Sizlerin de dikkatini çekti mi bilmiyorum.
Bizim buralarda bir kesim var.
Çoğunluğu da medya sektörünün içinde.
Ya da ilişkisi olan tipler.
Sonradan bu topraklarda yaşamaya gelmişler.
Bir şekilde vatandaşlık almışlar.
Bir şekilde diyorum çünkü çoğunluğu hak ederek almamıştır vatandaşlığı.
Hatta onca hakkı olup da vatandaş olamayanların arasından bunlar çoğunlukla yalakalık meziyetlerini kullanarak kolayca ulaşmışlardır vatandaşlığa.
Bunları zaten biliyoruz.
Ve anlamaya da çalışmıyoruz.
Çünkü yeryüzünde başka örneği yok.
Hak etmeden 1 gecede vatandaş yapılmanın.
Lakin öyle veya da böyle bu tiplerin artık birçoğu bu ülkenin vatandaşları.
Yapacak birşey yok.
Benim asıl anlamadığım ise şu; bu tipler ellerine geçirdikleri her fırsatta yurttaşı oldukları bu toprakların insanlarını hor görüyorlar. Aşağılamak için uygun zaman kolluyorlar., provakasyona yöneliyorlar ve, bunu bilinçli olarak Türkiye medyasına taşıyarak insanlarımız hakkında Türk kamuoyunun olumsuz fikirlere kapılmasını sağlıyorlar.
Peki kim bunlar?
Ne yapmak istiyorlar?
Amaçları nedir?
Üç beş lafazan.
İşgüzar.
Yüzyıllardır bu toprakları vatan yapmak için didinip duran bir halka münasebetsizce ayar vermeye çalışıyorlar.
Kendilerini çok akıllı sanıyorlar.
Menfaatçidirler..
İş takipçiliği falan da yapıyorlar.
Etkili siyasetçilerin her daim kapı kuludurlar.
Yalakalıkta kusur etmezler.
Ve çoğunlukla çapsız birtakım etkili siyasetçiden istediklerini alırlar.
Bu ülkeyi iyi bildiklerini, insanlarını da iyi tanıdıklarını sanırlar.
Ellerine geçirdikleri her fırsatta aşağılamaya kalkarlar.
Sığ kültürlerini ortalığa saçarlar.
Kimi zaman edep, ahlak dersi verirler.
Kimi zaman din imana sığınırlar.
En büyük silahları vatan millet sakarya edebiyatıdır.
Bunun üzerinden akıllarınca prim yaparlar.
Memleket seviciliğine pek meraklıdırlar.
Gevezedirler.
Çoğunlukla bilmeden yazıp çizerler.
Boş boş konuşurlar.
Ekranlarda kredileri çoktur.
Korunup kollanırlar.
Yalakalık hayatta yaptıkları en iyi iştir.
Rant göbek adlarıdır.
Her zaman ortasında olurlar.
Yaratmayı çok severler.
Kendilerini çok çok üstün bir ırkın ahvadı olarak görürler ama, ülkelerinde vatani görevlerini yapmaktan da köşe bucak kaçarlar.
Bu memleketi de, bu memleketin insanlarını da her fırsatta yerin dibine batırırlar da, doğup büyüdükleri topraklarda yaşamaya cesaretleri yoktur.
Uzaktan gazel okurlar.
Malum geçtiğimiz hafta farklı kültürlere mensup insanların baharın gelmesini simgeleyen ve adına Nevroz kutlamaları denen bayramları vardı.
Tabi bu bayram öncesi de Türkiye’de yaşanan ve yine masum insanların zarar gördüğü bir de insanlık ayıbı, bir dram söz konusuydu.
Hepimizi büyük üzüntü duyduğu..
Yine bir intihar bombacısı ve yine ölen, yaralanan onlarca masum, suçsuz günahsız zarar gören insan.
Böyle bir durum karşısında üzülmemek olur mu?
Tabi ki olmaz.
Bu insanlık dışı hadiseyi Kuzey Kıbrıs’tan da istisnasız herkes imkanları dahilinde kınadı.
Herkes üzüntüsünü sosyal medya aracılığı ile ifade etti.
Hemde yüzlerce kez.
Buna devlet üst yönetimi de dahil.
Fakat ne yazık ki bunu görmeyenler, ya da farkında olmayanlar, her zaman yaptıkları gibi Kıbrıs Türk insanını yargılamaya kalkıyorlar.
Efendim Türkiye’de yaşanan bu üzücü olayın akabinde, Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ömer Kalyoncu İskele bölgesinde her yıl kutlanan Nevroz etkinliklerine katılmışlar Türkiye acı yaşarken orada halay çekip eğlenmişler ve hatta teröre destek vermişler.
Yüzsüzlüğe bakar mısınız?
Önyargıya bakar mısınız?
Provakasyona bakar mısınız?
Artniyete bakar mısınız?
Bunu konu yapıp gün boyu kullanmaya çalıştı işgüzarlar.
Hatta teröre destek veriyorlar haberleri yaptılar durdular gün boyu Kıbrıs’tan.
Oysa aynı saatlerde Türkiye’de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızının da önceden ertelenen nişan töreni yapılıyordu.
Bu acı üzerinden yaşanan nişanı cemiyet olarak görmeyenler, bunu normal karşılayanlar,şimdi kalkmışlar Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve Başbakan Kalyoncu’nun tamamen insani reflekslerle katıldıkları Nevruz kutlamaları için teröre destek veriyorlar yaygarasını yaptılar.
Peki bu ne şimdi?
Tabi ki provakasyon..