Diplomatların gazeteye gönderdiği açıklamaya göre İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden anlaşmasız bir şekilde çıkması, yıllarca sürecek müzakere süreci anlamına geliyor.
Aralarında eski ABD, Rusya ve Fransa büyükelçilerinin bulunduğu diplomatlar, May'in İngiltere'yi 'ulusal bir krize' doğru sürüklediğini öne sürdü.
Bir AB üyesinin birlikten çıkmaya karar vermesi halinde devreye sokulan Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinin yazarlarından ve eski dışişleri bakanlığı üst düzey yetkililerinden John Kerr de açıklamaya imzalayan isimlerden.
Diplomatlara göre May'in ya Avrupa Birliği'nden çıkış sürecini koşulları netleştirmek için uzatması ya da ikinci bir referanduma gitmesi gerekiyor.
İşçi Partisi milletvekillerinden istifa resti
Yeni bir referandumun yapılması çağrıları sadece diplomatlardan gelmiyor.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi cephesinde de ikinci bir referandumun düzenlenmesi gerektiğine dair çağrılar güç kazanıyor.
Guardian gazetesinin haberine göre 10 İşçi Partisi milletvekili, parti lideri Jeremy Corbyn'in ikinci bir referandum çağrısında bulunmaması durumunda partiden istifa edeceklerini söyledi.
Habere göre gazeteye konuşan bazı gölge bakanlar, Corbyn'in May'e Brexit anlaşmasının referanduma götürülmesi için baskı kurmaması takdirinde istifa etmeye hazırlandıklarını belirtti.
Corbyn, partisi içindeki Brexit'e dair farklı görüşlere yönelik tavır almaya çalışırken bir yandan da son dönemde May ile nasıl bir Brexit istediklerine dair görüşmeler yürütüyor.
İşçi Partisi'nin öncelikli taleplerinden biri gümrük birliği içinde kalmak.
Hollanda Başbakanı uyardı
May'in Avrupa Birliği ile yaptığı Brexit anlaşmasının geçtiğimiz ay parlamentoda şiddetli bir şekilde reddedilmesinin ardından İngiliz lider tekrar müzakere masasına geri dönmüştü.
Ancak AB yetkilileri anlaşmanın son hali üzerinde değişiklik yapmaya pek yanaşmıyor.
En son olarak Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İngiltere'nin Brexit kararı vermesinin ardından güç kaybına uğradığını söyleyerek İngiltere'nin AB'den bir anlaşma olmadan çıkması takdirinde ülke ekonomisinin büyük zarara uğrayacağı uyarısında bulundu.
En büyük müttefiklerinden birinin İngiltere olduğu Hollanda'nın bu durumdan nasıl etkileneceğinin henüz belirli olmadığını söyleyen Rutte, şimdilik İngiltere'den kaçarak ülkesine gelen şirketler sayesinde Brexit'in avantajlarını gördüklerini aktardı.
Yüzde 43 kal, yüzde 35 ayrıl
İngiltere'nin AB'den ayrılması için öngörülen 29 Mart tarihi yaklaşırken Brexit'in nasıl gerçekleşeceğine dair belirsizlikler halen masada duruyor.
Bugün parlamentoda Brexit süreci ile ilgili bir oylama daha gerçekleşecek.
May'in lideri olduğu Muhafazakar Parti'de de görüş ayrılıklarının derinleştiği, kimi milletvekillerinin bugünkü oylamada May'e destek vermeyeceği söylentiler arasında.
Araştırma şirketi Kantar'ın en son yaptığı kamuoyu yoklamasına göre bugün ikinci bir Brexit referandumunun olması takdirinde yüzde 43'ün AB içinde kalma, yüzde 35'in ayrılma ve yüzde 22'nin kararsız kalacağı sonucu ortaya çıkmıştı.
Backstop muamması
Geçen ay yapılan oylamada, İngliiz milletvekilleri May hükümetinin AB'yle yaptığı anlaşmayı ezici bir çoğunlukla reddetmişti.
Milletvekilleri başka bir oylamada ise hükümete "backstop" düzenlemesine alternatif bulması çağrısı yapan bir değişikliği kabul etmişti.
"Backstop" Brexit'in ardından, "her ne olursa olsun" Kuzey İrlanda ve AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki bir sınırın olmamasını garanti altına almayı öngören bir "sigorta poliçesi."
Çok sayıda kişi, fiziki bir sınırın Kuzey İrlanda barış sürecini tehdit edebileceğinden korkuyor.
Ancak Kuzey İrlanda'nın muhafazakar Demokratik Birlik Partisi ve Brexit yanlıları, "backstop" düzenlemesinin, İngiltere'nin toprak bütünlüğünü tehdit edebileceğine ve AB ile Londra arasında bir ticaret anlaşması yapılamaması durumunda, İngiltere'yi süresiz AB kurallarına makum edeceğine inanıyor.