T.C.Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Yiğit Bulut’un bu ilk açıklaması değildir. Bu son açıklamalarındaki cümleler altı çizilecek niteliktedir.
Türkiye’nin son zamanlarda çalkantılı bir şekilde devam eden ve iptali noktasına gelen Avrupa Birliği sürecine değinen Bulut,
1- “Kıbrıs’ta illegal bir şekilde kurulmuş o Kıbrıs Rum kesiminin hali nice olur o bir soru işareti. AB’nin Ege’deki varlığı nice olur o bir soru işareti. AB’nin Karadeniz ve Akdeniz’deki hali nice olur o bir soru işareti”
2- Kıbrıs adasına Avrupa Birliği bayrağı çekip Schengen vizesiyle mi gideceğiz? Şehitlerimizin ruhu bizi affetmez. Normali KKTC topraklarının Türkiye’nin bir vilayeti olmasıdır. Türkiye’nin deniz aşırı bir vilayetidir.
3- “Bir plakası olur bir valisi olur. Ha orda bir Cumhurbaşkanı olur, Başbakanı olur, Meclisi olur… Masraflarını Türkiye ödüyor sonuçta. Kimse bana hikaye anlatmasın. AB oraya para ödemiyor bize de 1 Euro bile vermiyor. Kıbrıs’a suyu biz veriyoruz, Rumlara da biz veriyoruz, elektriği de biz veriyoruz. Türkiye kendi yoluna gitsin kendi projelerini uygulasın bir süre sonra Rumlar da Yunanistan da Türkiye ile iş yapmak için yanımıza gelirler.“
Kıbrıs’da illegal olarak kurulduğunu iddia ettiği AB üyesi olmuş ve TC’nin da resmi olarak birlikte hareket ettiği. Onun dönem başkanı olduğu dönemde tüm toplantılara resmi olarak katıldığı, Türkiye’de düzenlenen Akdeniz olimpiyatlarına resmi bayrağı ile katıldığı buna karşı KKTC’den giden atletlere katılma izni vermediği Güney Kıbrıs’dan mı bahsediyor. KKTC’de tek resmi maç değil dostluk maçı bile yapamayan Tüm TC takımlarının uluslar arası maçlar oynadığı Güney Kıbrıs’dan mı bahsediyor.
KKTC topraklarının Türkiye’nin bir vilayeti olası gerekir derken. Neden 1983’de kurulan KKTC’nin tanınması veya bir TC vilayeti olması hususunda bu güne kadar bırakın hiçbir girişim yapmamayı Güney Kıbrıs dediği ülkenin Kıbrıs Cumhuriyeti temsil ederek tek başına AB üyesi olmasına onay verdiler.
Geçmişte Başbakanımıza ‘’Maaşın kaç’’ sorusunu basının önünde sorup bizleri aşağılayan bir zihniyete beklenen cevapların verilmediğini üzülerek yaşadık. Şimdi yine ayni tutum içerisinde ‘’AB oraya para ödemiyor Masraflarını biz ödüyoruz, suyunu, elektriğini biz veriyoruz’’diyerek KKTC’den ne kadar haberdar olduğunu anlatan bu zata gerekli tepki verilmelidir.
Bu zat Türkiye Cumhurbaşkanının Baş danışmanıdır.Kendi görüşlerini değil Cumhurbaşkanının görüşlerini yansıtmaktadır.
Bu görüşler Türkiye Cumhurbaşkanının görüşleri ise neden Kıbrıs’ta Annan planından sonra Kıbrıs’ta çözüm süreci tıkanmışken Adaya o zamanki Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu göndererek Onbir Şubat belgesinin imzalanmasını Eroğlu ve kabinesinden istemiş ve imzalanmasını sağlamıştır.
Şimdi bu Başbakan bütün bunları çöpe attık. Deyip adanın vilayet olmasını talep etmektedir.
Unutmasın ki Kıbrıs Türkü ne İngiliz’in ne Rum’un ne de bir başka ülkenin Egemenliğini kabul etmemiştir. Ana vatan dediği Tür iye’nin fetihçi zihniyetini da kabullenmemektedir. Kendi Ülkesinde AB’ye karşı talep ettiği referandumu Kıbrıs’ta bunca nüfus artışına rağmen bir referandumla ‘’Vilayet olmak ister misiniz’’sorusu ile yaparsa kesinlikle ‘’Hayır’’çıkacağını da bilmesi gerekir.
Sabrımızın ve tahammülümüzün bir sınırı vardır. Yiğit Bulut söyledikleri ile bu tahammül sınırlarımızı zorlamaktadır. Kıbrıs Türk halkının haysiyetiyle oynamak kimsenin hakkı ve haddi değildir.
Bu açıklamaya gerek Cumhurbaşkanı gerek Hükümet gerekse KKTC Meclisi gerekli cevabı vermelidir.