- Bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Neden aday oldunuz? Ne yapmayı planlıyorsunuz?
1989 yılında Lefkoşa’da doğdum. 2007 yılında KKTC Sözel birincisi olarak ODTÜ Ankara’ya girdim. Tarih bölümündeki lisans eğitimimi 2012’de tamamladım. 2012’de kısa süreliğine Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın bir projesinde yer aldıktan sonra 2013- 2014 arasında özel bir finans şirketinde çalıştım. Çalışma hayatıma 2015’e kadar özel bir bankanın ticari temsilcisi olarak devam ettim. 2016-2020 yılları arasında özel bir sanayi şirketinde yönetici olarak çalıştım. 2020’den beridir Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nda çalışıyorum. EL-SEN’de Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi olup Eğitim Sekreterliği görevime devam etmekteyim. İyi derecede İngilizce biliyorum. Evli ve üç yaşında bir çocuk babasıyım.
Siyasete TDP’den gelen kontenjan adaylığı teklifi ile girdim. Partinin etkili ve yetkili kişileri sendikal yaşamım içinde yaptığım bazı yayınları takip etmişler ve beğenmişler. Emek ve barış dilini kullanmamdan ötürü parti içerisinde faydalı birisi olacağımı düşünmüşler. Bana adaylık teklif ederek sesimi daha geniş bir ekosisteme duyurmama yardımcı oldukları için gururlu ve müteşekkirim. Partiye yakışan genç ama olgun ses olacağım.
Siyasetteki temel hedefim imtiyaz sahibi kesimin temsilcilerinden yasama organımızı kurtarmaktır. Adeta başıboş yönetilen ülkemizin siyasetini aydınlatmak istiyorum. Dolaylı vergiler ile ezilen ve sosyal devletle karşılaşmayan geniş toplum kitlelerinin meclisteki sesi olmak istiyorum. Asgari ücretlinin, sırtı yerden kalkmayanların nefesi olmak istiyorum. Barış ve emek dilini kullanan tüm kesimleri bir araya getirmek istiyorum. Toplumsal uzlaşı ve hoşgörünün temsilcisi olmak istiyorum.
- Seçilirseniz ülke ve aday olduğunu bölge için yapmayı planladıklarınız nelerdir?
Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan insanların en büyük sorunu uluslararası tanınmamışlık ve ambargolardır. Bunu aşmanın en makul yolunun federasyon ve Avrupa Birliği’ne üye olmak olduğunu düşünen taraftayım. AB değerlerine inanan insanları tek çatı altında toplamak ülkemiz adına güttüğüm ütopyamdır.
Anayasamızdaki Geçici 10. Madde ve onunla ilintili olan tüm yasaları kaldırmak ve yeniden şekillendirmek istiyorum. KKTC denizaşırı medya kuruluşlarının gündeminde yolsuzluk, adam kayırma, şantaj, vergi kaçırma, uyuşturucu ticareti ve yasadışı bahisçilik ile anılan bir ülke haline gelmiştir. İmtiyaz sahibi kesim adeta mafya düzeninde görülen ilişkilerle ülke siyasetini kilitlemiş durumdadır. Bu düzene başkaldırıyı tetikleyen parmak olmak istiyorum.
Ekonomik olarak bu toplumu refaha ulaştırmak istiyorum. Ara eleman yetiştirilmesi, sınır kapılarının artırılması, yerli üreticilerin desteklenmesi, dijitalleşmenin artırılması, toplumumuzun çok küçük bir azınlığını oluşturan ultra zenginlerden vergiler alınması, tüm ayrıcalıklardan faydalanan özel üniversite ve kumarhanelerden daha çok vergi alınması gibi gerçekçi yaptırımların sözcüsü olmak istiyorum.
Zorunlu askerliği kaldırmak istiyorum. Askerlik, Kıbrıs’ın hem güney hem kuzey tarafındaki gençlerin senelerine mal olmaktadır. Silahaltına girmek istemeyen gençler ya okulu uzatarak ya da yurtdışına giderek çare aramaktadır. Adadaki tüm gençlerden erkek kadın fark etmeksizin seneler çalınmaktadır. Ben babasız ve nispeten zayıf aile ilişkileriyle büyümüş biriyim. Askerliğimi Maliyeci Asteğmen olarak yapmama rağmen kayıp yılıma ve kazanamadığım maaşa çok üzülüyorum. Aile kurmamdan tutun da, iş hayatına atılmama ve hatta bir dönem ekonomik olarak sıkışmama sebep olan bu düzen terbiyecisini artık kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum. Tüm vicdani retçi cenahı örgütlemek ve onlara yol gösteren olmak istiyorum.
Eğitimden sağlığa yalnız kaldığımız bu salgın döneminde TDP’nin sosyal devlet anlayışını selamlıyorum. Siyasette sosyal devletin, adaletin ve huzurun sesi olmak istiyorum.
Bölgem olan Lefkoşa için herhangi bir planım bulunmamaktadır. Zaten Lefkoşa’da partimizin en dinamik, en gözde isimlerinden Sn. Mehmet Harmancı tarafından sürdürülen paylaşımcı, demokrat ve sosyal bir belediyecilik vardır. Kendisi ile görüşmeden Lefkoşa hakkında söylemde bulunmam parti disiplinine aykırıdır.
- Ekonomi, sosyal, kültürel ve çevresel yaşam ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Ekonomimiz şüphesiz zor durumdadır. TDP’nin yukarda bahsettiğim gibi muhtelif çözümleri bulunmaktadır. Köklü değişikliklere ihtiyacımız olduğu ortadadır. Euro’ya geçme veya ona endeksli düzen kurma tartışmalarını selamlıyorum. Fakat seçime çok az bir zaman kala gündeme getirilmesini manidar buluyorum. Kayıt dışılığı ve yasadışılığı azaltmak tüm emek ve barış dilini kullananların hedefi olmalıdır.
Sosyo-kültürel yaşamımızı birlikte değerlendirmek istiyorum. Özellikle Güney Kıbrıs ile daha yakın ilişkiler kurulması gerektiğine inanıyorum. Sınır kapılarımız açıktır. Güneyliler kuzeye alışverişe, kuzeyliler ise güneye çalışmaya gitmektedir. Sınır kapılarının artırılmasının iki toplumlu ilişkileri organik olarak artıracağına inananlardanım.
Çevresel yaşamımız ile ilgili gerekli mevzuatların var olduğunu düşünüyorum. Ancak mevcut yasaların uygulanması konusunda büyük denetimsizlikler olduğuna inanıyorum. Güngör Çöplüğü ’nün yanıp Lefkoşa ve civarını zehre boğduğu, her sene çirkef kokusunun şehrimizi sardığını, hem Teknecik hem Kalecik santrallerinde filtre olmaması ve daha nice felaketler kötü idareden kaynaklanmaktadır. Yurdunu seven bizlerin yasaları uygulaması yeterli olacaktır.
- Kıbrıs sorununun nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz? Sizce neler yapılmalı?
Biz barış ve emek dilini kullananlar bir araya gelmeli ve lobi faaliyetleri yapmalıyız. Belki İsveç, Norveç gibi ülkeleri aracılığa davet etmeli ve yardım talep etmeliyiz. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan tüm kesimleri daha büyük düşünmeye sevk etmeliyiz. Kıbrıs sorununun çözümünde taraflar olan Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan, Türkiye, KKTC ve İngiltere’nin üst bir kurulla toplanmasını sağlamalıyız. Buradaki samimiyetin seçimlerden bağımsız hale getirmeye çalışmalıyız. Tam barışa yaklaştığımız dönemlerde mevzubahis ülkelerde seçimler aracılığı ile felsefe değişikliği olmasından ve bir türlü senkronize çalışmamasından bıkmış bir gencim.
- Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir yol yöntem izlenmeli?
Şüphesiz Türkiye ile ilişkiler kişilikli bir hale gelmelidir. Ankara’daki hükümetlerin kendi ideolojilerine göre KKTC’yi şekillendirmeye çalışmasından çok sıkılmış biriyim. Güneye kılıç, parmak sallayan Atatürk heykellerinden tutun da, Külliye yapılmasına kadar tüm dış yaptırımları reddeden biriyim. Biz emek ve barış dilini kullananlar mevcut Ankara rejimi değişmeden önce lobi faaliyetleri ile CHP, İYİ Parti ve HDP’yi Kıbrıs’ta federasyon ve Avrupa Birliği değerlerine yaklaştıracak felsefeye inandırmalıyız. En azından bir akım yaratacak, bir duruş sergileyecek niyette olduğumuzu ispatlamalıyız. Bunları yaparken kucaklayıcılığımızdan asla taviz vermemeliyiz. Anadolu halkının yavru vatan söylemine sıkışmasını engellemeliyiz. Onların önyargılarını aşmayı planlamalıyız.