İnsanlığın geleceğine yönelik akıllıca koordine edilen saldırılar karşısında acı çekecek olanlar yalnızca Brezilya halkı değil. Amazon’da önümüze çıkan trajedinin sonuçları tüm dünyayı ilgilendiriyor. Amazon yağmur ormanlarını kaybedersek geleceğimizi de kaybederiz. Brezilya’nın sağcı Jair Bolsonaro hükümeti, Amazon’u ve diğer korunan alanlarını madencilik, ağaç kesimi ve çiftçiliğe açmayı planlıyor. Hükümetin önerdiği bu yasa, Brezilya’nın en yüksek mahkemesinde önemli bir dava konusu. Mahkemeden iptal edilmesi istenen bu yasa teklifine legal kılıf bulunursa, Amazon yağmur ormanlarını ve ekolojik açıdan hassas alanları koruyan yasalar kaldırılacak, yerli halkların hakları üzerinde ciddi şekilde zararları olacak. Amazon yağmur ormanlarını genellikle “gezegenin akciğerleri” olarak tanımlarız. Ancak bu tanım aslında çok daha fazlasını içeriyor. Amazon’un gezegenin hem akciğerleri hem de böbrekleri olduğunu, karbonu filtrelediğini ve su akımlarını düzenlediğini de anlamalıyız. Metaforu genişletirsek, gezegenin akciğerlerinin ve böbreklerinin açgözlülük, kibir ve kayıtsızlık tarafından saldırıya uğradığını ve dünyanın metabolizması üzerinde etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Brezilya’daki yerli halklar, ekolojik olarak korunan geniş arazilerde yaşıyor. Hükümet, arazilerini ve haklarını ellerinden almayı ve arazilerin yağmacı işletmeler tarafından sömürülmesine izin vermeyi planlıyor. Ülkedeki ekoloji grupları, bu girişimlerin “Brezilya’daki yerli halkları haritadan silmeyi ve Amazon’un yıkımını hızlandırmayı amaçladığını” belirtiyor. Hiçbiri abartı değil. Daha fazla ormansızlaşma Amazon’u yok olma noktasına sürükleyecek.
ANAYASAYA AYKIRI
Yerli topraklardaki toprak yağmacılarına af sağlayan bir yasa tasarısı, 296 milletvekilinin 136’sı tarafından desteklendikten sonra ağustos ayı başlarında Brezilya yasama meclisinin alt meclisi tarafından da onaylandı. Tasarının Senato tarafından onaylanacağına şüphe yok. Alt meclis tarafından oylanacak olan bir başka yasa tasarısı ise “Yerli halklardan topraklarıyla ilgili bilgi alma ve danışma” haklarının iptal edilmesi. Yüksek Mahkeme ise söz konusu yasa tasarılarına karşı açılan davalara bakıyor. Son tasarıya ilişkin davayı açan yerli ve ekoloji grupları ise Brezilya Anayasası’nda 5 Ekim 1988’den bu yana yer alan “Yerli grupların topraklarda hak sahibi olduğu” maddesini referans alıyor. Yerli halkların haklarına yönelik tüm bu saldırılar Brezilya Anayasası’na aykırı olduğu gibi Birleşmiş Milletler’in (BM) Yerli Halkların Hakları Bildirgesi’ne de aykırı durumda. Brezilya’daki yerli halklar, haklarını çiğneyen yasa tasarılarını “medeni bir katliam” olarak görüyor. Eğer yerliler, topraklarıyla ilgili kendilerine danışılma haklarını kaybederlerse, alametleri Amazon için korkunç olacaktır. Aynı zamanda küresel etkileri de görülecektir. Daha fazla ormansızlaşma, Amazon’u bir yağmur ormanından bir savana veya çayıra dönüştürecektir. Amazon, iklim değişikliğini yavaşlatmamıza yardımcı olan hayati bir karbon havuzuyken gezegenin ısınmasını hızlandıracak tehlikeli bir karbon kaynağına dönüşecek. Bu durum şimdiden ormanın bazı bölgelerinde gözle görülür hale gelmeye başladı. Amazon ormanlarının yok edilmesi devam ederse, şu anda Kanada, Sibirya ve batı ABD’yi saran orman yangınlarını daha sık göreceğiz. Türkiye, Çin ve Almanya’da olduğu gibi seller, Madagaskar ve Etiyopya’da olduğu gibi gıda ve su kıtlığına yol açan kuraklıklar daha etkili olacak. Öngörülemeyen şiddetli hava olaylarında bir artış yaşanacak, daha fazla tür yok olacak, eşitsizlik büyüyecek. Dünyada iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen daha fazla insan olacak. Hepsi kaçınılmaz olacak.
GÖZLER MAHKEMEDE
Yerli halklar dünya nüfusunun sadece yüzde dördünü oluşturuyor ancak dünya biyoçeşitliliğinin de yüzde 80’ini koruyor. İklim krizine karşı mücadele, yerli halkların bu topraklarda var olma haklarının korunmasıyla da ilgili. Gayet açık: Yerli halklar haklarını kaybederse, gezegenin biyolojik çeşitliliğinin çoğunu kaybederiz. Brezilya yasama organı söz konusu yasa teklifini onaylarsa ve Yüksek Mahkeme dönüm noktası niteliğindeki davayı yerli halkların aleyhine sonuçlandırırsa diğer ülkeler için de tehlikeli bir emsal oluşturmuş olacak.
Bolsonaro geçen ay yaptığı açıklamalarla, çiftçilerin yerli ve siyah halklara karşı silahlı şiddetini alenen teşvik etti. Bolsonaro hatta “Brezilya süvarilerinin, Kızılderilileri yok eden Amerikalılar kadar verimli olmaması çok yazık” ifadelerini bile kullandı. Şimdilerde yasal olarak bu işi bitirmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Bolsonaro’nun gücü ve yetkisinin, yerel ve uluslararası maden şirketlerini temsil eden güçlü lobicilerden geldiğini hatırlatalım. Bu sermaye gruplarının ülkedeki yasama meclisinde de önemli bir temsiliyeti var.
‘DÜNYA İÇİN SON ŞANS’
Brezilya Yerli Halkları Koalisyonu (APIB) ve Amazon bölgesindeki Huni Kui Yerli Halkları Federasyonu ise dünyaya çevre soykırımına karşı çıkmaları için bir çağrı yayımladı. Huni Kui yerlileri ve Amazon’un diğer muhafızları, dünyanın en büyük yağmur ormanını ve insanlığın bir geleceğe sahip olma şansını korumak için hayatlarını riske atıyor. Hem APIB hem de Huni Kui Federasyonu, “Uluslararası toplum Amazon’un korunmasına yardım etmek istiyorsa yerli halkların haklarının ve yaşamlarının korunması gerektiğini” vurguluyor. Ayrıca yerli gruplar, Brezilya ve diğer ülkelerdeki yerli halkların topraklarını koruyabilmesi için ellerinde son şans olduğunu belirtiyor. Alarmı çaldılar, şimdi gezegene yaptıklarımızla yüzleşmek için uyanmalıyız. En kötüsü gerçekleşirse, bu kelimenin tam anlamıyla yerli halkların yaptığı son uyarı olabilir.