AIDS nedir?
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burcu Saygan Karamürsel, AIDS'i şu sözlerle tanımlıyor: "HIV virüsünün sebep olduğu bir enfeksiyondur. Vücudun bağışıklık sistemine saldıran bir virüs olduğu için, bağışıklık sistemi zayıflayarak, vücut enfeksiyonlara açık hale gelir. Virüs bir kez bulaştıktan sonra, vücuda yerleşir ve kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak bugün mevcut olan ilaç tedavileriyle, hastalığın ilerlemesi engellenebilir."
Türkiye'de 1736 AIDS vakası var
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr Cem Fıçıcıoğlu ise AIDS hakkında şunları söylüyor: "Öncelikle belirtmek gerekir ki HIV pozitifliği ile AIDS farklı kavramlardır. HIV (Human Immunodeficiency Virus – İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) enfekte kan ve kan ürünlerinden, korunmasız her türlü cinsel ilişkiden veya anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum esnasında veya sonrasında bulaşabilen bir virüstür. Virüsü taşıyan kişiler HIV pozitif olarak adlandırılır ve virüs bu kişilerde bağışıklık sistemini güçsüzleştirerek kişinin kolay hastalanmasına neden olur.
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome – Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV pozitif kişilerin bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ortaya çıkan hastalığın ismidir. Kısacası HIV pozitif demek AIDS demek değildir. HIV pozitif olan her birey AIDS tablosuna ilerlememektedir. Ülkemizde 18, 557 HIV taşıyıcısı olup, 1736 AIDS vakası mevcuttur."
AIDS belirtileri nelerdir?
"Belirtilere bakarak AIDS hastalığı tanısı konulamaz. Tanı koymanın en doğru yolu kanda HIV testi yapmaktır. Eğer test sonucu pozitif çıkarsa, her gün alınacak anti-viral ilaçlarla,kandaki virüs seviyesi belli bir miktarın altında tutulabilir.Yani vücuttaki virüs yükü azaltılabilir. Bu durumda yapılacak testlerde virüs saptanamaz, böylece hastalığın ilerlemesi ve başkalarına bulaşması riski engellenebilir" diyen Karamürsel, en yaygın belirtileri sıralıyor:
"HIV virüsü ilk bulaştığında, 2-4 hafta içerisinde grip benzeri belirtiler oluşur. Daha sonra virüsün vücutta belirti vermeden çoğaldığı latent dönem gelir. Hastalar bu evrede 10-15 yıl kalabilir, ancak bazı hastalarda ilerleme daha hızlı olur. Bu evrede virüs yükünü azaltmak için sürekli ilaç tedavisi verilmektedir.
Tedavi almayan hastalarda ise, geç dönemde AIDS hastalığı gelişir. Hastalığın tam açılımı Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromudur. Bu evrede görülebilen belirtiler:
Hızlı kilo kaybı
Gece terlemesi ve tekrarlayan ateş
Aşırı yorgunluk
Koltuk altı, kasık ve boyun lenf nodlarında uzun süreli büyüme
Bir haftadan uzun süren ishal
Ağız, anüs ya da genital bölgede uçuk benzeri lezyonlar
Zatürre
Nörolojik bulgular
Çeşitli cilt lezyonları şeklindedir."
Nasıl teşhis ediliyor?
Cem Fıçıcıoğlu, bu hastalığın teşhis yöntemleri anlattı, "Kişinin kan örneğinden bakılacak bir antikor testi ile HIV taşıyıp taşımadığı anlaşılabilir. Kanda bakılacak olan antikorların saptanabilmesi genellikle virüsle temastan 4-6 hafta kadar sonra mümkün olduğu için, daha erken yapılan testler yanlış negatif sonuç verebilmektedir" dedi.
AIDS olunca vücutta neler olur?
"AIDS; HIV pozitif kişinin tedavi uygulanmaması durumunda bağışıklık sisteminin ileri derecede zayıflaması sonrası ulaşılan en ileri evresinin adı olup sistemik olarak tüm vücutta problemlerle seyreder" diyen Fıçıcıoğlu, "Yorgunluk, kilo kaybı, kalıcı döküntüler, mantar enfeksiyonları, kısa süreli hafıza kaybı, şişmiş lenf düğümleri, bir veya daha fazla enfeksiyonun bir arada bulunması gibi birçok bulgusu mevcuttur.
Vücudun hastalıklara karşı savunmasız olması sonucu uzun süre inatçı ishaller, uçuk ve solunum sistemi ve mukus zarlarının mantar enfeksiyonları, lenfoma, tüberküloz, zatürre ve hatta ensefalit (beyin enfeksiyonu) tablosu oluşabilir" ifadelerine yer verdi.
Bulaşma yolları
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burcu Saygan Karamürsel, "AIDS hastalığı sadece HIV virüsü bulaştığı zaman olur. Bulaşma şekli cinsel ilişki, anne sütü ya da kan yoluyla olmaktadır. Vücut bu hastalığı kendisi yapamaz" diyor ve ekliyor:
Aşağıdaki sıvılar yoluyla bulaş olabilir:
Sperm ya da ejakülasyon (boşalma) öncesi sıvılar
Kan
Rektal sıvılar
Vajinal sıvılar
Anne sütü
Bu sıvılar HIV negatif olan bir kişinin kanına ya mukozadan(rektum ,vajina, ağız ya da penis ucunda bulunan dokulardan) temas yoluyla ,ya açık yaradan ya ortak kullanılan enjektörler ya da yanlışlıkla sağlık personeline enjektör batması yoluyla bulaşabilir.
Virüs anne karnındaki bebeğe bulaşır mı?
Karamürsel, bu virüsün anne karnında bulaşıp bulaşmayacağı sorusuna "Güncel tedaviler sayesinde, hamile kadınların bebeklerine HIV virüsü bulaştırma riski 1990’lardan beri yüzde 95 azalmıştır. Sürekli ilaç kullanımı ile virüs yükü azaltılarak ,virüs miktarı kanda ölçülemeyecek kadar azaltılmış olur.
Hastalar gebelikleri ve doğumları sırasında sürekli ilaç kullanır ve doğum sonrası ilk 6 hafta bebeğe de ilaç verilirse, anneden bebeğe bulaşma riski yüzde birden azdır. Virüs yükü yeterince az olmayan hastalarda, sezaryen doğum, vajinal doğuma göre bebeğe bulaş riskini azaltır. Ayrıca HIV pozitif annelerin bebeklerini emzirmesi de bulaş riski nedeniyle önerilmez" cevabını verdi.
AIDS hangi durumlarda bulaşmaz?
Burcu Saygan Karamürsel, HIV bulaşma riski taşımayan durumları şu şekilde sıralıyor:
Hava ya da su yoluyla
Sivrisinek ya da başka böcek ısırığıyla
HIV pozitif kan bulaşmamış olan tükrük, ter ya da gözyaşı yoluyla
El sıkma, sarılma yoluyla
Aynı tuvaleti kullanarak
Aynı tabak, çatal ya da bardağı kullanarak
Yanaktan öpüşme yoluyla
Çeşmeden
Dokunma yoluyla (yara bulunmayan sağlam ciltten)
HIV hakkında yanlış bilinenler
Cem Fıçıcıoğlu da bu hastalık ile ilgili yanlış bilinenleri şöyle özetliyor: "HIV pozitif biriyle aynı odada bulunmak, aynı havayı solumakla, hapşırma, öksürme, tokalaşma, kucaklaşma, ten teması, sağlam deriye kan teması, aynı tabaktan yemek yeme veya bardaktan sıvı tüketme, aynı tuvaleti kullanma, aynı havuzda yüzme, aynı saunada / hamamda bulunma gibi durumlarda HIV bulaşmamaktadır."
HIV’den nasıl korunabiliriz?
"HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır" diyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr Cem Fıçıcıoğlu, "En sık korunmasız cinsel ilişki ile bulaşması nedeniyle doğru şekilde prezervatif kullanımı en basit ve güvenli korunma yoludur. Tek eşlilik de virüs ile temas olasılığını azaltmaktadır. Ayrıca kan yoluyla bulaşabildiği için kullanılmış iğne, şırınga, jilet, dövme aleti gibi maddelerin dezenfekte edilmeden ortak kullanımı da risk oluşturmaktadır" ifadelerine yer verdi.
Bu hastalık tam anlamıyla geçiyor mu?
Fıçıcıoğlu, tedavi yöntemlerini "Günümüzde HIV’in kesin tedavisi mevcut değildir. Yani HIV pozitif bir bireyin vücudundan virüsü tamamen temizleyen bir tedavi henüz mevcut değildir. Tedavilerde amaç virüs yükünü düşürmek ve sağlıklı bir yaşam biçimi ile kişinin bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır. Günümüzde Anti-Retroviral adı verilen oldukça etkili tedaviler mevcuttur.
"Tedavinin amacı viral yük seviyesinin düşük tutulması ve bu şekilde bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasıdır. Bu tedaviler ile erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler, uzunca bir süre hastalık oluşmadan ve hastalığı bulaştırmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bu tedaviler ile yalnızca taşıyıcı olup AIDS tablosuna ilerlemeden uzun, konforlu bir şekilde normal hayatlarına devam edebilmektedirler" sözleriyle anlattı.
AIDS hastası birey evlenebilir mi ve çocuk sahibi olabilir mi?
AIDS ile ilgili en merak edilen sorulardan biri de evlenip çocuk sahibi olunup olunamayacağı konusu. Cem Fıçıcıoğu merak edilen soruyu bakın nasıl yanıtlıyor: "HIV pozitif bireyler evlenebilir, çocuk sahibi olabilirler. Erkek HIV pozitif ise spermler laboratuvar ortamında virüsten temizlenerek rahim içine verilir.
Kadınlarda ise düzenli tedavi ile ulaşılan düşük virüs seviyesinde virüsün bebeğe geçişi önemli ölçüde azalmaktadır. Anti-retroviral tedavi, bebeğin hazır mama ile beslenmesi (sütte de HIV bulunmaktadır), önlemler alınarak planlanmış sezaryen doğum gibi uygulamalar ile anneden bebeğe HIV geçişi %1-2 seviyelerine kadar düşürülmüştür."
AIDS'in psikolojiye ve evliliklere etkisi
Bu hastalığın fiziksel etkilerinin yanı sıra psikolojik etkilerine de dikkat etmek gerekiyor. "Cinsel yolla bulaşan bir hastalık olması sebebiyle , HIV virüsü bulaştığını öğrenen kişinin ve partnerinin psikolojisi olumsuz yönde etkilenmektedir" diyen Burcu Saygan Karamürsel, "Güney Afrika’da her yıl AIDS nedeniyle çocukların yüzde 12’si ebeveynlerini yitirmektedir. Maalesef HIV virüsüne karşı etkili bir aşı bulunmamaktadır.Antiviral etkili ilaçların olması sebebiyle,AIDS toplumda artık ölümcül bir hastalık olarak algılanmadığı için,ABD’de de HIV virüsü bulaşma oranları giderek artmaktadır.Özellikle çoğul cinsel partner ya da homoseksüel grup daha çok risk altında bulunmakla beraber,HIV virüsü tüm toplum sağlığı için risk oluşturmaktadır. Psikolojik yardımın hedefi, HIV virüsünün bulaşmasının engellenmesi için destek olma, homofobi ve cinsiyet eşitsizliği ile mücadele gibi çok farklı alanları içermektedir. HIV virüsü bulaşmış olan kişiler ve partnerlerinin duyarlı ve yeterli bir profesyonel psikolojik desteğe ihtiyaçları bulunmaktadır" ifadelerine yer verdi.
AIDS ve cinsel hayat
AIDS'in en sık cinsel ilişki yoluyla bulaştığı bilgisini göz önüne alırsak, en merak edilen konulardan biri de 'AIDS olan birinin cinsel hayatı nasıl olmalı? sorusu oluyor. Karamürsel, AIDS ve cinsel hayat hakkında şu bilgileri veriyor: "AIDS hastalığını engellemek için en önemli nokta, bulaşmanın engellenmesidir. Bunun için henüz bir aşı bulunmadığından, her türlü cinsel temasta kondom kullanılması ve HIV pozitif olan kişilerin virüs yükünün azaltılması için sürekli ilaç tedavisi ile kontrol altında tutulması, en önemli silahlarımızdır.
Kondom kullanımının doğru olması ve tüm cinsel yakınlaşmalar sırasında ve sürekli olması çok önemlidir. Kimlerin virüs taşıdığını bilmek mümkün olmadığı için, aslında herkesin bu konuya dikkat etmesi gerekir. HIV pozitif kişilerin, baskılayıcı ilaç altında olması durumunda, virüs yükü azaldığı için, bulaştırıcılık da azalmaktadır."