ABD, Mısır'da geçici hükümetle çalışmaya kararlı

WASHINGTON - Mehmet Toroğlu/Barışkan Ünal ABD Dışişleri Bakanlığının önceden duyurmadığı ziyaretinde, geçen hafta sonunda Mısır'da geçici yönetimin en üst düzey yetkilileriyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı John Kerry, buradaki açıklamasında, özgürlüklerin önemine atıfta bulunmanın yanında, geçici hükümete demokrasiyi yeniden tesis etmeye yönelik "yol haritası"na bağlı kalma çağrısı yaptı ama daha önemlisi mesajlarında, ABD olarak Mısır'ı bölgede "hayati önemde bir ortak" olarak gördükleri, geçici hükümetle çalışmaya devam edecekleri ve Mısır halkına tam destek verdikleri vurguları öne çıktı. Kerry'nin, Mısır'da yeni bir anayasa üzerinde referandum ve gelecek yıl bahara kadar parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlenmesi planına atıf yaparak, "Bizim algımıza göre, yol haritası uygulanmakta... Aksi kanıtlanmadığı sürece, Mısır'ın üzerinde ilerlediği yolun bu olduğunu kabul etmemiz ve bunun başarılabilmesine yardım etmek için çalışmamız önemli" sözleriyle geçici hükümete sıcak mesajlar vermesi dikkat çekti. Mursi'nin davasını gündeme getirmedi ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzey yetkililerden edinilen bilgiye göre, Kerry, temaslarında 14 Kasım'da sona erecek olağanüstü halin uzatılmamasını istedi ancak bu konuda Mısırlı yetkililer garanti vermedi. Kerry, Mısır'da siyasi güdümlü tutuklamalardan kaçınılması, tutukluların adil ve şeffaf bir sürece tabi tutulmaları ve Müslüman Kardeşler de dahil, şiddetten kaçınan çevrelerin siyasi sürece davet edilmesi gereği gibi hususlara dikkati çekse de Muhammed Mursi'nin dün başlayan davasını gündeme getirmedi. Yetkililer, Kerry'nin, Mısır Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmesinde, siyasi güdümlü ya da keyfi tutuklamalara dair kaygıları dile getirmiş ve sivillerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önemi üzerinde durmuş olmasına karşın, Sisi'nin bunlara yönelik bir cevap vermediğini ifade etti. "Taraf tutmadığını" belirtse de ABD'nin yakın durduğu taraf geçici hükümet Sürecin genel seyrine bakıldığında da Mısır'daki 3 Temmuz askeri darbesinden sonra ABD yönetimi önce F16'ların Mısır'a gönderilmesini askıya almasına, sonra da Mısır ordusu ile ortak yapılan askeri tatbikatı iptal etmesine rağmen, ülkede yaşananlara "darbe" demekten kaçındı. Uzun sure Mısır’a yönelik yardımları askıya almamakta direnen ABD yönetimi, geçici hükümetin kapsayıcı demokrasi yolundaki adımları atmaması ve barışçıl gösterilere şiddetle karşılık vermesi üzerine en son 10 Ekim’de aralarında M1A1 tank teçhizatları, Harpoon füzeleri ve Apaçi helikopterleri gibi sistemlerin de bulunduğu büyük çaplı askeri teslimatları durduran karara imza attı. Yaklaşık 250 milyon doları nakit, toplamı "yüz milyonlarca dolarlarla” ifade edilen askeri yardımların durması, iki ülke ilişkilerinde var olan gerilimi de artırdı. Ancak yardımların bazıları kesilse de geçici hükümetle çalışma kararlılığında değişiklik yok.  Açıklamalarda, Mursi’nin tutuklanması ve yargılanmasıyla ilgili süreçte daha çok genel anlamda “siyasi tutuklamalara karşı oldukları” ve “adil ve şeffaf yargılanma” olması gerektiği gibi ifadeler kullanan ABD yönetiminin, doğrudan Mursi’nin ismini anarak açıklama yapmaktan kaçındığı açık biçimde görülüyor. Son olarak, Mursi’nin yargılanmasıyla ilgili dün yöneltilen soru üzerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, doğrudan Mursi’nin ismini kullanmadan “Mısırlılara adil ve şeffaf bir yargılama süreci sağlanmalı. Sivillerin sivil mahkemelerde yargılanması gerekli" ifadesini kullandı.  Mısır’da Mursi’nin devrilmesiyle sonuçlanan protestoları Mısır halkının demokratik taleplerinin yansıması olarak değerlendiren ABD, Mursi’yi her ne kadar demokratik yollardan seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak görse de sonrasında bu demokratik yolları takip etmediği görüşünde. Bu nedenle de ABD yönetimi, her ne kadar icraatlarını kapsayıcı bulmasa da ve barışçıl göstericilere şiddet uygulanması gibi bazı uygulamaları tasvip etmese de geçici hükümetle çalışmayı sürdürmek istiyor, daha doğrusu kendi çıkar ve güvenlik kaygıları bakımından geçici hükümetten başka bir seçenek görmüyor.  Bu nedenle Mısır’da geçici hükümeti kapsayıcılığa ve ülkede istikrar ve demokrasiyi tesis etmeye doğru bir yol çizmeye döndürmeye odaklanan ABD, bunu da yardım kısıtlamaları ve diplomatik baskılarla yürütmeye çalışıyor.  Obama'dan "demokratik yol" vurgusu Aslında ABD’nin bu süreçteki tüm tutumunun özeti, ABD Başkanı Barack Obama’nın eylül ayında BM’de yaptığı konuşmasında kendini göstermişti. Bu konuşmada, her ne kadar “taraf seçmediklerini” belirtse de Obama, Mısır’da hangi yolu çizdiklerini net biçimde ortaya koymuştu: “Muhammed Mursi demokratik yollardan seçildi ama tamamen kapsayıcı bir yolda yönetme yönünde isteksiz olduğunu ve yapamadığını kanıtladı. Geçici hükümet, devrimin yanlış yola girdiğine inanan milyonlarca Mısırlının isteklerine cevap vererek, Mursi’nin yerini aldı ama o da olağanüstü hal kanunu ile muhalif partiler, sivil toplum ve basına yönelik kısıtlamalar yoluyla kapsayıcı demokrasiyle uyuşmayan kararlar aldı. (…) ABD, Camp David anlaşması ve terörle mücadele gibi temel konuları destekleyen geçici hükümetle yapıcı ilişkilerini koruyacak. Mısır halkının doğrudan fayda sağladığı eğitim gibi alanlardaki yardımları sürdüreceğiz ama belirli askeri sistemlerin gönderimini yapmayacağız ve desteğimiz Mısır’ın daha demokratik bir yol çizmesindeki ilerlemesine bağlı olacak.” Bu noktada, ABD yönetiminden Mısır ile en fazla muhatap olan yetkili Savunma Bakanı Chuck Hagel'di. Hagel, Mısır Savunma Bakanı General Sisi ile sık sık telefonda görüşüyor. ABD yönetimi, bu görüşmelerde çoğu zaman siyasi olarak kapsayıcı demokratik, sivil yönetim vurgusu yapıyor. ABD'nin bu yaklaşımının devamı ise geçici hükümete ve onun demokrasi yolundaki adımlarına bağlı olacak gibi görünüyor.