Yıllardan beri Bakanlar Kurulu kararlarıyla ‘Devlet kefaleti’ adı altında bankalardan borçlanmayı sürdüren hükümetlerin, KKTC’yi 2,9 milyar Euro’ya ulaşan bir borç batağına sürükledikleri öğrenildi. Kıbrıs sorununun çözümü halinde, iki taraf ekonomisinin nasıl birleştirileceği üzerinde çalışmalar yürütülürken, KKTC’nin iç ve dış borçlarıyla ilgili gerçekler de ortaya çıkmaya başladı. Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros’un hazırladığı rapora göre; Türkiye’ye 4.4 milyar Euro borçlu olan KKTC devletinin, yerel bankalardan aldığı kredi toplamı da 2,9 milyar Euro’ya ulaştı.
Türkiye ve yerel bankalara olan devlet borçların toplamı 7,3 milyar Euro’ya ulaşırken, Merkez Bankası’nın verilerine dayanarak KKTC vatadaşlarının kişisel borçları da 2.2 milyar Euro’ya ulaştı. Toros, KKTC’deki bankaların, uluslararası piyasalara sınırlı erişimi nedeniyle, teminatlarla birlikte yüksek faizlerle borçlandırmaya mecbur kaldığını ifade etti. Alithia gazetesi KTTO Başkanı Fikri Toros ile Rum Ticaret ve Sanayi Odası ( KEVE) Başkanı Leonidas Pashalidis’in görüşlerine geniş şekilde yer verdi.
Bankacılık sektöründe iyileşme var…
Kıbrıs Rum tarafı için KKTC ekonomisinin durumunun ve özellikle bankacılık sektörünün ilgi çekici olduğunu yazan gazete, KTTO Başkanı Fikri Toros’un “bankacılık sektöründeki durumun, birkaç yıl öncesinde hakim olan duruma göre iyileştirme gösterdiği” şeklindeki açıklamasına da yer verdi. Habere göre Toros, KKTC’deki bankaların, uluslararası piyasalara sınırlı erişimi nedeniyle, teminatlarla birlikte yüksek faizlerle borçlandırmaya mecbur kaldığını ifade etti. KKTC’nin Türkiye’ye borcunun, 4,4 milyar Euro olduğunu ifade eden Toros, KKTC Merkez Bankası’nın verilerine dayanarak, bankalara yönelik borcun 2,9 milyar Euro, KKTC sakinlerinin özel borcunun ise 2,2 milyar Euro’ya tekabül eden yüzde 75 oranında olduğunu belirtti.
Acı tecrübelerden ders alındı…
Toros, Türkiye’nin ve devamında KKTC’nin, 2000’li yılların başında yaşadığı bankacılık krizine atıfta bulunarak sektörün acı bir tecrübe yaşadığını ve bugün dersini alarak güvenli, iyi düzenlenmiş, sıkı denetlenmiş hale geldiğini ifade etti. Çözümün ekonomik boyutunda en önemlisinin çözüm sonrasındaki geçiş dönemi olduğunu kabul ettiklerini ifade eden Toros, çözümün maliyetinin, orta vadede ve uzun vadede sağlayacağı yararla fazlasıyla karşılanacağını, çözümün ekonomik faydasını ilk günden itibaren yaşayacaklarına inandıklarını da söyledi. Toros, çözüm olasılığının artırılması amacıyla iki ekonomi arasındaki boşluğun azaltılması için Avrupa normlarının benimsenmesine yönelik hazırlıkların hızlandırılması gerektiğine de dikkati çekti.
İki taraf arasında ticaret
KEVE Başkanı Leonidas Pashalidis de, Kuzey’den Güney Kıbrıs’a yönelik satışların, Güney Kıbrıs’ın AB’ye girmesiyle, 2004 yılında başladığını ve bunun 50 milyon Euro olarak hesaplandığını belirtti. Güney’den Kuzey’e satışların ise 2005 yılında başladığını ve bunun 12 milyon Euro değerinde olduğunu belirten Pashalidis, bu meblağın içerisinde Mari patlamasının ardından Kuzey’den satın alınan elektriğin bulunmadığını ifade etti.
Kıbrıs Türk satışlarının daha fazla olmasının nedenlerinden de bahseden Pashalidis, herhangi bir çözümün, temel özgürlükleri ve AB normlarını garanti altına alması gerektiğini belirtti. Pashalidis, iki toplum arasında rekabete yol açmayacak bir durumun da yaratılmaması gerektiğine dikkati çekerken KEVE olarak özel sektördeki Avrupa normlarının uygulanmasına yardımcı olma isteklerini dile getirdi.