1 Kasım seçimleri sonrası Türkiye’de AKP yeniden tek başına iktidarı yakalamıştır.Bu kadar yıl hükümette kalıp yeniden tek başına iktidar olması,bunu kazanırken ortaya atılan iddialar benim değerlendireceğim hususlar değildir. Bana sıkça içte ve dış ülkelerde yaşayan arkadaşlarım yeni AKP döneminde partinin Özellikle Tayyip beyin Kıbrıs konusuna bakış açısı ve görüşme sürecine katkısı sorulmaktadır. Yapılan 1 Kasım seçimleri sonrası özellikle yabancı basın hemen hemen dengeli bir şekilde lehte veya aleyhte görüş belirtmektedirler. Aleyhte görüş belirtenler Türkiye’nin yüzünü doğuya döneceğini savunurken diğer kısım da AB ekseninden sapma göstermeyeceği iddiasındadırlar. Benim bu konudaki tahminim yeni AKP hükümeti ve Tayyip beyin Kıbrıs’taki çözüm sürecine olumlu katkılar sağlayacağı yönündedir. Beni bu düşünceye sevk eden en önemli sebep. Meseleye Tayyip bey yönetimindeki AKP’nin ekonomik olarak bakmasıdır. AKP’nin ilk iktidar olduğu günden bu güne kadar özellikle ekonomik ve sosyal alanda halkın nabzını çok iyi tutmuş bir taraftan iş adamlarının servetlerine servet katmalarının ve de büyük bir yandaş grubunun servete kavuşmalarının önünü açarken halkın temel ihtiyaçları olan sağlık,eğitim ve diğer sosyal ihtiyaçlarının önünü açmıştır.Zaten bu dengeyi iyi sağladığı için her iki seçmenden birinin oyunu alabilmiştir. Türkiye’nin AB sürecine bir bakarsak AB ile gümrük birliği antlaşması yapılan dönemde AB’ye iki yıl içinde Kıbrıs konusu çözülmese tek taralı olarak Kıbrıs Cumhuriyetinin AB üyesi olmasının önünü açmış kendisi de AB ülkelerine sıfır gümrük ile ihracatını kazanmıştır.Bu noktadan sonra Türkiye’de sanayileşmenin önü açılmış ihracat rakamları çok çok artmıştır.Tam üye olmamasından dolayı AB ve Amerika'nın ambargo koyduğu İran gibi ülkelere de ihracatını tavana çıkararak Türkiye’nin kredilendirme notunu çok çok yükseklere taşımıştır. Kıbrıs konusuna bakışın da ticari olduğu kanısındayım.Çözüm sürecine giren Kıbrıs konusuna köstek olma yerine destek verecektir bunun için da geçerli nedenleri vardır. Türkiye yüzünü doğuya veya hilafete dönecekse bunu AKP değil böylesi gelişmeyi talep edebilecek halka karşı içte destek olmakla yapmaya .çalışacaktır. Dışta ise hala daha yüzü Avrupa'ya dönüktür.Tam üyelik için hiç acelesi yoktur zaten yıllardır yeni konuların açılması konusunda da çok çok ısrarcı davranmadığını görmekteyiz. Kıbrıs konusuna gelince çözümü desteklemesi içi birçok nedeni vardır.Buraya gönderdiği nüfusun yasallaşması,Türkiye'den gelen ve ciddi yatırım yapan sermayenin garanti altına alınması,1.6 milyar dolar harcayarak Kıbrıs’a getirdiği su,Akdeniz'de çıkarılan vede çıkarılması muhtemel gaz ve petrolun borularla Türkiye’ye sevk edilip oradan AB’ye gönderilmesi.Tabi petrol ve gaz sadece Kıbrıs’a ait değil ayni zamanda İsrail ve Mısır’a da ait olduğundan Akdeniz'de bu ülkelerle güç birliği sağlanmasının adımlarının atılması.İleriki yıllarda bu boru hattına paralel olarak elektirik enerjisinin da Kıbrıs’a aktarılarak belki da İsrail ile Kıbrıs adası üzerinden bağlantı kurması. AKP ve Türkiye'nin gerek ekonomik gerek siyasal çıkarları ağırlıklı olarak Kıbrıs konusunun çözümünden yana olmasını gerektirmektedir. Herhalde yüzünü Doğuya dönüp ayağına kurşun sıkmayacaktır.