AB yüksek temsilcisi Borrel: Dünya iki değil çok kutuplu

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Yüksek Diplomatik Gerilimli Hafta" başlıklı blog yazısında dünyanın çok kutuplu hale geldiğini dile getirdi.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Yüksek Diplomatik Gerilimli Hafta" başlıklı bir blog yazısı kaleme aldı.

BBC Türkçe'nin aktardığı habere göre AB'nin ABD, Çin, Rusya ve Türkiye ile ilişkilerinde önemli bir haftanın yaşandığını belirterek yazısına başlayan Borrell Rusya'nın enerji arzını daha geniş bir alana yaymak istediğini, Çin'in de enerji ihtiyacını karşılamak için Rusya'ya döndüğünü belirterek bu ilişkinin sadece ekonomik maksatlı olmadığını da belirtti. İki ülkenin de "demokratik değerlere" ve "ülkenin iç işlerine karışmak olarak gördükleri bazı adımlara karşı" bir araya geldiklerini yazan Borrell, ekonomik anlamda Çin'in elinin daha üstün olduğunu da ifade etti:

"Rusya hiçbir zaman Batı için ekonomik rakip ya da büyük bir ticaret ortağı olmazken Çin bugün dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü ve hem ABD hem AB için kritik önemde bir ticaret ortağı. Politik olarak da bugünün dünyası iki kutuplu değil çok kutuplu."

AB-Türkiye ilişkilerinde yeni dönem mi?

Yazısında AB ve Türkiye ilişkilerine ayrı bir başlık ayıran Borrell, bu alanda daha önce birçok gerilim yaşandığını ancak son dönemde hem kullanılan dil hem de Doğu Akdeniz'de yaşananlar anlamında bir gelişme olduğunu belirtti:

"Aynı zamanda ülke içinde çok endişe verici kararlara da tanık olduk. Örneğin demokratik muhalif parti HDP'ye yönelik operasyonlar, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı gibi…

"Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığım görüşme sonrası daha yapıcı bir tavır oluşturmak ve devam ettirebilmek için Türkiye ile aktif olarak çalışmaya devam etmemiz gerektiği konusunda ikna oldum."

Doğu Akdeniz konusunda da her alanda Türkiye ile aktif olarak çalışmaya devam edeceğini ifade eden Borrell'e göre, Türkiye Libya konusunda da adım atmalı:

"10 yıl süren çatışmaların ardından Libya halkı, birlik hükümeti ve siyasi geçiş süreciyle birlikte yeni bir şans elde etti. Bu fırsat penceresinden yararlanmak için yeni hükümetin başındaki Başbakan El Dibeybe ile de konuştuğumuz gibi hepimiz elimizden yapmalıyız. Türkiye de Libya'da, askeri müdahale de dahil olmak üzere önemli bir aktör oldu. Şimdi biz de AB olarak daha fazla ne yapabileceğimize bakmalıyız. Birleşmiş Milletler'in de talep etmesi halinde AB olarak ateşkesi gözlemleyebiliriz."