Akıncı: ''Mümkün olan BM Parametrelerinde çözümdür.''

Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, bu sabah ekonomik örgütlerin başkan ve temsilcileri ile biraraya gelerek görüş ve düşüncelerini ortaya koydu, soruları cevapladı.

Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, bu sabah ekonomik örgütlerin başkan ve temsilcileri ile biraraya gelerek görüş ve düşüncelerini ortaya koydu, soruları cevapladı.

Akıncı, bir yandan eşitlik, özgürlük ve güvenlikten vazgeçmeden iki eşit kurucu devletli federal çözüm yönünde kararlı bir uğraş verirken, diğer yandan da ekonomi ve demokrasinin daha iyiye gitmesi için birlikte hareket edilmesinin önemini vurguladı. Ülkenin daha iyiye gitmesi, toplumun gelişimi için ekonomi ve demokraside bir bütün olarak gelişim sağlanması gerektiğini kaydeden Akıncı, bunun bugüne kadar maalesef yeterince sağlanamadığını kaydetti.

“MÜMKÜN OLAN BM PARAMETRELERİNDE ÇÖZÜMDÜR”

Rum tarafına tek başına tanınmış devlet sahipliği ünvanını bahşetmeye devam edilmemesi, çözüm doğrultusunda çabaların sürmesi gerektiğini kaydeden Akıncı iki eşit kurucu devletli federal çözümün alternatifinin tanınma değil, bağımlılığın artması, bölünmüşlüğün kalıcılaşması olduğunu ifade etti. Akıncı, çözüm hedefinden vazgeçilmesinin dünya ve Kıbrıs gerçekleri ile ters düşme anlamına geleceğine dikkat çekti ve olduğu iddia edilen diğer seçeneklerin görünür gelecekte mümkün olmadığını, tanınmanın da olamayacağının çok açık olduğunu belirtti.

“HALKIN İRADESİNE HERKES SAYGILI OLACAK”

Seçim süresince yaşanan müdahalelere dikkat çekerek, Kıbrıs Türk halkının buna layık olmadığını belirten Akıncı, “Toplumumuz demokratik hoşgörüsü olan bir toplumdur, kendi kendini yönetme becerisine sahiptir ve kendi aklı ve vicdanı ile kendi geleceğini belirleme hak ve yetkisine sahip olduğu gibi, yeteneğine de sahiptir” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler konusunda ise karşılıklı saygıya dayalı eşitler düzeyinde bir ilişki istediklerini, bu ilişki biçiminin her iki tarafın da yararına olacağına inandıklarını belirten Akıncı, “Burada Türkiye’ye olumsuz bakan bir çift göz olduğuna inanmam. Biz bunu aile ocağından öğrendik. Ancak bu Türkiye’yi yönetenler her zaman doğruyu yapar ve biz de her karara katılmak zorundayız anlamında değildir” dedi. 2016 yılında Türkiye’de sivil yönetime karşı darbe girişiminde bulunulduğunda, bunun sonucu daha belli olmadan Türk demokrasisine sahip çıkanın ilk kendisi olduğunu anımsatan Akıncı, “Nasıl ki biz Türk demokrasisine saygı duyduk, onların da Kıbrıs Türk halkının demokrasisine saygı duymalarını bekleriz” dedi.

Halkın Pazar günü iradesini ortaya koyacağını, buna da herkesin saygı duyacağını belirten Akıncı şunları kaydetti: “Gerek bireysel, gerekse devletlararası her şey karşılıklılık esasına göredir. Rum tarafına göre nüfusça az olmamıza rağmen, siyaseten mutlak eşitlik isteriz, bundan asla vazgeçmeyiz. Pazar günü verilecek karardan sonra da herkes dönüp bir daha bakacak ve Türkiye ile de karşılıklı saygıya dayalı eşitler düzeyinde bir ilişki biçiminin kurulması yönünde yeni anlayışlar doğacak, buna inanıyorum.“

“Devletlerarası sürekli dostluklar ve düşmanlıklar değil, karşılıklı yararlar geçerlidir” diplomasi prensibine atıfta bulunarak Türkiye ile gönül bağımızın ötesinde karşılıklı yararların da olduğunu belirten Akıncı, ilişkilerin her iki tarafın da yararına olacak şekilde yeniden tanımlanması gerekliliği üzerinde durdu. Seçimler sonrasında bu fırsatın doğacağına inandığını belirten Akıncı, Kıbrıs Türk halkının iradesine duyulacak saygının tüm kapıları açacağını vurguladı.

Halk, iş insanları, çalışanlar ve yurttaşların özgür ve özgün kimliği ile yaşayacağı, ihalelerin bu topraklarda açılacağı, iş insanlarımızın da bu pazardan hak ettiği payı alabileceği bir yapıyı oluşturmak gerektiğini kaydeden Akıncı, bunun da Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda kendi ayakları üzerinde durarak, özgür ve özgün varlığı ile devam etmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.

“TÜRKİYE ENERJİ DENKLEMİNİN DIŞINDA TUTULACAK BİR ÜLKE DEĞİL”

Doğu Akdeniz politikasında Türkiye’nin bölgedeki enerji denkleminin dışında tutulacak bir ülke olmadığını, doğal gazın Türkiye üzerinden taşınmasının daha mantıklı, ekonomik ve sürdürülebilir olduğunu sürekli vurguladığını anımsatan Akıncı, çıkış yolunun gerginlikte değil diyalog ve uzlaşmada olduğunu vurguladı.