ABD, "tarihi" olarak kabul edilen 59. başkanlık seçimleri için gün sayarken, seçim sürecinin nasıl işleyeceği, Demokratlar ile Cumhuriyetçileri karşı karşıya getiren postayla oy kullanma uygulaması ve seçim sonrasındaki muhtemel tartışmalı süreç, ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline gelmiş durumda.
ABD'de 3 Kasım Salı günü yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Donald Trump ile Demokrat Joe Biden, Beyaz Saray'ı kazanabilmek için kozlarını paylaşacak.
Anketlere bakıldığında Biden yarışı önde götürürken, analistler, 2016'daki seçimlerde anketlerin yanlış çıktığına işaret ederek Trump'ın da hala kazanma şansı olduğunu belirtiyor.
Öte yandan ABD'deki seçim sistemi, Kovid-19 nedeniyle genişletilen postayla oy kullanma sistemi ve seçimden sonraki sürecin nasıl işleyeceği konuları gündemi meşgul ediyor.
Postayla oy kullanma nedir?
ABD'de seçim kanunlarına göre bir seçmen, belirli durumlarda seçim sandığına gitmeden uzaktan posta yoluyla oy kullanabiliyor. Kovid-19 salgınına kadar ABD'de sadece birkaç eyaletteki seçmenler, sandığa gitmeden posta yoluyla oy kullanıyorlardı.
Ülkedeki birçok eyalet ise geçerli bir mazereti olan seçmenlere (yurt dışında bulunmak, hastalık, mecburi görev, askerlik gibi) önceden başvuruda bulunmak kaydıyla posta yoluyla oy kullanma seçeneğini sunuyor. Az sayıdaki eyalet ise herhangi bir mazeret belirtmeden de sadece başvuru yapılması durumunda söz konusu seçmenlere postayla oy kullandırıyor.
Ülkeyi vuran Kovid-19 salgını ise tüm bu yerleşik geleneği önemli ölçüde etkilemiş durumda. Salgını zaten "geçerli bir mazeret" olarak kabul eden birçok eyalet, tüm seçmenlerinin herhangi bir başvuruda bulunmasalar bile sandık başına gitmeden posta yoluyla oy kullanabilmesinin önünü açtı.
Son verilere göre, ABD'de 9 eyalet ve başkent Washington DC'de kayıtlı 44 milyon seçmene (yüzde 21) herhangi bir başvuruya gerek olmaksızın "otomatik olarak" oy pusulaları gönderiliyor. Bu eyaletlerin çoğunda Demokrat seçmenler ön planda.
34 eyalette kayıtlı 118 milyon seçmene (yüzde 57) "başvuruda bulunması halinde evlerine oy pusulası" gönderilecek şekilde postayla oy kullanma hakkı tanınıyor. Bu kişiler bir mazeret bildirmek zorunda olmadığı gibi koronavirüs salgınını da mazeret olarak gösterebiliyor.
Kalan 7 eyalette kayıtlı 46 milyon seçmen ise (yüzde 22) posta yoluyla oy kullanabilmek için Kovid-19 dışında "geçerli bir mazeret bildirmek" zorunda. Çoğu Cumhuriyetçi olan bu eyaletlerdeki seçmenlerin büyük çoğunluğunun 3 Kasım'da sandık başında oy kullanması bekleniyor.
Kritik eyaletlerdeki sayım süreci, seçim gündemini belirleyecek
Eyaletlerde postayla oy talep etme ve oy pusulalarının adreslere gönderilmesi işlemleri, şu anda tüm eyaletlerde sona ermiş durumda.
Postayla gönderilen oy pusulalarının üzerine vurulan posta damgası için son gün 3 Kasım olsa da hangi tarihe kadar gelen oyların kabul edileceği ya da oyların resmi sayım sürecine ne zaman başlanacağı konusunda her eyaletin farklı uygulaması bulunuyor.
Seçimin kaderini belirleyecek kritik eyaletlerden Florida'da 3 Kasım'dan sonra seçim merkezlerine ulaşan ve posta yoluyla kullanılan oylar kabul edilmeyecek.
Eyalette posta yoluyla gelen oyların sayımına, seçim gününden 22 gün önce başlandı. Gerek seçim gününden sonra oyların kabul edilmeyecek olması gerek sayım sürecine erken başlanması sebebiyle bu eyaletteki sonuçların 3 Kasım gecesi büyük oranda netleşmesi bekleniyor.
Bir diğer kritik eyalet Pensilvanya'da ise ABD Yüksek Mahkemesi, 6 Kasım'a kadar seçim merkezlerine ulaşan oyların kabul edilmesine hükmetti. Postayla ulaşan oyların sayımına, seçim gününden önce başlanamayacak eyalette, sonuçların büyük ihtimalle gecikmesi bekleniyor.
Seçim sonuçlarının kafa kafaya çıkması durumunda, Florida'nın 29, Pensilvanya'nın ise 20 Seçiciler Kurulu Delegesi, muhtemelen seçimlerin kaderini belirleyecek.
Diğer kritik eyaletlerden Wisconsin ve Arizona'da, 3 Kasım'dan sonra ulaşan oy pusulaları kabul edilmezken; Kuzey Carolina 6 Kasım'a, Michigan'da ise 17 Kasım'a kadar ulaşan oy pusulaları geçerli sayacak.
Kuzey Carolina ve Arizona'da oyların sayım işlemine seçimlerden 14 gün önce başlandı ancak Michigan ve Wisconsin'de oyların sayımı, seçim gününe kadar mümkün olmayacak.
Seçiciler Kurulu bakımından Michigan'ın 16, Wisconsin'in 10, Kuzey Carolina'nın 15, Arizona'nın ise 11 delegeye sahip olması, tüm bu eyaletleri yeni başkanın belirlenmesi noktasında hayli önemli konuma taşıyor.
74 milyonu aşkın seçmen erken oy kullandı
Yakın tarihteki seçimlere bakıldığında, sandığa gitme oranının yüzde 55'ler seviyesinde gerçekleştiği ülkede, bu yıl sandık başında ya da posta yoluyla kullanılan erken oyların sayısındaki kayda değer artış dikkat çekiyor.
Ülkede 74 milyonu aşkın kişi, halihazırda oyunu kullanmış durumda. Bu kişilerin 49 milyondan fazlasının posta yoluyla, 25 milyondan fazlasının da seçim merkezlerine giderek sandık başında oyunu kullandığı belirtiliyor.
ABD'de sadece erken kullanılan oylarla 2016'daki toplam kullanılan oy sayısının 3'te 1'inden fazla olması ve Cumhuriyetçi seçmenlerin büyük oranının oy için 3 Kasım'ı beklediği göz önüne alındığında, bu yılki seçimlere katılımın yüzde 65 seviyesini bulabileceği tahmini yapılıyor.
Beyaz Saray’a giden yol 270 delegeden geçiyor
ABD'de başkanlık seçimlerinde en fazla oyu alan aday değil en fazla delegeyi kazanan aday, başkanlık koltuğuna oturuyor.
"Delegeler Kurulu" (Electoral College) adı verilen sistemde, her eyalete farklı ağırlıklarla dağıtılmış toplam 538 delege bulunuyor. Bu sayının yarıdan 1 fazlasına, yani 270 delegeye ulaşan aday, başkan olmaya hak kazanıyor.
2016'daki son seçimleri kazanan Trump 304 delegeye ulaşmış ancak rakibi Hillary Clinton, Trump'tan yaklaşık 3 milyon daha fazla oy almıştı.
3 Kasım'dan sonra ABD'yi nasıl bir süreç bekliyor?
ABD'de seçim süreci, esasen seçim gününden sonra da uzun bir süreyi kapsıyor.
Seçim sonuçlarının gecikmesi durumunda, sonraki aşamalar için Anayasa ve kanunlarla belirlenmiş bazı tarihlerin değiştirilmesi söz konusu olmadığından, bu durum da beraberinde yeni bir kaos getirebilir.
Tarihler, eyaletlere göre farklılık gösterse de tüm eyaletlerin 10 Kasım-11 Aralık'ta seçim sonuçlarını resmen onaylaması gerekiyor.
Tüm eyaletler, 8 Aralık'a kadar tüm oyları sayıp, hangi adayın delege oyu kazandığına karar vermek zorunda.
14 Aralık'a kadar her eyaletin Seçiciler Kurulu üyesi, başkan adayına oyunu verip, bu oyları Washington'a göndermeli. Gönderilen oyların en geç 23 Aralık'a kadar ABD Kongresine ulaşması gerekiyor.
3 Kasım'da yapılacak seçimlerde seçilen Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri, 3 Ocak'ta yemin ederek görevlerine başlayacak.
6 Ocak'ta ise hem Temsilciler Meclisi hem de Senato Üyeleri, Temsilciler Meclisi Genel Kurulu salonunda bir araya gelecek.
Aynı zamanda Senato Başkanı da olan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in başkanlığında, Kongre'nin her iki kanadından birer temsilcisi eyaletlerden gelen oyları alfabetik sıraya göre okuyup sayacak. Bu süreç tamamlandıktan sonra kendisine teslim edilen sonuçları Pence, resmi olarak duyuracak ve varsa itirazları dinleyecek.
Tüm bu takvimin normal olarak işlemesi durumunda, ABD'nin yeni başkanı 20 Ocak'ta düzenlenecek yemin töreniyle görevine resmen başlayacak.