Akıncı, Rum lider Anstasiadis’le ara bölgede yaptığı görüşmenin ardından basına açıklamalarda bulundu.
Akıncı, bugün “Ekonomi ve AB” konularında yararlı bir görüşme yapıldığını, 26 Temmuz’da “İç Güvenlik”, 29 Temmuz’da da genel hatlarıyla “Toprak” konusunun yer isimleri, yüzdelikler ve harita konularına girilmeden beyin fırtınası şeklinde ele alınacağını belirtti.
Ekonomi ve AB uzmanlarının da bugünkü görüşmede yer aldıklarını ve KDV gibi ayrıntılı teknik konulara girildiğini söyleyen Akıncı, bunların teknik komitelerin işi olmasına karşın, ekonominin tek çatı altına girecek olmasından dolayı liderlerin sahasına da girdiğini söyledi.
Federal bütçeden kurucu devletlere ayrılacak kaynakların da görüşmede ele alındığını belirten Akıncı, yakınlaşma sağlanan konular olduğunu fakat konu üzerinde biraz daha çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
SORULAR
Cumhurbaşkanı Akıncı, 29 Temmuz sonrasına ilişkin bir soruya karşılık, geriye kalan süreyi en iyi şekilde değerlendirerek Kıbrıs’ta 2016 yılı içinde bir çözümü hedeflediklerini kaydetti.
Ağustos ayının Avrupa ve Kıbrıs’ta tatil ayı olduğuna da işaret eden Akıncı, bu nedenle görüşmelerde 1-2 haftalık bir ara olmasının kaçınılmaz olduğunu aktardı ve ağustos ayının ikinci yarısından itibaren yoğun bir çalışma programını hayata geçirmeyi umduklarını söyledi.
Toprak ve garantiler konularının konuşulacağı 5’li konferans konusunda soru sorulması üzerine Akıncı, böyle bir konferansın yeri ve tarihinin henüz belirlenmediğini, fakat “aklın ve mantığın yakın bir gelecekte Kıbrıs’ta bir anlaşmanın tarafların yararına olacağını söylediğini” ifade etti.
“3. TARAFLARIN ROLÜ DE GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”
Rum yetkililerin Mart 2017’ye kadar çözüm bulunamaması durumunda başkanlık seçimine angaje olacaklarını halihazırda belirttiklerine, ayrıca 2017’de yeni BM Genel Sekreteri’nin göreve başlayacağına, ABD’de de yeni bir dönem başlayacağına dikkat çeken Akıncı, ana sorumluluğu Kıbrıslı Türk ve Rumlar ile liderlerinde olmasına karşın, üçüncü tarafların rolünün ve Kıbrıs çevresindeki gelişmelerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Akıncı, ekim-kasım-aralık aylarında yakınlaşma noktalarına göre toprağın ve garantilerin 5’li konferansta konuşulacağı günler olacağını, Kıbrıs sorununda artık sürekli bir toplantı şekline geçilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Akıncı, “Sürekli toplantıyla bu işi başarmamız gerekir, yapamıyorsak da bunu çıkıp halklarımıza neden yapamadığımızı gerekçeleriyle birlikte anlatmamız gerekir” şeklinde konuştu.
“GENEL SEKRETERİN RAPORUNDA EKSİKLİKLER VAR…”
BM Genel Sekreteri’nin raporunda “güven yaratıcı önlemlerle (GYÖ) ilgili yeterince ilerleme sağlanmadığından” bahsettiğinin hatırlatılması üzerine de Akıncı, Genel Sekreter’in raporunda 2 kapının henüz açılmaması ve telefon ile elektrik şebekelerinin birleştirilememesi konularından bahsedildiğini ifade etti.
Akıncı, raporda eksik olan unsurun bu GYÖ’lerin önündeki engellerin nereden kaynaklandığının söylenmemesi olduğunu, bununla da Kıbrıslı Türklere haksızlık yapıldığını belirtti.
Mobil telefon konusunda teknik ve siyasi her şeyin çözüldüğünü, ardından Rum tarafında bir yasanın ortaya çıktığını ve yasada “Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin telefon konusunda işbirliği yapamayacağı” ifadelerinin yer aldığını hatırlattı. Akıncı, sorun yasadan kaynaklanıyorsa ve niyet varsa, bunun değiştirilmesinin mümkün olduğuna işaret etti.
Elektrikte ise, geçici bağlantıların yapılıp denendiğini, Türk tarafının istediğinin bir kalıcı bağlantı olduğunu belirten Akıncı, kalıcı bağlantının elektrik ağının büyümesi, arızalar karşısında kesintisiz hizmet verilebilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha verimli kullanılabilmesi adına her iki tarafa da fayda sağlayacak bir gelişme olacağının altını çizdi.
Akıncı, son gelinen noktada Rum tarafından “Uluslararası bir firma gelsin son bir kez test yapsın” dendiği için henüz kalıcı bağlantının yapılamadığına işaret etti.
Akıncı GYÖ’ler konusunda Rum tarafında bir isteksizlik gördüğünü belirterek, BM Genel Sekreteri’nin raporunda BM açısından bakıldığında taraf belirtilmemesinin bir “denge” unsuru olarak görülebileceğini fakat gerçekte Kıbrıslı Türkler açısından dengesiz ve haksızca olduğunu belirtti.
“APLIÇ VE DERİNYA KAPILARINDA SÜREÇ İLERLİYOR”
Aplıç ve Derinya kapılarının BM kalkınma Programı projeleriyle ilerlediğini de ifade eden Akıncı, yapım ihalesine çıkıldığını, sürecin ilerlediğini, fakat henüz açılmamış olmasının raporda bir “durum tespiti” olarak yer almış olabileceğini kaydetti.
“YANGIN KONUSUNDA BİLE İŞBİRLİĞİ YAPAMADIK”
Akıncı, başka bir soruya karşılık, yangın konusunda dahi işbirliği yapılamadığını ve krizlerle ilgili kurulan komitenin bu tip durumlar için hareket planı belirlememsinin bir eksiklik olduğunu söyledi.
Akıncı, bu konuda çerçevenin netleşmesi ve her iki tarafın da bu konuda neler yapabileceğini bilecek noktada olmasını dileyerek, “Yardım alınmasının bir devleti yüceltmesi ya da diğer devleti küçültmesi tartışmalarından uzak durularak sadece ülkenin doğal kaynaklarının heba olmamasına odaklanılması gerektiğini” sözlerine ekledi.