Kıbrıs AB Derneği, halkın 9 Mayıs Avrupa Günü’nü kutladı, ülkede AB değerlerine sahip çıkılmasının ve AB’ye uyumun önemini vurguladı.
Dernek, Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu, federal çözüm için ciddi gayret sarf edilmesi gerektiğini, ancak çözüm olana kadar da AB değerlerine sahip çıkıp, AB yasalarına uyum sağlanması için çaba sarf edilmesi gerektiğine işaret etti.
Kıbrıs AB Derneği, demokratik, çağdaş ve her konuda AB değerlerine sahip AB ile uyumlaşmış bir Türkiye’nin hem Türkiye halkının huzur ve refahına hem Kıbrıs sorununun çözümüne hem de bölgedeki istikrara ciddi katkı koyacağına inanç belirterek, “Türkiye’nin AB uyum sürecinin ilerlemesinin hayati öneme sahip olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.
Dernekten yapılan yazılı açıklamada, 9 Mayıs 1950’de Fransa ile Almanya arasında savaşları durdurmak amacıyla Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından önerilen ve savaş aletlerinin üretim maddesi olan kömür ve çeliğin tek otoriteye devredilmesi ve böylece savaş çıkmasının imkansız hale getirilmesi için deklarasyon yayınlandığı anımsatıldı.
Önerinin de kabul gördüğü ve 6 ülkenin kömür ve çelik birliğini kurduğu ifade edilen açıklamada, böylece bugünkü Avrupa Birliği’nin oluşmasının temellerinin atıldığına işaret edildi, 9 Mayıs’ın da Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de çeşitli etkinliklerle “barış ve birlik günü” olarak kutlandığı anlatıldı.
Dernek, Türkiye’nin AB değerlerinden uzaklaştığını ve otoriterleştiğini iddia ederek, şöyle devam etti:
“Avrupa Parlamentosu Türkiye raporunda; söz ve yazı hürriyetinin kısıtlandığı, muhalif yayın kuruluşlarının kapatıldığı, gazetecilerin tutuklandığı, barışçıl gösterilerde orantısız güç kullanıldığı, yasama yürütme ve yargının tek otoriteye bağlı hale getirilerek, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, yolsuzlukların yargılanmasının engellendiği, değişik dini guruplara fırsat eşitliği sağlanmadığı, Kürt sorununun şiddetle çözülemeyeceği ve barış sürecinin başlaması gerektiği, yüzlerce akademisyenin demokratik görüşlerini belirten bildiri nedeniyle tutuklandığı veya işten uzaklaştırıldığı, yargıya müdahale edilmemesi gerektiği, gibi birçok konuda Türkiye eleştirilmektedir.
Türkiye’de diyanet işleri bütçesi 10 bakanlığın bütçesinden büyük hale gelmiş, imam hatip sayısında rekor artışlar olmuş, laikliğin kaldırılması tartışılır duruma gelmiştir.
Türkiye’deki iktidar, bütün komşuları ile çok ciddi sorunlar yaşıyor. Türkiye’nin yanlış dış politikası nedeniyle iç istikrar ciddi darbeler almış ekonomi kötüleşmiş, yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir.
Rusya ile ilişkiler uçak düşürme krizi ile dibe vurmuş, ABD Başkanı Obama, Türkiye’yi antidemokratik uygulamalardan dolayı ciddi şekilde eleştirmiştir."
Kıbrıs AB Derneği, demokratik çağdaş ve her konuda AB değerlerine sahip AB ile uyumlaşmış bir Türkiye’nin hem Türkiye halkının huzur ve refahına, hem Kıbrıs sorununun çözümüne, hem de bölgedeki istikrara ciddi katkı koyacağına inanç belirtti.
Türkiye’nin AB uyum sürecinin ilerlemesinin hayati öneme sahip olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini vurgulayan dernek, Türkiye’deki iktidarın, AB değerlerine uymayan ve Kıbrıslı Türk toplumunun iradesini sıfırlamaya yönelik anlayışlarını dayatmaya çalıştığını öne dürdü ve “Dayatmalara karşı AB değerleri ve AB uyumlaşması savunulmalıdır” dedi.
Kıbrıs AB Derneği, Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’ye ekonomik olarak bağımlılığının yaratıldığını ve bu zafiyetin kullanılarak, Türkiye’deki yanlışların Kıbrıs’ta da uygulanmak istendiğini savundu.
Örneğin Kıbrıs’ta yargının bağımsız ve hukukun üstünlüğü prensibinin uygulanmadığını, Türkiye’nin Kıbrıs’taki yargı sistemini kendi yargı sistemine uyumlaştırmak istediğini öne süren dernek, şöyle devam etti:
“Türkiye su, elektrik, telekomünikasyon, limanlar gibi stratejik konuları ‘özelleştirme’ adı altında Kıbrıslı Türklerin kontrolüne son vermek isterken, AB rekabet yasalarına tamamen zıt tekeller oluşturma düşüncesindedir.
25 bin yeni vatandaşlık verilmesi için Türkiye’nin baskı yapması kabul edilmemelidir. Bu Kıbrıs Türk toplumunun iradesini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Şu andaki tüm KKTC vatandaşlarının yani 220 bin kişinin Federal Kıbrıs vatandaşı olacağı ile ilgili liderler arası mutabakat vardır. Bu sayıya 25 bin daha eklemek görüşme sürecini de kilitleyecek niteliktedir.
Kıbrıs sorununun çözümüne odaklanılmalı, çözüme kadar da AB değerlerine sahip çıkıp AB yasalarına uyum sağlanmalı.
Kıbrıs’ta iki bölgeli iki toplumlu federal çözüm için ciddi gayret sarf edilmeli ancak çözüm olana kadar da Türkiye’nin anti demokratik yasa değişikliği önerilerine değil AB değerlerine sahip çıkıp AB yasalarına uyum sağlanması için çaba sarf edilmelidir.
Halkımızın 9 Mayıs Avrupa Günü’nü kutlar 2016’nın Kıbrıs sorununun çözüldüğü ve Federal Kıbrıs içerisinde Kıbrıs Türk toplumunun AB içerisinde yer alacağı yıl olmasını dileriz.”