8 dernek, TMK’nın iade kararını değerlendirdi

Dernekler adına yazılı açıklama yapan TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, “çözüm olmadan bu tip kararlar alınması son derece tehlikelidir ve barışa hizmet etmiyor” dedi.

TMT Mücahitler Derneği, Milli Konsey, Erenköy Mücahitler Cemiyeti, K. T. Barış Harekatı Gaziler Derneği, Ulusal Halk Hareketi, Sönmezliler Ocağı, Emekli Astsubaylar Derneği ve Polis Emeklileri Derneği, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun, Nikolas Skurides’e Kozanköy'deki arsasını iade yönünde aldığı  kararı “sorunlu ve çatışma sebebi” olarak niteledi.

Bayar, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nun; Eylül 2017’de “eski EOKA’cı” Nikolas Skurides’e Kozanköydeki arsasını iade kararı aldığını anımsatarak, “Skrudies arsasına ev inşa etmeye karar verdi ancak söz konusu arsa problemli olup inşaat yapılması halinde köyde tedirginlik ortaya çıkacaktır. Anlaşılan odur ki yerinde inceleme ve gerekli araştırma yapılmamıştır. İngiltere’den dönüş yapan Kıbrıs asıllı bir genç o köyden bir kız ile üç yıllık evli ve oraya ev inşa ederek yeni taşınmışlar. Rum’un inşaatı Türk’ün yeni evinin avlusuna tecavüz ediyor ve geçidini tamamen kapatıyor. İnşaat gerçekleştiği takdirde ‘geçit hakkı’ nedeniyle bundan üç komşu aile de değişik şekillerde etkilenecektir, tedirgin olacaklardır. Köy halkı tümden rahatsızdır” diye konuştu.
İlgili dernekler olarak konuyu enine boyuna değerlendirmeye çalıştıklarını ifade eden Bayar,  “AİHM’in 2010 tarihli kararının böyle bir dönüşe aykırı olduğunu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2014 yılında Rum göçmenlerin geri dönüşünü sağlamak üzere ABD’de mahkemeye başvurduğunu, mahkemenin Rumların böyle bir hakkı olmadığı yönünde karar vererek istinaf yolunu da kapattığını” vurguladı.
Bayar, tanınsın veya tanınmasın bugün Kıbrıs’ta iki devlet olduğunu, GKR Yönetimi’nin, Güneydeki Türk mallarının iade ve satışına müsaade etmediği gibi, sözde kamu yararı için istimlak ettiği Türk mallarının da bedelini ödemediği  ve mülkiyet ile ilgili tüm sorunları Türk halkı aleyhine “çözümden sonraya” ertelediğini anlattı ve şunları ifade etti:
“BM’ce 1975 yılında Viyana’da gerçekleştirilen Nüfus Mübadele Antlaşması geçici değil kalıcıdır ve Barış için yapılmıştır. Bunun sonucunda gerçekleştirilen ‘iki bölgelilik ve iki toplumluluk’ Liderler düzeyinde Denktaş- Makarios, Doruk Antlaşmaları ile bir kez daha teyit edilmiştir. Antlaşma gecesi Makarios, Rum televizyonunda antlaşmayı açıklarken, sorulara cevaben ‘Göçmenlerin bir daha geriye dönmeyeceklerini’ açıkça ifade etmiştir. Sınırlı da olsa nüfus hareketleri olacaksa, önce kriterlerin saptanması ve nihai çözümden sonra uygulanmalıdır.”
Bayar, dernekler adına yaptığı açıklamada, “devletlerarası ilişkilerde karşılıklılık esastır” diyerek, müzakerelerde kabul edilen ya hep ya hiç prensibine göre bütünlüklü bir antlaşmaya varılmadan parça parça uygulamanın mümkün olmadığı görüşünü dile getirerek,  özetle şu değerlendirmelerde bulundu: 
“Crans Montana’da müzakerelerin çöktüğü akşam BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, kaçırılan bu fırsatın iki taraf arasındaki ‘Güven Eksikliği’ ile Liderlerin siyasi irade göstermediklerine vurgu yapmıştır. Bu güvensizlik ortamı devam ederken problemli uygulamaya gitmek son derece hatalıdır ve yeni çatışma yaratır.
Toprak ve mülkiyet rejimi bir bütündür ve global olarak çözülmesi gerekir.  Güvenlik sağlanmadan bireysel çözümün yaratacağı sorunlar bu ilk olayda ortaya çıkmıştır. Kaldı ki Rum tarafının sıfır asker sıfır garanti ısrarı güvenlik sorununun çözülmediğini teyit eder.
Emsal teşkil eden bu kararın Rumlar açısından daha geniş bir planın parçası olduğu izlenimini veriyor.
AİHM’deki kıdemli Rum Yargıç; Ahilleos Dimidriadis;  ‘Skurides Davası Maraş’daki malların iade kapısını açacaktır. Türkiye’de ekonomik kriz vardır. Mal Tazmin Komisyonu ödeme zorluğu çekmektedir. Dolayısı ile iadenin daha geniş çapta yapılmasına yol açacaktır’ yorumunu yapmıştır.
İnşaat için KKTC makamlarından gerekli izinlerin alınmadığı anlaşılmaktadır. İzin makamlarının gerekli izni vermeden durumu yerinde incelemelerini beklemekteyiz.
Çözüm olmadan bu tip kararlar alınması son derece tehlikelidir ve barışa hizmet etmiyor. Nitekim Kozanköy halkı da tepkilidir ve ayağa kalkmıştır.”