Bundan bir müddet önce; Türkiye’nin mega kentlerinden birinde, İnsan selinin akıp gittiği bir caddede, Adı Türkçe olmayan bir tv. kanalının alımlı bayan gazetecisi, gelip geçenlere soruyor… Kol kola girmiş, sakız çiğneyerek, salına salına yürüyen türbanlı iki bayanı durdurarak… “ – Kıbrıs nerede biliyor musunuz?” Dudakları kan kırmızısı rujlu, gözleri sürmeli olanı, kendinden emin olarak yanıtladı… “ – Kıbrıs Ege’de!” Bayan gazeteci şaşkın, “ – Ege’de?!” diyerek oradan uzaklaştı… Az daha ötede, mikrofonu iki orta yaşlı adama uzattı… “ – Amca, Kıbrıs nerede?” Elinde tespih, beyaz sakallı olan heyecanla… “ – Benim oğlan askerliğini orada yaptı… “ Arkadaşına bakarak; “ – Kara denizdeydi, değil mi?” Bayan gazetecinin gözlerinden ateşler fırladı, sinirlendi, oradan kaçarcasına uzaklaştı… Bayanın inadı inat… Doğruyu bilen birilerini buluncaya kadar soracak gayrı… Otobüs durağına doğru yürüdü; durak kalabalık, iki genç adam ayaküstü sohbet ediyorlar, ikisi de sigara içiyor… “ – Gençler size bir soru sorayım mı?” Saçları, kirpi dikenleri gibi jölelenmiş olanı; “ – sor ablacığım, istediğin kadar sor…” diyerek muziplik yapıyor… “ – Peki, söyleyin bakalım, Kıbrıs nerede?” “- Kıbrıs mı?” “ – He, Kıbrıs?” “ – Akdeniz’de abla be, İtalya’nın oralarda…” Kıbrıs’ı yine bilen yoktu… Bayan gazetecide katır inadı… Yasemin Kumral’ın seslendirdiği o güzel şarkıdan da mı haberleri yoktu! “ Irkımın Akdeniz’de bir sevinci var… Yurdumun Akdeniz’de bir devamı var, Girne’den yol bağladık Anadolu’ya…!” Yok, bu sefer seçmeliydi! İyi giyimli, James Bond gözlüklü, kırmızı çizgili kravatı rüzgarda uçuşan, aristokrat görünümlü birine yaklaştı… “ – Beyefendi bir şey sorabilir miyim?” “ – Buyurun, sorun bakalım…” “ – Kıbrıs nerede?” Saçları düzgün taranmış beyefendi, gözlüklerini çıkardı, biraz düşündükten sonra… “ – Hatay ilimizin sınırları içinde!” dedi. Bayan gazeteci sarsıldı, az kalsın mikrofon elinden kayıp gidecekti… Koskoca metropolde, Kıbrıs’ın nerede olduğunu bilen yoktu! Bilgisiz, görgüsüz, kültürsüz, kavgacı, saldırgan, intikamcı… Kindar, işsiz ve parasız bir nesil… Canlı bomba değil, bombanın canlısı, yürüyeni, koşanı olur… Nerede istenirse orada patlar!