ABD'nin Minneapolis kentinde, George Floyd'un polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan protestoların 3'üncü gününde polis merkezi binası ateşe verildi. Polis şiddetine karşı eylemler diğer eyaletlere de yayılırken, ABD Başkanı Trump, protestolara katılanları tehdit etti.
George Floyd adlı siyahın polis tarafından öldürülmesinden sonra Minneapolis'in 3. bölgesinde salı günü başlayan protestolarda, polis merkezine girenler binayı ateşe verdi. Polisin daha önce kurduğu barikatı aşan yüzlerce kişinin binaya girdiği, polise ait materyalleri kendi aralarında dağıttığı ve daha sonra binayı ateşe verdiği anlar bazı sosyal medya hesapları tarafından canlı olarak yayımlandı.
Bu sırada etrafta pozisyon alan polislerin, binlerce kişinin bulunduğu kalabalığa yoğun şekilde göz yaşartıcı gaz ile müdahale ettiği görüldü.
"ACİL DURUM" İLAN EDİLDİ, ULUSAL MUHAFIZLAR SOKAĞA İNDİ
Öte yandan Minnesota Valisi Walz, bir basın toplantısı ile eyalet genelinde acil durum ilan ettiğini ve eyaletin Ulusal Muhafız Birliğini aktive ettiğini duyurdu.
İki gündür devam eden protestolarla mücadelede bölge polisinin yetersiz kalması üzerine Ulusal Muhafızları harekete geçirdiğini söyleyen Vali Walz, “Personel ekipmanları tedarik etmek ve mevcut durumu iyileştirmek için bu kararı haldık” dedi. Açıklama sonrası orduya bağlı Ulusal Muhafızlar şehirde konuşlandırıldı.
PROTESTOLAR DİĞER EYALETLERE YAYILIYOR
Floyd'un ölümü üzerine başlayan protestolar diğer bazı eyaletlere de yayılıyor. Memphis'te polis binasının dışında toplanan kalabalık, "Adalet yoksa barış da yok" şeklinde slogan atarken, Los Angeles'ta da protestocuların bir otoyolu kapattığı kaydedildi.
Reklam
Ohio eyaletinin Columbus kentinde de polis şiddeti protesto edildi. Eyalette çıkan Columbus Dispatch gazetesi, Columbus'ta 400 kadar kişinin şehrin ana caddelerindeki kavşakları saatlerce kapattığını yazdı. Columbus polisi ve Ohio Karayolu Devriyesi ise konuyla ilgili açıklama yapmadı.
NEW YORK'TA POLİS ŞİDDETİ PROTESTOSU
Manhattan’daki Union Meydanı'nda toplananlar da ellerinde “Siyahilerin hayatı önemli” (BlackLivesMatter) yazılı dövizler taşıyarak 'Nefes alamıyorum' (I can't breath) şeklinde siyahilere yönelik polis şiddetini sembolize eden sloganlar attı.
Sosyal medyadan yapılan paylaşımlarda, Union Meydanı'ndaki gösterinin akşam da devam edeceği belirtilirken, bugün ve yarın da kentin değişik yerlerinde gösterilerin düzenlenmesinin beklendiği kaydedildi.
ŞİDDETE SESSİZ KALAN TRUMP PROTESTOLARA KATILANLARI TEHDİT ETTİ
ABD Başkanı Donald Trump ise Floyd'un polis şiddetiyle öldürülmesinin ardından Minneapolis'te başlayan gösterilerin şiddet olaylarına dönüşmesinin ardından kentin belediye başkanını ve protestolara katılanları tehdit etti.
Trump, Twitter üzerinden “Arkama yaslanıp Amerika'nın muhteşem şehri Minneapolis'e olanları izleyemem. Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey, elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim. Bu eşkıyalar, George Floyd'un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Waltz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir” dedi.
TWTTER’DAN TRUMP'IN PAYLAŞIMINA "ŞİDDETİ YÜCELTME" UYARISI
Sosyal paylaşım sitesi Twitter, ABD Başkanı Donald Trump'ın Minneapolis kentinde siyahi Amerikalı George Floyd'un polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesinin ardından yaşanan protestolarla ilgili paylaşımına uyarı notu koydu.
Mesajın akış sayfasında doğrudan görüntülenmesini engelleyen ve "Göster" butonu ekleyen uyarı notunda, "Bu paylaşım, şiddeti yüceltmeye yönelik Twitter kurallarını ihlal etmiştir ancak Twitter, kamu yararının söz konusu olduğunu değerlendirdiğinden paylaşımı erişime açık bırakmıştır" ifadesi yer aldı.
POLİS HAKKINDA 20'YE YAKIN ŞİKAYETTE BULUNULMUŞ
ABD'nin Minneapolis kentinde siyahi George Floyd'un ensesine diziyle bastıran polis memurunun, 19 yıllık kariyeri boyunca 2 kişiye ateş açtığı ve hakkında 20'ye yakın şikayette bulunulduğu bildirildi. Minneapolis Belediye Meclisi kayıtlarına göre, geçmişte bir gece kulübünde fedailik de yapan 44 yaşındaki Derek Chauvin, 2006 ve 2008 yıllarında polisin müdahale ettiği olaylarda 2 kişiye ateş açtı. Chauvin'in 2006'da namlusu kesilmiş pompalı tüfekle kendilerini hedef alan bir şüpheliye ateş açan 6 polis memuru arasında yer aldığı belirtildi.
Bir bıçaklama olayının zanlısı olan Wayne Reyes'in açılan ateşte hayatını kaybettiği, soruşturma kurulunun, polislerin güç kullanımını haklı bulduğu kaydedildi.
Bundan iki yıl sonra 2008'de Chauvin'in polisin aile içi şiddet olayına müdahalesi sırasında Ira Latrell Toles'u vurduğu ifade edildi.
Kayıtlar, Chauvin hakkında 17 şikayette bulunulduğunu, 16'sında disiplin soruşturmasına gerek duyulmadığı, birine iki kınama cezasının verildiğini ortaya koydu.
"NEFES ALAMIYORUM" FERYADI, POLİS ŞİDDETİNİ GÜNDEME TAŞIDI
46 yaşındaki George Floyd, önceki akşam, dolandırıcılık şüphesiyle Minneapolis’te polisler tarafından gözaltına alınırken, bir polisin uzun süre ensesine diziyle basmasından dolayı dakikalarca "Nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı.
Floyd'un, olay yerine gelen acil sağlık ekipleri tarafından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği belirtilirken, yoldan geçen vatandaşların cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler sosyal medyada paylaşılmıştı.
POLİS ŞİDDETİYLE ÖLDÜRÜLEN KADIN İÇİN DÜZENLENEN EYLEMDE ATEŞ AÇILDI
ABD'nin Kentucky eyaletinde Louisville kentinde mart ayında evinde polis tarafından öldürülen siyahi Breonna Taylor için adalet talebiyle düzenlenen eylem sırasında ateş açıldı.
Louisville polisi, gösteri sırasında açılan ateşte 1'i ağır en az 7 kişinin yaralandığını, bazı kişilerin gözaltına alındığını açıkladı.
Polis Sözcüsü Lamont Washington, Associated Press ajansına e-postayla yaptığı açıklamada, ateşin emniyet mensuplarınca açılmadığını iddia etti. Yaralananların ise sivil olduğu belirtildi.
Acil servis teknisyeni 26 yaşındaki Taylor, 13 Mart'ta Louisville narkotik birimi dedektifleri tarafından evinin ön kapısında 8 kez vurularak öldürülmüştü.
Taylor'ın evinde uyuşturucu madde bulunmamış ve ailesi mayıs başında polise dava açmıştı.