FRANKFURT - Mehmet Güneş/Mehmet Kaman Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarının, 1 Ocak itibarıyla Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde çalışma hakkını elde edecek olması AB'nin lokomotifi konumundaki Almanya gibi ülkelerde endişelere neden oluyor. AB'nin, 2007 yılında Romanya ve Bulgaristan'la imzaladığı üyelik antlaşması gereği yaklaşık 30 milyonRomanya ve Bulgaristan vatandaşı, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren AB ülkelerinde serbestçe çalışma imkanına kavuşacak. Bugüne kadar devam eden çalışma kısıtlamalarının kalkacak olması söz konusu ülkelerde sevinçle karşılanırken, buralardan gelecek yoğun göç, Avrupa Birliği'nin lokomotifi, dünyanın en büyük 4. büyük ekonomisi Almanya'da tartışmalara neden oluyor. Avrupa Birliği'nin son birkaç yıldır mücadele ettiği krizden az da olsa etkilenen Almanya'da yüzde 6,9 civarında olan işsizlik oranının Bulgaristan ve Romanya'dan gelecek göçlerle artacağı, asayiş sorunlarının oluşacağı çeşitli kesimlerce öne sürülüyor. Almanya'ya sadece 2014'te 180 bin Bulgaristan ve Romanya vatandaşının geleceği tahmin edilirken, bunun sonucunda da dilenci ve asayiş olayı sayısının artacağı, sosyal yardım imkanlarından haksız şekilde faydalanılması konusunda sıkıntılar yaşanacağı belirtiliyor. Mülteciler konusunda çalışmalar yapan ülkedeki en büyük sivil toplum kuruluşlarından Pro-Asyl Direktör Yardımcısı Bernd Mesovic, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ocak ayı itibarıyla Bulgaristan veRomanya vatandaşlarına uygulanacak çalışma serbestisinin bir kriz ve panik oluşturacağına inanmadığını söyledi. "Rakamlara baktığımızda Romanya ve Bulgaristan'dan Almanya’ya gelen göçmenlerin yüzde sekseni çalışan insanlar ve bunların çoğunluğunu da kalifiye elemanlar oluşturuyor" diyen Mesovic, ancak bu ülkelerde mali kriz nedeniyle zor durumda kalan insanların olduğunu ve bu kişilerin sosyal yardım alarak hayatlarını idame ettirmek zorunda kalabileceklerini belirtti. Mesovic,"Bu insanlara şans verilmesi gerekir, Almanya'da suç oranlarının artacağı yönündeki endişeleri doğru bulmuyorum" ifadesini kullandı. Bulgaristan ve Romanya vatandaşları ile birçok ülkede "Romanlara" hizmet veren Förderverein Roma Derneği Genel Müdürü Joachim Brenner ise Rumen ve Bulgar vatandaşların çalışma serbestisi ile Almanya’ya geldiklerinde, asgari ücretle personel çalıştıran firmaların bundan yararlanacaklarını aktardı. Brenner, "Almanların severek ve isteyerek çalışmak istemedikleri, temizlik, gastronomi ve inşaat gibi bedenen ağır şartlarda çalışmayı gerektiren alanlarda, Romanya ve Bulgaristan'dan gelecek olan kişiler hizmet verecek. Doktor, avukat gibi yüksek kalifiye kişiler deburada iş bulabilecekler" diye konuştu. Almanya'ya işçi akını yaşanacağı görüşüne katılmayan Brenner, işçilerin en fazla sıkıntıyı dil konusunda yaşayabileceğini ifade etti. "Birçok Bulgar, Almanya gibi ülkelere kaçıp kurtulmak istiyor" " Romanya veya Bulgaristan’da akrabalarım olsa ve bu insanlar benim burada iyi bir hayat sürdüğümü bilseler, tabii ki buraya gelmek isterler" diyen Sosyal Danışman Patrizia Siwak ise ocak ayından sonraRomanya ve Bulgaristan'dan Almanya'ya gelecek insan sayısında artış olacağını dile getirdi. Frankfurt'ta çalışan ve adını söylemek istemeyen Bulgar vatandaşı ise komik rakamlarla ve insani olmayan şartlarda çalıştığını belirterek, "Bir Alman ya da Türk, bizim aldığımız ücretle buralarda çalışmaz. Günde on iki saat çalışıyorum ve almam gereken ücretin yarısını alıyorum. Bulgaristan'da ekonomi kötü yönetiliyor ve birçok Bulgar, Almanya gibi ülkelere kaçıp kurtulmak istiyor" şeklinde konuştu. Almanya'daki Türkler endişeli 1 Ocak'ta piyasada iş arayan insan sayısının önemli miktarda artacağını savunan Muhasebeci İskender Yurtsever de "İşverenlerin işçi seçme şansı artacak ve işgücüne daha ucuz ulaşabilecekler. Bulgaristan ve Romanya'dan gelen insanların çoğu vasıfsız işçi. Aynı kategoriye giren Türkler de bundan çok etkilenecek" dedi. Temizlik şirketi yöneticisi Özgür Aslan ise daha önce kaçak olarak inşaat, temizlik ve ağır işlerde çalışan Bulgar ve Rumen işçilerin, 1 Ocak'tan sonra sigortalı ve yasal çalışmaya başlayacağını vurgulayarak, "Şimdi kaçak olarak saati 10 avrodan çalışıyorlar. Kayıtlı çalışınca vergi ve birtakım kesintilerle birlikte ellerine 6 avro geçecek. Daha önce Polonyalılar geldiğinde olduğu gibi işsizlik artacak ve çalışma saat fiyatları yeniden düşecek" şeklinde konuştu. "Eskiden 25 avro olan saat ücreti, şimdi 8 avro olacak" Gıda toptancısı Alim Coşkun ise Almanya'da vasıflı ya da vasıfsız işçi bulmanın zorlaştığını dile getirerek, "Gelen işçiler sosyal sistemi çözene kadar 1-2 yıl ucuz işçi temin edeceğiz. Buradaki insanlar paraya doymuş, 'iş bulamasam da, sosyal yardımla geçinirim' diye düşünüyor. Paraya ihtiyacı olan insanlar geldiğinde daha iyi olacak. İşçi bulma kurumu eleman gönderiyor, işçi işi beğenmiyor. Türkiye'den birini getirseniz, çalışma izni alması zaman alıyor. Bulgar ve Rumenler için bu geçerli olmayacak. Eskiden 25 avro olan saat ücreti, şimdi 8 avro olacak. Bu Almanya'nın da menfaatine" şeklinde konuştu. "İnce hesaplar yapmak durumundayız" Market işletmecisi Hikmet Öztürk ise Romanya ve Bulgaristan'ın kültür seviyesi ve iş potansiyeli bakımından Avrupa'nın çok gerisinde olduğuna dikkati çekerek, "Önemli olan onların buraya gelmesi değil, onların burada istihdam edilmesidir. Buraya gelenler işsiz bir şekilde burada dolaşıp, çevreye zarar vermekte, sabahlara kadar alkol alıp insanları rahatsız etmekte" dedi. Almanya'ya yoğun bir ilgi olacağını gözlemlediğini aktaran Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Almanya'nın işsizlik oranı ortada. Ümit ederiz ki Alman devleti onlara iş verir de bizleri rahatsız etmezler. Çalışma ücretleri konusuna bakıldığı zaman, ucuza çalışmaları bizim işimize gelir. Polonyalıların burada iş piyasasındaki iş gücünü ucuza indirdikleri gibi onlar da buradaki iş gücünü ucuza indireceklerdir ama aslolan huzur ve istikrardır." "Türk vatandaşı, üçüncü konumda olacak" Alpa Pazarlama Gıda Toptancısı ve Pazarlamacısı Mehmet Karakaya, piyasadaki işgücü ihtiyacına dikkat çekerek, "Buraya geldiklerinde bizden iş talep edecekler. İnce hesaplar yapmak durumundayız. Aynı iş gücünü daha ucuza mal edebileceğimizi düşünüyorum" ifadesini kullandı. Makedonya vatandaşı Keramettin Yusufi ise bu durumun en çok Almanya'da otuz yıldır çalışan ikinci-üçüncü kuşak Türkleri etkileyeceğini ileri sürerek, şöyle konuştu: "İşçi alınırken AB vatandaşlarına öncelik tanınacak. Almanya vatandaşı olmayan bir Türk, meslek sahibi olsa bile önce tercih edilmeyecek. İşçi alınırken önce Almanya vatandaşları, sonra AB vatandaşları, ondan sonra da üyelik müzakereleri devam eden ülke vatandaşları. Türk vatandaşı, Almancası ve meslek belgesi olsa bile tercih sırasında üçüncü konumda olacak."