ABD'nin Colorado eyaletindeki bir güvenlik forumunda konuşan ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel'in 15 Temmuz'daki darbe girişimi ile ilgili olarak "Askeri ilişkiler açısından endişeliyiz" açıklaması Türkiye'nin sert tepkisini çekmiş ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Votel'i darbecileri desteklemekle suçlamıştı. Bu gerginliğin ve 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından ABD'den Türkiye'ye ilk ziyaret gerçekleşti. Ziyarette Türk tarafının üzerinde durduğu ağırlıklı konu ise Fetullah Gülen'in iadesiydi.
Türk - Amerikan ilişkilerinin geleceği Gülen’in iadesine mi kilitlendi? “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” mesajı veren Ankara ne demek istiyor? ABD, Türkiye’yle müttefiklik ilişkisini sürdürebilmek için ne yapmalı? DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Hüseyin Bağcı, Ankara-Washington hattında gerilimin daha da artacağını söylüyor ve bu hatta neler yaşandığının analizini şöyle yapıyor:
“Kasım’da Amerika’da başkanlık yarışı var. Trump ile Clinton arasındaki yarış kızışırken, Amerikan yönetimi Türkiye konusunda çok doğrudan açıklama yapmaktan kaçınıyor. Nedense hep genelkurmay başkanı, ikinci başkan, sözcü gibi insanlar konuşuyor. Amerikan bir numarası, yani başkan Türkiye konusunu şöyle enine-boyuna bir analiz edemedi. Sanki 15 Temmuz’u takip eden süreçte bir dokundu, geçti Türkiye konusuna. Gülen’in iadesi konusunda hukuki bir süreçten söz ediliyor ancak herkes biliyor ki; ABD, Gülen’i iade etmek istemiyor ve etmeyecek de. Amerika, Gülen’i iade edecekse de buna kendi karar verir, zamanlamasını kendi yapar."
"Gerilim daha uzun sürecek"
Bu nedenle Ankara-Washington hattındaki gerilim daha uzun bir süre, en azından başkanlık seçim sonuçları belli olana kadar devam edeceğini ifade eden Bağcı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık seçim sonucunda da; Amerikan-Türkiye müttefikliği zaten gözden geçirilecektir. Ankara; Amerika’yla ilişkilerin eskisi gibi olmayacağını söylerken işte bunları kastetmektedir. ABD Genelkurmay Başkanı Ankara’ya havayı koklayıp, gerçekleri yerinde görüp, raporunu yazmak için gelmiştir. Elbette ABD darbeyi kınamıştır, kınayacaktır ancak yaptıkları son açıklamalarla Gülen’le aralarındaki ilişkiyi net ortaya koyamamışlardır. Amerika’nın Türkiye’yle ilgili ortaklığını, müttefiklik planlarını Kasım’daki başkanlık seçimleri sonrasında daha net görme şansımız olacaktır. Şimdi ortalık hiç de net değildir. Net olan bir şey vardır; Ankara ABD nezdindeki baskıyı artırdıkça, gerilim artacaktır. Tarafların bu gerilimin gölgesi altında çok da ortak iş yapacağını beklemek yanlış olur.”
“Kör - topal ilişki”
Türkiye'nin bir dönem Washington büyükelçiliğini de yapmış emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, ABD Genelkurmay Başkanı Dunford’un Ankara ziyareti bir çeşit “Türkiye’de olanı-biteni yerinde görme, anlama ziyareti” olarak nitelendiriyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Loğoğlu, “Amerika’nın da Türkiye’nin de birbirine sırtını dönme durumu yoktur. İlişkiler her durumda kör-topal devam eder. Çünkü tarafların birbirine ihtiyacı var. Bakıyorsunuz; öyle kötü bir noktaya gelmiş ki ilişki; ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye’yi ziyaret ediyor. Yani; Amerika Türkiye’yle ilişkilerin kopmasını istemiyor” dedi.
“Aslında Amerika süreci uzatmadan Gülen’i iade etmelidir” diyen Laloğlu, ABD’nin mevcut durumda “hukuki süreç işliyor” mesajıyla ise suçluların iadesi anlaşması prosedürünü işlettiği ve bu prosedürün uzun süreceğinin işaretini verdiğine dikkat çekti. Loğoğlu, “Ankara, Amerika’ya dosyalar sunuyor ama görünen o ki Amerika daha somut kanıt istemeyi sürdürecek. Uzun ve karmaşık bir süreçten tarafların yara almadan çıkacağını söylemek zor. Çünkü taraflar arasındaki güven bunalımı gittikçe artıyor. Türkiye’de hem hükümet, hem muhalefet hem de kamuoyunda darbenin arkasında Amerika’nın olduğuna inananların sayısı artıyor. Bu da iki ülke arasındaki gerilimin artacağına işaret ediyor. Evet hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” tespiti yaptı. Loğoğlu, hem Amerika’nın hem de Türkiye’nin ‘daha sakin ve yumuşak’ mesajlarla ilişkileri rayına oturtması gerektiğini söyledi ve bu konuda en çok dikkat etmesi gereken tarafın da Türkiye olduğunu söyledi.