TRABLUS - Haber İzlenim - Assed Baig Yoksulluğun, çatışmaların ve umutsuzluğun insanca yaşamayı olanaksız kıldığı ülkelerinden Libya'ya çalışmaya gelen Afrikalı siyahiler, umutla geldikleri bu çöl ülkesinde bir başka insanlık dramının tam ortasına düşüyor. Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Assed Baig, daha güvenli ve daha iyi bir yaşam umudu ile Libya üzerinden İtalya'ya geçmeye çalışan ancak insan tacirlerinin eline düşen Afrikalıların arasına girerek yaşadıkları sefalete tanıklık etti. Muammer Kaddafi'nin devrilmesi sürecinde siyahi Afrikalıların rejimi desteklediği ve Kaddafi için savaştıkları düşünülüyordu. Oysa bu tam olarak gerçeği yansıtmıyordu, çoğu hapse düşüyor ya da öldürülüyordu. Kimi siyahi Afrikalılar o dönemde ülkeden kaçmayı başardıysa da rejimin devrilmesiyle geri dönüşler başladı. Kıtanın çeşitli ülkelerinden Libya'ya gelen siyahilerin başlıca sorunu, bu ülkede karşılaştıkları ırkçı tutum. En liberal ve açık görüşlü Libyalılar dahi ayrımcı tavırlarla karşılıyor göçmenleri. Bu ayrımcılık örneğin, siyahilerin "kirli" olduğu ve "temizliği sevmedikleri için bulundukları yeri kirlettikleri" gibi acımasız önyargılarla ortaya çıkabiliyor. Libya'ya çalışmaya gelen ya da Libya üzerinden Avrupa'ya geçme hayali kuran göçmen işçilerin bazıları, yasa dışı yollarla bu ülkede kalıyor. Burada ne kadar kaçak göçmen bulunduğu tam olarak bilinmese de sayılarının arttığı gözlemleniyor. Köprünün altında umutsuz bekleyiş Libya'nın Trablus kentinde göçmenler "ağır işçi" arayan işverenlerini bir köprünün altında bekliyor. Köprü onları güneşin yakıcı sıcağından koruyor. Bekleyişleri bazen gün boyu sürüyor. Tozu dumana katarak gelen araçların etrafını saran ve araç camından kendilerini içeridekilere göstermeye çabalayan göçmenlerin çoğunun pasaportunda ülkeye giriş için gereken damga yok, hatta kiminin belgesi dahi bulunmuyor. Nijerya'dan, Çad'dan, Mali'den ya da Gambia'dan gelen kaçak göçmenlerin bir kısmı ailelerine göndermek, bir kısmıysa kendilerini köhne bir tekneyle İtalya'ya götürecek kaçakçılara ödeme yapmak için para biriktirmeye çalışıyor. İnşaatlarda, evlerde, mağazalarda, restoranlarda, ne iş olursa yapıyorlar. Ne maaş garantisi, ne iş güvenliği var. Çalışıyor ancak bazen karşılığını alamıyorlar. Kaçak oldukları için her an polisi kollamak durumunda olan göçmenler, yakalanmaları durumunda, ülkelerine gönderilmeden önce gözaltı merkezlerinde tutuluyor. İnsanlara kötü muamelede bulunulduğu söylenen bu merkezler göçmenlerin korkulu rüyası haline gelmiş. "Burası bizim için güvenli değil" AA muhabirine sıkıntılarını anlatan göçmenlerin en çok yakındığı sorun, güvenlik. Daha geçen hafta bir kaç Nijeryalı'nın Libyalılar tarafından soyulduğundan bahsediliyor. Çaresizlik, "Geceleri burası bizim için güvenli değil, bir sürü insan soyuluyor. Libyalılar telefonlarımızı ve paralarımızı çalıyor " diyen Nijeryalı James'in sesine yansıyor. Göçmenlere karşı işlenen suçlardan bahseden sadece James değil, diğerlerinin aktardıklarından da bunun yaygın bir sorun olduğu anlaşılıyor. Trablus'ta her gün silah sesleri duyuluyor ve insanlar buna alışmış görünüyor. Çoğu Libyalının aksine göçmenlerin kendilerini koruyacak silahı yok. 24 yaşındaki John, "Her zaman endişe içindeyiz. Durum şu anda çok kötü" derken, onu çevreleyen arkadaşları başıyla onay veriyor anlattıklarına. John konuşurken hep gülümsüyor. Zorlu hayatının zorlu anlarını anlatırken bile gülümsüyor, hislerini dile getirmekte zorlanınca ellerinden yardım alıyor. Küçücük odalarda Trablus'ta göçmenler, kiraladıkları küçük odalar ve kulübelerde geçiriyor gecelerini. Oda fiyatları, ayda yaklaşık 200 dinar (150 dolar) tutuyor ve bu miktar çoğu zaman kazançlarının yarısına denk düştüğü için göçmenler odalarını başkalarıyla paylaşmak durumunda kalıyor. Kimi mekanlarsa işçilere işverenleri tarafından sağlanıyor. AA muhabirinin ziyaret ettiği bu dar mekanlardan birinde göçmenler, beton platformların üstüne serdikleri ince şiltelerde yatıyor. Çatı tenekeden, kapı tahtadan yapılmış görünüyor. Tüm sahip oldukları bundan ibaret. Kira ödememeleri, yolculuklarını sürdürmek ya da ailelerine göndermek için para biriktirmelerine yardımcı oluyor. Onlar için bu bir seçenek değil, zorunluluk. Odasını 10 -15 kişiyle paylaştığını anlatan Gambialı Bu Bakr, memleketindeki eşine ve 2 yaşındaki kızına bakabilmek için başka çaresi olmadığı anlatırken, Mali'den 24 yaşındaki Umar İtalya'ya gitmek istediğini söylüyor ve "Tehlikeli olup olmadığı umurumda değil, ailemi doyurmak zorundayım. Desteklemek zorunda olduğum kardeşlerim var, bu benim sorumluluğum" diyerek aktarıyor sıkıntısını. Umar'ın şimdilik parası yok ama kendisini Lampedusa'ya götürecek bir tekneye kapağı atabilmek için en kısa zamanda biriktirebilmeyi ümit ediyor. Kaçakçıların teknesiyle İtalya'nın Lampedusa adasına gidebilmek için en az bin dolar gerekiyor. Umar'ın bu parayı biriktirmesi altı aydan fazla sürebilir. Ürkütücü çöl yolculukları Afrika'nın pek çok ülkesinden Libya'ya yola çıkan göçmenler, geçtikleri her ülke için kaçakçılara para ödüyor. En tehlikelisiyse çöl yolculuğu. Göçmenler çok az yiyecek ve suyla, hayatlarını kaçakçıların ellerine teslim ediyor. Bazen başka yerlere götürülüyor ve Libya'ya geldiklerine inandırılıyorlar. Bazıları çölde hayatını kaybediyor. Bindikleri araçlardan düşüyorlar, şöförler durup bakmıyor bile, hiç birşey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar. Gambialı Osman, Libya'ya ulaşmak için Senegal, Mali, Burkina Faso ve Nijer'den geçmiş. Gambia'dan Libya'ya gelebilmek için yaklaşık 2 bin dinar (1500 dolar) ödemiş. "Libya'ya varmam 10 günü buldu. Zorlu bir yolculuktu. Çok araç değiştirdik ve çoğu gece yollardaydık. Dikkatli olmak zorundaydım, araçtan düşmek ve arkada bırakılmak istemiyordum" diyen Osman'ın amacı Libya'da kalmak ve zamanı gelince ülkesine dönmek. Diğer bütün göçmenler gibi Libya'da yaşamanın zor olduğunu anlatıyor Osman ve ailesini çok özlüyor.