Sizlerden çok sayıda soru geldi. Bu soruların bazılarının belli konulara odaklandığını gördük.
Bunları dokuz ana soru altında bir araya getirdik ve sizin için yanıtladık:
Seçici Kurul'da 538 delege bulunuyor. Eyaletler nüfuslarına göre, bu kurulda belli delege sayılarına sahip.
Maine ve Nebraska hariç, tüm eyaletlerde seçimi kazanan aday tüm delegeleri de kazanmış oluyor. Maine ve Nebraska'da ise adayların aldığı oy oranına göre eyaletin delegeleri paylaştırılıyor.
Başkan seçilmek için Seçici Kurul'da adaylardan birinin toplamda en az 270 delegeye sahip eyaletlerde seçimi kazanması gerekiyor.
Önemli olan delege sayısı olduğundan ülke genelinde en fazla oyu kazanan adayın başkan seçilemediği durumlar da oldu.
Bunun son örneği 2016'da yaşandı. Demokrat Parti'nin başkan adayı Hillary Clinton, ülke genelinde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump'tan 3 milyon daha fazla oy almasına karşın yeterli delege sayısına ulaşamadığı için seçilemedi.
Sistem, ABD'nin kuruluş döneminde tüm eyaletlere başkan seçiminde söz hakkı tanımak amacıyla geliştirildi.
Bugün ise zaman zaman tartışmalara yol açıyor. Sistemin reforme edilmesini savunanlar bunun demokrasiye ve temsiliyete uygun olmadığını öne sürüyor.
Sistemi savunanlar ise bunun ABD'deki federal yapının en temel taşlarından biri olduğunu ve siyasi istikrar sağladığını belirtiyor.
Sadece iki siyasi parti mi yarışabiliyor? Yarışan kaç aday var?
Hayır. Ancak ABD siyaseti çok uzun bir zamandır iki partinin egemenliği altında.
1860'lardaki Amerikan İç Savaşı'ndan bu yana yapılan seçimlerin tamamını Demokrat Parti ya da Cumhuriyetçi Parti adayları kazandı.
Bununla birlikte Cumhuriyetçi Parti adayı Başkan Donald Trump ve Demokrat Parti'nin adayı eski Başkan Yardımcısı Joe Biden dışında başka adaylar da yarışa katılıyor.
Akademisyen ve insan hakları aktivisti Jo Jorgensen, Liberteryan Parti'nin; Howie Hawkins de Yeşil Parti'nin başkan adayları olarak seçime giriyor.
Ayrıca aralarında rapçi Kanye West'in de olduğu yedi bağımsız aday da çeşitli eyaletler de oy pusulalarına girmeye hak kazandı.
ABD seçimleri neden bu kadar uzun sürüyor? Postayla oy kullanılması seçimlerde yolsuzluk ihtimali doğuruyor mu?
Seçimlerin uzun sürmesinin en temel nedenini oy verme işleminin haftalar önce başlaması oluşturuyor.
Bir başka deyişle, 3 Kasım Salı günü aslında oy kullanmak için belirlenen son tarihi ve sayımın başlayacağı günü gösteriyor.
ABD'de eyaletlerin büyük bir bölümü postayla ya da şahsen erken oy kullanma imkanı sunuyor. Bu konudaki düzenlemeler tamamen eyaletlerin yetkisinde.
Bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle postayla ve erken kullanılan oyların sayısında ciddi bir artış görülüyor.
Başkan Trump ve ekibi, postayla kullanılan oylardaki artışın usulsüzlüğü artıracağını iddia ediyor.
Ancak yapılan araştırmalar usulsüz kullanılan oy oranının çok ama çok düşük olduğunu gösteriyor.
Düşünce kuruluşu Brennan Center, 2017 yılında yaptığı bir araştırmada, ABD'de usulsüz kullanılan oyların toplam kullanılan oylara oranının ortalama yüzde 0,00004 ile yüzde 0,0009 arasında olduğunu belirtti.
Taraflardan biri sonucu kabul etmezse prosedür nedir? İlgili anayasa kurumu hangisidir?
ABD'de bir süredir gündemde olan konulardan birisi de bu.
Başkan Trump'ın kendisiyle yapılan bazı mülakatlarda kaybetmesi halinde seçim sonuçlarını kabul edeceğini net bir dille söylememesi bu konudaki tartışmaların şiddetlenmesine yol açtı.
Kazananın netleşmesinin uzamasının ABD'yi bir anayasal krize sürüklemesinden ve sokak çatışmalarına kadar gidebilecek gerilimlerin yaşanmasından endişe ediliyor.
ABD Anayasası'na göre, başkan seçimlerinde sorun yaşanması halinde Yüksek Mahkeme ve Kongre'nin devreye girmesi öngörülüyor.
Daha önce 2000 yılındaki seçimler Yüksek Mahkeme'ye taşınmıştı. Mahkeme, Florida eyaletindeki oy sayımıyla ilgili Cumhuriyetçi Parti adayı George W. Bush lehine karar vermiş ve Demokrat Parti adayı Al Gore da konuyu Kongre'ye taşımayarak, yenilgiyi kabul etmişti.
Seçmen sandığa gittiğinde Seçiciler Kurulu'nu seçmek yerine neden doğrudan başkanı seçmiyor? Delege sayısı alınan oyun yüzdesine göre fark ediyor mu?
ABD'de 200 yılı aşan bir geçmişe sahip olan iki aşamalı seçim sistemi var.
Sandığa giden seçmenler, kayıtlı oldukları eyaletin Seçiciler Kurulu'na göndereceği delegeleri, delegeler de başkan ve başkan yardımcısını seçiyor.
Kongre'nin anayasal sorumlulukları arasında ise Seçici Kurul oylarının sayılması da var. Kongre'de normal şartlar altında sembolik ilerleyen bu süreç, üç aşamada gerçekleşiyor. Bu yıl itirazların sürmesi halinde bu sürecin de sıkıntılı geçmesinden endişe ediliyor.
İlk etapta, eyaletlerin yapılacak itirazları karara bağlaması için 8 Aralık'a kadar vakti olacak. Eyaletlerin bu itirazları çözdükten sonra Seçici Kurul'a göndereceği delegelerin oy kullanma tarihi ise 14 Aralık.
İkinci aşamada yeni seçilen Kongre'nin her iki kanadı da Seçici Kurul oylarını saymak üzere, 6 Ocak'ta Senato'nun da başkanı olan Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlığında ortak bir oturum düzenleyecek.
Adaylar arasındaki çekişme ve itirazlar bu noktaya kadar da çözülmemiş olursa üçüncü aşamada krizin büyümesinden endişe ediliyor. Benzer bir durum 1876 seçimlerinde de yaşanmış ve bazı eyaletlerden Kongre'ye iki farklı adayı destekleyen delege oyları gönderilmişti.
O dönemde bu kriz 20 Ocak'taki yemin töreninden yalnızca iki gün önce çözülebilmişti. Başkan'ın yemin törenine kadar belli olmaması halinde, geçici süreliğine vekaleten bir başkanın Beyaz Saray'a geçmesi öngörülüyor.
Seçimin gecikme ya da sonuçların ertelenme ihtimali var mı?
Seçimin gecikmesi ya da ertelenmesi şu aşamada ihtimal dahilinde görünmüyor.
Ancak postayla ve şahsen erken kullanılan oy sayısının artmasının sayım işleminin uzamasına neden olabileceği belirtiliyor.
Her eyaletin sayımla ilgili kendi düzenlemeleri bulunuyor.
Örneğin, kritik eyaletler arasında gösterilen Arizona'da erken kullanılan oyların sayım işlemine başlandı. Seçim günü kullanılan oyların sayılmasıyla birlikte bu eyaletin sonuçları seçim gecesi açıklaması bekleniyor.
Ancak başka eyaletlerde ise öncelik seçim günü şahsen kullanılan oylarda olacak. Bu eyaletler arasında Pennsylvania ve Ohio gibi kritik yerler de var.
Trump, posta yoluyla gelen oyları beklemeden başkanlığını ilan edebilir mi? Ederse ne olur?
Etmesinin önünde bir engel yok. Üstelik bu, son dönemde ABD basınında sıkça gündeme getirilen senaryolardan birisi.
Bu senaryoya "kırmızı serap" adı veriliyor.
Yapılan kamuoyu yoklamaları, Trump'a destek veren seçmenlerin erken oy kullanmak yerine, seçim günü şahsen giderek oy kullanma eğiliminde olduğuna işaret ediyor.
Bu da sayımda seçim günü kullanılan oylara öncelik veren bazı kritik eyaletlerden gelen ilk sonuçların Trump lehine olabileceği anlamına geliyor.
Yine yapılan araştırmalar, postayla ya da şahsen erken oy kullanmayı tercih eden seçmenlerin ağırlıklı olarak Biden destekçileri olduğunu gösteriyor.
Bu nedenle uzmanlar, açıklanan ilk sonuçların yanıltıcı olabileceği ve bazı eyaletlerde durumun netleşmesinin zaman alabileceği uyarısı yapıyor.
Gelen ilk sonuçlara göre, Trump'ın zaferini ilan etmesi ve sonuçların değişmesi halinde yenilgiyi kabul etmemesinin ABD'de ciddi bir anayasal kriz tetiklemesinden endişe ediliyor.
ABD'de yaşamayan ABD vatandaşları oylarını nasıl kullanıyor?
Postayla oy kullanıyorlar. ABD konsolosluk ya da büyükelçiliklerinde seçim günü sandık kurulma uygulaması bulunmuyor.
ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği'nin web sitesinde yer alan bilgiye göre, seçmenlerin öncelikle kayıtlarını yaptırıp, pusulalarını talep ediyorlar.
Oy pusulaları ellerine ulaştıktan sonra da doldurup postayla geri gönderiyorlar. Ayrıca bulundukları ülkedeki ABD temsilciliklerine de götürüp şahsen bırakabiliyorlar. Bu durumda oy pusulaları diplomatik temsilcilik tarafından ilgili seçim kuruluna ulaştırılıyor.
Ayrıca bazı eyaletler faks ya da e-posta ile de pusulaları kabul ediyor.
Anketler 2016'daki gibi yanılır mı?
Bu sorunun yanıtı ancak sonuçlar netleştiğinde görülebilecek.
2016'da ülke genelinde yapılan anketler, Clinton'ın birkaç puan önde olduğunu gösteriyordu.
Ancak Clinton'ın toplamda Trump'tan 3 milyon fazla oy aldığı düşünülünce bu durum, aslında anketlerin pek de yanlış olmadığını ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, dört yıl önce anket şirketlerinin özellikle örneklemlerinde sorun olduğu ve eğitim seviyesi düşük kişilerin yeterince temsil edilmediği belirtiliyor.
Bu durum, Trump'ın bazı kilit eyaletlerde avantajlı olduğunun yarışın geç aşamalarına kadar anlaşılamamasının nedeni olarak gösteriliyor.
Ancak birçok anket şirketinin bu sorunu çözdüğü ifade ediliyor.
Erken oy kullanmanın artması ve 2016 yılında yaşananlar bugün birçok kişinin anketler konusunda da temkinli davranmasına yol açıyor.
Seçim sonrası Türkiye-ABD ilişkilerini neler bekliyor?
Uzmanlar, Trump'ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin Türkiye ile ilişkiler açısından daha olumlu olacağı görüşünde.
Joe Biden'ın seçildiği senaryoda ise iki ülke ilişkilerinde daha sıkıntılı bir sürecin başlayabileceği uyarısı yapılıyor.
Seçim sonuçlarının hızlı bir şekilde netleşmesi halinde, ABD'de dış politikanın yeniden önem kazanması ve bu alanda da Türkiye ile ilişkilerin ilk gündem maddelerinden biri olması bekleniyor.
Seçim sürecinin tamamlanmasının ardından Kongre'nin Rusya'dan satın alınan S-400 füze savunma sisteminin test edilmesi nedeniyle Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını gündemine alacağı tahmin ediliyor.
Seçim sonrası iki ülke ilişkilerinde öne çıkması beklenen diğer konular da Suriye, Doğu Akdeniz ve Türkiye'de insan hakları ile demokrasinin durumu olarak sıralanıyor.