Avrupa'nın sağ popülist partileri, bloğun kendisiyle nasıl başa çıkılacağı konusunda çok farklı görüşleri olsa da, Avrupa Birliği (AB) ile ilgili temel bir şüpheciliği paylaşıyorlar. İşte bilmeniz gerekenler:
Almanya - Almanya İçin Alternatif (AfD)
Sağ popülist AfD, geçen hafta gerçekleştirilen parti kongresinde AB konusundaki tutumunu belirledi.
AfD’nin Avrupa Parlamentosu seçimleri için hazırlamış olduğu yeni manifestoda Almanya’nın Euro para birimini terk edip Alman Markı'na geri dönmesi gerektiği savunuluyor. AfD’nin bulunduğu bu Avrupa-şüpheci pozisyon, 2013 yılında Brüksel’in Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz sonrasında Yunanistan'ı kurtarmaya çalışmasına doğrudan bir protesto olarak kurulan partinin kökenlerine kadar götürülebilir.
Ancak partinin tutucu görüşteki üyelerinin yoğun çabalarına rağmen, AfD Almanya’nın AB'den tamamen çıkmasını talep etmekten vazgeçti. Riesa'daki parti konferansında konuşan parti lideri Alexander Gauland, "Dexit (Deutschland-exit) fikrini kim gerçekleştirmek istiyorsa kendisine şu soruları sorması lazım: Bu bir ütopya değil mi ve daha gerçekçi olmamız gerekmez mi? " dedi.
Bu uzlaşma partinin, AB’nin ekonomik işbirliği açısından güçlenmesi gerektiği fikrini desteklerken, ortak savunma ve dış politika alanlarında derinleşmeye karşıt olduğu anlamına geliyor.
Ulusal Cephe (Fransa)
Listedeki en eski aşırı sağ partilerden olan Ulusal Cephe (FN), AB konusunda geçmişten günümüze farklı pozisyonları belirledi. Başlangıçta Avrupa yanlısı bir parti olan FN, 2000’li yılların başında parti lideri Jean-Marie Le Pen'in, Fransa'nın AB’den ayrılması ve frang para birimine geri dönmesi çağrısında bulunmasıyla konumunu değiştirdi.
Le Pen’in başında olduğu FN belki de, Brüksel’in globalist bir demokrasi karşıtı komplo projesi olduğu fikirleri ile AB’yi karanlık bir "dünya hükümeti" ve hatta "Yeni Dünya Düzeni" fikirleri ile bağdaştıran ilk büyük partiydi.
Partiyi ana akıma başarıyla geçiren kızı ve halefi Marine Le Pen (Fransa’nın 2014’teki Avrupa Parlamentosu seçiminde oyların yüzde 25’ini aldı), AB’nin tamamen ortadan kalkmasını istemiyor ancak birliğin sağladığı özgürlüklerden birinin kaldırılmasını istiyor. Avrupa sınır kontrollerinin eski haline getirilmesini isteyen Le Pen buna ek olarak Schengen serbest dolaşım düzenlemesinin de kaldırılmasını talep ediyor.
Kuzey Ligi - İtalya
Kuzey Ligi partisi yavaş yavaş bölgesel kökenlerinden sıyrılarak itirazlarını İtalya genelinde yapmaya başladı. Partinin başında ise Roma hükümetinde hem Başbakan Yardımcısı hem de İçişleri Bakanı görevlerinde bulunan Matteo Salvini bulunuyor.
Ayrıca bir zamanlar "insanlığa karşı suç" olarak nitelendirdiği AB ve Euro’ya karşı sert eleştirileri ile tanınan Salvini’nin liderliği, partiyi Avrupa-şüpheciliği perspektifine daha da yaklaştırdı. Kuzey Ligi partisi, 2007 yılında imzalanan ve AB’nin anayasal temeli olarak nitelendirilen Lizbon Anlaşması lehine oy verirken, Salvini ve partinin diğer önemli figürleri İtalya'yı birlikten çıkmaya çağırdı.
Yine de bu, partinin AB konusundaki resmi görüşü olarak nitelendirilmiyor ancak Salvini’den önceki lider Roberto Maroni tarafından desteklenen Avrupa Komisyonu başkanının doğrudan seçilmesi ve Avrupa entegrasyonunun hızlandırılması gibi politikalarda belirgin bir değişiklik olduğu aşikar.
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi -Birleşik Krallık
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP), 1991 yılında yalnızca AB’ye ve AB’nin regülasyonlarina karşı çıkmak amacıyla kuruldu. 2010-2016 yilllari arasında parti liderliğini üstlenen Niger Farage, Brexit’in oluşmasına yol açan harekete partisiyle birlikte öncülük etti. UKIP, AB’nin temelde demokratik olmadığı konusunda ısrar etmeye devam ediyor ve birliğe karşı olan muhalefetini -özellikle AB’nin Birleşik Krallik’a göçmenlerin girmesine izin verdiği algısını kullanarak- Avrupa’daki diğer tüm partilerden daha sert şekilde sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıllarda başka konulara da odaklanmış olmasına rağmen, UKIP’in ana politikaları hala AB ile olan ilişkilere göre şekilleniyor.
Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) - Macaristan
Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın partisi de, 1998 yılında kurulmasından bu yana Avrupa konusunda savunduğu görüşlerini değiştirdi. Kurulma aşamasında Avrupa entegrasyonunu destekleyen bir öğrenci hareketi olarak başlayan ve 2004'te Macaristan'in AB’ye girmesi için kampanya yürüten parti daha sonrasında AB konusundaki duruşunu değiştirdi. Orban’ın partisi o zamandan beri giderek daha muhafazakar ve AB karşıtı hale geldi.
Ancak buna ve üyelik kriterlerinin Macaristan tarafından ihlal edilmesine karşı AB’nin yürüttüğü onlarca işleme rağmen, Orban'ın giderek otoriterleşen hükümeti bloktan ayrılma konusunda hiçbir adım atmadı.
Hukuk ve Adalet Partisi (PİS) - Polonya
Polonya’da iktidarda bulunan muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi, Avrupa entegrasyonu ve Brüksel karşıtı bir pozisyon alırken, ABD ile daha yakın bir ilişkide olmayı tercih ediyor.
Partinin milliyetçi eğilimleri, özellikle 2015 yılında Avrupa’ya mülteci akını olurken, Brüksel’in Polonya ve Macaristan’a göçmen kotası koyma girişimleri nedeniyle giderek arttı. Sonrasında, parti lideri ve eski Başbakan Jaroslaw Kaczynski, partisinin Macaristan'daki Orban ile ittifak içinde olduğunu açıkça ilan etti.
Özgürlük Partisi - Hollanda
Görüş olarak Birleşik Krallık'daki Bağımsızlık Partisi’ne yakın olan Özgürlük Partisi, Hollanda parlamentosundaki en büyük ikinci parti konumunda ve kuruluşundan bu yana her zaman AB’den çekilme yanlısı politikalar izledi. UKIP gibi Özgürlük Partisi de Polonya ve Romanya gibi AB üyesi Orta Avrupa ülkelerine olan göçmen akınından Brüksel'i sorumlu tutuyor.
Partinin savunduğu diğer başlıklar arasında Euro para biriminin terk edilmesi, Avrupa Parlamentosu’nun kaldırılması ve hiçbir AB faaliyetinde işbirliğinde bulunulmaması gibi konular yer alıyor.