Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın The Guardian gazetesine yaptığı açıklamayı değerlendirdi.
Tatar’ın "Egemen eşitliğe dayalı bir çözüm olmaması durumunda Kuzey Kıbrıs Türkiye'ye daha da bağımlı hale gelecek” şeklindeki açıklamasıyla ilgili olarak Akansoy, “Sayın Tatar kimi korkutmaya çalışıyor?” diye sordu.
Asım Akansoy’un açıklaması şu şekilde:
"The Guardian gazetesine verdiği açıklamada Tatar, egemen eşitliğe dayalı bir çözüm olmaması durumunda Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye daha da bağımlı hale geleceğini ifade ediyor.
Tatar, iki ayrı devlet ya da egemen eşitlik siyaseti ile bir yere varamadığını gördükçe; bunun Kıbrıslı Türk halkına ne denli zarar vermekte olduğunu, kendi devlet iddiasına bile sahip çıkamadığını dolaylı olarak itiraf ediyor. Kendi kendini yönetmek için çalışmak, halkına kulak vermek varken, dünyaya kendi halkının, kendi yönetim yapısının yok olacağını ‘müjdeliyor’!
Şu an sürdürmekte oldukları siyaset ile umut besledikleri İngilizlerden de dünyanın geriye kalan ülkelerinden de ilgi görmüyorlar. (haberde kendisi söylüyor)
Zaten halkın çoğunluğu bu siyasetten çözüm çıkmadığını ve çıkmayacağını biliyor. Kendi halkına dayanmayan bir siyaset ne meşrudur ne de saygındır. Keşke bu bilinse.
Tatar, ‘İşler kötüye gitti. Yunanlılar gücü paylaşmayı reddediyor. Bu adanın efendisi olduklarını ve buranın bir Yunan Helen adası olduğunu düşünürler. Resmi müzakerelere devam edeceksek, egemen eşitliğimizi ve bağımsız bir devlet olarak statümüzü kabul ettirmeliyiz. Adada iki devlet ve iki halk var. Kendi kültürümüz ve hedeflerimiz var. Adanın yeniden birleşmesi için zamanı tersine çevirmek kesinlikle imkansız.’
Adanın birleşmemesi için zamanı tersine çeviren ve halkı 1990'lı yılların karanlığına sürükleyen bizzat kendileri olmuştur oysa. 1990'lı yılların Denktaş siyasetini (iki ayrı devlet, devletler arası görüşmeler vd) siz yeniden pişirip dünyaya sunmaya kalkarsanız işte böyle bir yere varamazsınız, varamayacaksınız. Kurumsal hafıza peşinizi bırakmayacak.
Güneyde Anastasiadis, Kuzeyde Tatar ile de bu adanın huzura kavuşması imkansızdır. Anastasiadis'in yetkileri paylaşmamak istememesi ya da kilisenin arzuları, Kıbrıslı Rum toplumunun tamamına indirgenemeyeceği gibi, burada marifet doğru masadan (BM zemini) kaçmadan, kendi toplumunuzun hak ve çıkarlarını, güvenliğini sağlayabilmektir. Ortak zemini değiştirdiğiniz bu noktada suçlanan tarafın siz olacağını da bilemediniz.
Halkın zaman kaybı için üzgünüm, yoksa bu da geçecek ve biz adil, eşit, onurlu bir yola gireceğiz. Bu yol bize eşitliği de paylaşımı da Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının gözetilmesini de adanın birleşmesini de sağlayacaktır.
Ürettiğiniz ‘çaresizlik oyunu’nun parçası da umutsuz da olmayacağız.”