İsrail-Amerikan komitesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı sözde Orta Doğu barış planı çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail tarafından ilhak edilecek bölgelerin haritalarını görüşmek üzere ilk toplantısını gerçekleştirdi.
İsrail basınında yer alan haberlere göre, Trump'ın “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelediği sözde barış planı kapsamında Batı Şeria’da ilhak edilecek bölgeleri görüşmek için kurulan İsrail-Amerikan ortak komitesi ilk kez toplandı.
Haberlerde, toplantının içeriği ve gerçekleştirildiği mekâna ilişkin ayrıntıya yer verilmedi.
Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Ariel Yahudi yerleşim birimini ziyaret eden ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman ise basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Buradan gittikten sonra sessiz bir yerde oturup bazı belgeler çıkarıp çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyoruz." dedi.
Friedman, çalışma ekibinin İsrail’de olduğunu ve hemen çalışmalara başlayacaklarını vurgulayarak, "Çalışmalarımızı en kısa zamanda bitirmeyi umuyoruz. Tabii İsrail devleti için en doğru şekilde tamamlayacağız." ifadelerini kullandı.
Friedman'ın sözünü ettiği ekipte yardımcısı Aryeh Lightstone'un yanı sıra ABD Ulusal Güvenlik Konseyi İsrail-Filistin Dosyası Sorumlusu Scott Leith de yer alıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu, geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında, söz konusu ekibin çalışmalarını hızlı bir şekilde sonlandırmak için Yahudi Yerleşim birimleri liderleri ve güvenlik makamlarıyla birlikte çalışacağını kaydetmişti.
Netanyahu, Yahuda ve Samara olarak isimlendirdiği Batı Şeria topraklarını İsrail devletinin ebediyen bölünmez bir parçası haline getireceklerini ifade etmişti.
ABD Başkanı Trump, 28 Ocak'ta Beyaz Saray'da Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.
ABD’NİN SÖZDE BARIŞ PLANINDA NELER VAR?
ABD’nin sözde Orta Doğu barış planı, İsrail'e Akdeniz’den Ürdün Nehri arasındaki coğrafyada tam egemenlik verirken, Filistinlilere ise Tel Aviv’e tanınan bu imtiyazı "sözde devlet" ve "ekonomik refah" karşılığında kabul etmeyi dayatıyor.
Filistinlilerin geri dönüş hakkı, Doğu Kudüs, yerleşim birimlerinin kaldırılması gibi taleplerini görmezden gelen sözde barış planı, tarihi Filistin topraklarında "iki devletli çözüm" imkanını tamamen ortadan kaldırıyor.
Plana göre kurulacak “Filistin Devletinin” başkenti Doğu Kudüs’ün banliyölerinden Ebu Dis Mahallesi ya da Doğu Kudüs’ün kuzeyindeki Şuafat Mülteci Kampı'ndan Kefr Akab Mahallesi'ne uzanan bölge olacak.
İsrail yönetiminin uzun zamandır “yük olarak gördüğü” İsrail vatandaşı yaklaşık 300 bin Filistinlinin yaşadığı ve Ummul Fahm ile Kefr Kasım gibi büyük şehirlerden oluşan El-Muselles bölgesini “müstakbel Filistin devletine” devretmeyi öngören sözde barış planı, bu mübadeleyle de adeta İsrail’in hem demografik yapısını hem de yükünü hafifletmiş oluyor.
Sözde barış planına göre, işgal altındaki Doğu Kudüs’ü hem Batı Şeria’dan hem de çevresindeki mahallelerinden ayıran Ayrım Duvarı, İsrail’in başkenti ile Filistin’in başkenti arasında sınır olarak kalmaya devam edecek.
Ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’daki mevcut durumun (statüko) korunmasını öngören sözde barış planı, Harem-i Şerif’i İsrail’in tezleri doğrultusunda Yahudilerin de ibadetine açarak aslında statükoyu Yahudilerin lehine değiştirmiş oluyor.