Bugünkü liderler görüşmesi sonrası Cumhurbaşkanlığı’na dönüşünde basına açıklama yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, 11 Şubat 2014 ortak açıklamasında da öngördüğü şekilde bütünlüklü çözüm için çaba verdiklerini ve bir ara anlaşma yapılmasının ön görülmediğini hatırlattı.
Bugünkü görüşmenin federal yetkilerle ilgili olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Pazartesi ve Çarşamba günleri müzakereciler bir araya gelerek, bizim 3 toplantıda yaptığımız görüşmelerde elde ettiğimiz sonuçlarla ilgili daha ayrıntılı çalışmayı gerektiren birkaç hususu ele alacaklar. Biz de 13 Ekim’de yeniden bir araya geleceğiz. 13 Ekim’de de müzakerelere devam edilecek” diye konuştu.
İki tarafın da çalışma programları nedeniyle bugünkü toplantının diğer günlere göre daha kısa sürdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, ancak yapılan çalışmanın birbirini daha iyi anlama ve daha sonuç üretme noktasında yararlı olduğuna dikkat çeki.
Son zamanlarda Rum basınına “ara anlaşma ön görüldüğü” yönündeki haberlere de değinen Cumhurbaşkanı Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
“HEDEF KAPSAMLI ÇÖZÜMDÜR”
“Bu konuya bir açıklık getirmekte yarar görüyorum. Böyle bir niyet, öneri ya da durum söz konusu değildir. Sayın Anastasiadis bu konudaki sorulara bugün de muhatap oldu. Rum kamuoyunun bunu benden de duymasını isterim. Kıbrıs Türk tarafının bu müzakerelerdeki hedefi 11 Şubat 2014 mutabakat metninde yazıldığı gibidir; kapsamlı bir çözümdür. Bütünlüklü çözüm kavramına sadığız. Bütün çalışmalar tamamlanmadan parça noktalarla yetinmek söz konusu değildir ve sadece onları içerecek bir ara anlaşma imzalamak diye bir niyet bir istek ya da bir öneri yoktur. Yapacağımız çalışmalarla Ekim’de 4 başlığı mümkün olduğu kadar tamamlamaya gayret edeceğiz. Bazı sarkacak konular olabilir. Onlar daha sonraki aşamada yeniden ele alınacak. Toprak konusu ve hemen ardından da güvenlik-garantiler meselesinde bir anlayış beraberliğine varabilirsek, çözümün siyasal çerçevesi ortaya çıkmış olacak. Anlatılan budur, hep bu olmuştur. İlla ki bunu imzalayalım diye bir düşüncemiz yoktur ama bizi kapsamlı çözüme taşıyacak olan bu çerçevenin artık her konuda belirgin bir şekilde ve tarafların karşılıklı kabul edebileceği bir şekilde ortaya çıkmasıyla mümkün olacaktır. Arta kalanlar, teknik konular, anayasaların yazımı, federal yasaların yazımı, uygulamaya ilişkin teknik konular; bütün bunlar ilerleyen dönemde de yapılabilir.
Bir öngörü olarak bu çalışmalar, eğer bir yol kazasına uğramazsa, teknik ayrıntılar bakımından 2017’nin ilk ayları yeterli olabilir. İlk 3 ayında diyelim ki bunu yaptık. Bir sonraki üç ayda da toplumların referanduma hazırlanması söz konusu olabilir ve bir tahmin olarak, her şey iyiye giderse, o takdirde 2017’nin ortalarında bir referandum olgusu yaşanabilir. Bir ara anlaşma arayışı bizde söz konusu değildir. Rum tarafında da bu konuda bir kafa karışıklığına gerek yoktur.”