Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne 15 Ekim 2018 tarihinde sunduğu raporu müzakere heyetimle birlikte detaylı bir biçimde inceledim.
Kıbrıs müzakere süreçlerinde yaşanan deneyimler ışığında yeniden bir müzakere süreci başlayacaksa, bunun ancak ucu açık olmayan, sonuç odaklı ve stratejik bir yaklaşımla başarılı olabileceği yönünde önceden açıkladığım görüşlerimin ciddi yansımalarını bu raporda görmekten memnuniyet duyduğumu öncelikle belirtmek isterim.
Kamuoyuyla sıkça paylaştığım bu görüşlerimi, Sayın Genel Sekreter ile hem geçen yıl hem de geçtiğimiz Eylül ayında New York’ta yaptığımız görüşmelerde kendisine aktardım. Ayrıca Genel Sekreter’in Geçici Özel Danışmanı Sayın Lute’a da bu görüşlerimiz detaylı bir biçimde aktarılmıştır.
Sayın Genel Sekreter raporunda, Kıbrıs’ta statükonun sürdürülebilir olmadığını ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu söylemektedir. İlaveten, sonuç getirmeyen ve sonu gelmeyen görüşmelerin artık geride kaldığını ve çözümün ancak sonuç odaklı bir yaklaşımla ve görünür bir gelecekte başarılabileceğini belirtmesi önemli ve altı çizilmesi gereken bir husustur.
Raporda ayrıca, Sayın Lute’un Genel Sekreter tarafından yeniden görevlendirilerek tarafların süreçle ilgili belli bir görev tanımı (terms of reference)konusunda mutabakatlarını arayacağı da önemli bir husus olarak yer almıştır.
Modalitelerle ilgili görüşlerimiz rapora büyük oranda yansımıştır. Fakat, bunun bir anlam kazanabilmesi için görev tanımıyla ilgili mutabakatların da aynı hassasiyet çerçevesinde ele alınması gerekmektedir. Yani, ne istediğini bilen, ucu açık olmayan, sonuç odaklı, iyi yapılandırılmış ve stratejik bir anlayışla hareket edilmelidir.
Çözümü hedefleyen ve her zaman yapıcı bir tutum sergileyen taraf olarak, Sayın Lute bizi ziyarete geldiğinde bu çerçevede yapıcı katkımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Çözüm sürecinin modalitesinin yanında, içerikle ilgili olarak son günlerde Kıbrıs Rum tarafından “gevşek federasyon” “daha az yetkili merkez” gibi ifadelerle bazı görüşlerin ortaya konduğu görülmektedir. Sayın Anastasiadis ile yakında gerçekleşmesini umduğumuz görüşmede, adamızın geleceğine dair yeni görüşleri varsa, elbette dinlemekten memnun olacağız. Ancak şu önemli husus da unutulmamalıdır ki, bulunacak çözüm, hangi sıfat verilirse verilsin, federal bir ortaklık devleti olacaksa, ortaklaşa kullanılacak olan yetkilerde tarafların etkin katılımı kaçınılmazdır. Çözümün iki kurucu tarafı bulunacağı ve siyasi eşitliğin en önemli ilkelerden biri olacağı açıktır.
Sayın Anastasiadis ile bir araya geldiğimizde, Derinya ve Aplıç kapılarının açılma tarihlerini de birlikte saptamayı umut ediyorum. Kıbrıs Türk tarafı olarak her iki kapının açılması için hazır olduğumuzu da anımsatmak isterim.
Mustafa AKINCI
Cumhurbaşkanı
16 Ekim, 2018