanlarda duygular ve tutkular uyandırarak çalışır. Umut ile korku bu duyguların en belirginleridirler. Ama iktidar bunları “kederli” duygular haline dönüştüren, yani insanların, bendeler olarak güçlerini ve kudretlerini azaltmaya, azımsamaya yarayan temel unsurdur.