AB topluluğu -Türkiye mutabakatı sonrası,AB üyesi ülkeler ile sağlanan vize muhafiyeti kapsamında 40 yılı aşkın süredir Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasında devam eden sıkıntılı siyasi sürecin normalleşme dönemine girebileceği ihtimalleri üzerinde konuşup duruyoruz.
Ve/fakat aynı coğrafya üzerinde yaşayan halklar olarak, Kıbrıslı yurttaşlar olarak bizler bir türlü normalleşme düzenini tesis edemiyoruz.
Şöyle ki, AB-Türkiye anlaşması ile ortaya çıkan yeni durumda, kuvvetle muhtemel çok kısa bir süre sonra Türk vatandaşları Yunanistan üzerinden ya da Avrupa’nın farklı ülkelerinden vizesiz Kıbrıs’ın Güney’ine gidebilecekler.
Aynı şekilde Kıbrıslı Rumlar da ister Ercan’dan isterse başka ülkelerden Türkiye’ye vizesiz gidebilecekler.
Bu gidiş gelişlerde şu an için direk ulaşım söz konusu değil.
Ha bunun da aşılması gerekmez mi?
Elbette gerekir.
Fakat bunun için öncelikle Kıbrıs’ta bir çözümün gerçekleşmesi şart gibi görünüyor.
Umarım o süreçleri de yaşarız.
Lakin burada asıl dikkat çekmek istediğim konu şu;
Madem diyorum Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti ( Güney Kıbrıs) arasında bir normalleşme sürecine gidilmesi öngörülüyor, bu sürece Kuzey Kıbrıs olarak, Kıbrıslı Türkler olarak bizler de katkı yapalım.
Ve müzakere masasına bir öneri götürelim.
Diyelim ki, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Türk kökenli Kuzey Kıbrıs yurttaşı olan insanların da Güney’e sorunsuz geçmesini sağlansın.
Onlara bu insanlık ayıbını artık yaşatmayalım.
Bu yanlışı gelin birlikte düzeltelim diyelim.
Sonuç itibarı ile bu konumda bulunan yüzlerce yurttaşımız var bu coğrafyada.
Bu insanları hiçbir bakış açısı yok sayamaz.
Görmezden gelenez.
Ve muhtemel bir anlaşmadan sonra bu insanlarımız da kurulması öngörülen yapının birer yurttaşı olacaklar.
Kıbrıslı olarak tarihteki yerlerini alacaklar.
Bu gerçeklikten hareketle, hiçbir hakkın hukukun savunamayacağı doğru olmayan bu yanlış uygulamanın ortadan kaldırılması müzakere sürecine de olumlu katkı yapacaktır.
Bugün kalkmaz dediğimiz tabular birer birer ortadan akıl yolu ile kaldırılırken, olmaz dediğimiz politikalar birer birer ortak akıl yaratılarak hayata geçirilirken adada böylesi bir hamlenin olumlu sonuçlar doğuracağı çok açıktır.
Sonuç olarak bugün yaşanan gelişmeleri de önümüze koyduğumuz zaman, gördüğümüz zaruriyetin adada mutlak bir çözüme ihtiyaç duyulduğudur.
Zira böylesi koşullarda yürütülen ilişkilerde en önemli unsur, karşılıklı güvenin birlikte tesis edilmesidir.